Misafirlerimiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Misafirlerimiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ocak 2019 Pazartesi

Evimiz senleniyor

Biz Hollandada yasarken cok misafirimiz olurdu. Hatta bir aa o kadar cok misafirimiz oluyordu ki Ozanla takvim yapmistik. Su zaman doluyuz, bu zaman musaitiz diye :) O zamanlar tabi euro 2,2. Vize, pasaport paralari boyle degil. Ah ah guzel zamanlar. Bir yandan Hollanda schengen ulkesi oldugundan is icin baska ulkeye gitmis arkadaslarimiz falan da vizeler yanmadan bir de bize geliyordu. Hollandali arkadaslarim oyle saskindi ki bize gelen misafir sayisindan oturu, Gulcinler galiba beyaz insan ticareti yapiyor diye dalga geciyorlardi :)

Sadace Turkiyeden galen arkadaslarimiz degil, baska misafirlerimiz de cok olurdu. Yemege gelenler, film izlemeye gelenler. Ozan da, ben de misafiri cok seviyoruz. O yuzden habire eve misafir davet ederdik zaten. O bizim Hollandadaki evimizden kimler geldi kimler gecti :) 

Hatta bir aksam ben isten eve geldim. O aksam yemege ve kalmaya bizim evde 3 misafir var. Ama ben ucunu de tanmiyorum. Ozan sadece bir tanesini taniyor. Diger ikisi onun arkadaslari. Gerci o aksam cok da iyi bir ornek degildi :)

Sonra Ingiltereye geldik. Buranin sartlari cok baska. Benim ise gidip gelmek icin yolda gecirdigim zaman artti. Sehrin yoruculugu ustumuze geldi. BIraz da once kendimiz Londra ve Ingiltereyi gezmek istedik, bos zamanlarimizi onun icin kullandik derken evimizde agirladigimiz misafirler azaldi. Bunda Ingilterenin baska bir vizede olmasinin ve poundun alip absini gitmesinin de etkisi buyuk tabi.

Ama bana sorarsaniz en buyuk etken yeniden buyuk sehirde yasamaya baslamamizdi. Hollanda insani yormuyordu. Ise gidip gelmek, yollarda yurumek daha kolaydi. Londra bizi biraz yordu ve haftasonlari dinlenmek ister olduk. Ve tabi yine buyuk sehirde yasayinda en kisa mesafe 1 saatten basladigindan oyle bir aksam yemegi icin gelmeye insanlar da useniyordu. Iste buyuk sehir etkisi.

Sonra Deiz dogdu. Zaten bizim hayatimiz iyice yogunlasti. Ha tabi evimizde misafir agiraldik yine bu aralarda ama Hollanda zamani ile kiyaslanamazdi. 

Bu sene tatilde iyi dinlendim ya, Ozana dedim ki ben misafir davet etmeye basliyorum. O da edelim Gulcin dedi. Ve 3 haftadir ust uste evimizde misafirlerimiz var. Bir sure daha da boyle devam edecek. Nasil iyi geldi bize, nasil guzel oldu anlatamam.

Oyle uzun uzadiya yemekler hazirlayamiyorum ama bir kek, bir borek. Biraz meze derken olup gidiyor. Ve evimizin havasi degisiyor. Sanki daha ev oldu su son 2-3 haftada evimiz. NAsil ozlemisim misafir agirlamayi anlatamam.

Anneannem hep "Allah kimsenin kapisini kapatmasin kizim" derdi. Oyle dogru ki. Misafir agirlamaya baylirdi. Annem de oyledir. Ben de her gecen yil onlaridaha iyi anlaiyorum.

Isler yogunlasinca belki yine yapamam ama olsun, yogunlasana kadar elimizden geldigince evimizde misfair olsun :)

BU arada Deniz bizi bu konuda da sasirryi. IKi yasin ortasinda her sey benim! diye dolasirken, eve gelen cocuklarla sorun yasar mi demistik. Velakin kendisi gidip cikariyor oyuncaklari. Buyiklere dahil olmaya calisiyor, kucuklerle oyun kuruyor. Bence  o da sevdi bu hali.

Gecen yil bu zamanlar habire hastalik, uyku, dis vs ugrasiyorduk. Simdi boyle. Cocuklar buyuyor, hakikaten hayat kolaylasiyor. Ve her gun daha guzel oluyor.

Bu aralar bizim ev boyle neseli iste. Hep boyle kalsin dilerim :)

19 Kasım 2012 Pazartesi

Bu haftasonu biz... (2)

Bu haftasonu biz okuduk...
Ama onu zaten burada yazmisim :)

Bu haftasonu biz SnapshotIstanbul'a gittik.
Laf aramizda gecen haftayi cok kotu planlamisim.
Is cok yogunken ve hergun deli gibi calisiyorken, hemen hemen her aksami da aktivitelerle doldurmusum.
Pazartesi is yemegi, sali arkadasarimla yemek, carsamba gece 10a kadar ofiste calisma, persembe bir arkadasimizin fotograf sergisinin acilisi...
derken cuma gunu ise surunerek geldim diyebilirim.
Hatta kesinlikle surunerek geldim!
Ama yine de bizimkiler aksam bu etkinlige gidelim mi dediklerinde hayir diyemedim.
Lanet olsun icimdeki gezme tozma sevgisine :)


Program performans gosterileri ve Replikas konserinden olusuyordu.
O aksam islediklerimizi anlatmaya ayri bir blog yazisi lazim.
900 pinpon topuyla hazirlanmis bir gosteri vardi mesela.
Birey-toplum iliskisini sadece pinpon toplarini kullanarak anlatmislar.
Bence biraz uzundu gosteri ama begndiklerim arasina yazildi.
Ve izlediklerimiz arasinda en sevdigim iste bu parcayi hafizama ekleyen Happy Happy Together adli gosteri oldu.


Bu haftasonu biz misafirler agirladik...
Istanbul'dan bir arkadasimiz geldi bize.
Cok eski bir arkadasimiz.
Amsterdam gurubumuzun bir kismi da bize katildi.
Ozlemisim...
Sohbet konularinda eskigunlere donmeyi, ortak dostlardan haber almayi, birlikte planlar yapmayi.
2 gun su gibi akti gecti.
Yetmedi.
Zaten hic yetmez ki...

Bu haftasonu biz arkadaslarimizla gezdik gezdik...
Eh malum misafir olunca gezmenin de tadi ayri oluyor.
Sansimiza hava da gunesli mi gunesliydi.
Sicakti demiyorum ama dikkatinizi cekerim sadece gunesliydi :)
Olsun o da bize yetti :)
Ustune ayri bir yazi yazmaya kesin karar verdigim evimize cok yakin bu cennet ise bizi cok mutlu etti :)


Bu haftasonu biz Amsterdam'a gittik...
Oraya gidince oyle mutlu oluyorum ki ben.
Kanallar, eski evler, bisikletler.
Rotterdamda yok mu bunlar?
Var elbette.
Ama Amsterdam'in havasi bir baska iste.
En cok aksamlari dolasmayi seviyorum ben Amsterdam'i.
Sanki o kanallar isiklarla bir baska guzel oluyor.
Her bir kopru isil isil sehri susluyor.
Neyse daha fazla kendimi kaptirmadan bu kisma son versem dogru olacak galiba :)

http://www.behance.net/gallery/Amsterdam-Night-Photography-Collection/185118

Bu haftasonu biz cok guzel bir Italyan restorani kesfettik...
Amsterdam'da Amstel caddesinde kosebasinda bir Italyan restorani.
Lo Stivale D'oro.
Hani disaridan baksaniz bizim esnaf lokantalari gibi.
Iceriye girince ufacik.
Yemekler ise tek kelimeyle harika!
Yolu dusenlere kesinlikle tavsiye ederiz.
Zaten bir haftasonu yazisi da yemek icermeseydi sasardim benim blogumda :)


Iste bu da boyle bir haftasonu oldu.
Benim cok sevdigim.
Ve cok sevdigim goruntuleri aklima ekledigim...
Haydi yaziyi da onlardan biriyle bitireyim.
Oyle geliyor ki bana...
bazen buralardaki goruntuler hakikaten kartpostallari aratmiyor...


16 Kasım 2012 Cuma

Hamarat (7)



Yaziya baslamadan sunu yazmayi cok istiyorum:
Bu ara ne cok hamarat yazisi yazar oldum ben canim , aferin bana :)
Tamam simdi yaziya baslayabilirim :)

Iki hafta once Hint yemekleri ziyafetini cektikten sonra muhtemelen yemeklerin verdigi rehavetin de etkisiyle "haftaya yemekleri ben haizrlayacagim" dedim.
Dedim de sagolsun Baris citayi yukselttiginden hadi bakalim ne hazirlayacagim diye dusunmedim de degil.

Bu arada bizim "olmazsa pide ismarlariz" laflarimizi buyuk bir olgunlukla karsilamis olan beylerin, yemek yapma sirasini savinca karsi saldiriya gecme konusunda bir an bile tereddut etmediklerini de belirtmek isterim :)
"Ay ne olacak canim peynir ekmek de yermisiz", "Aman ne olacak pide dedigin bir telefon uzakliktaymis"
Resmen dalga gectiler bizimle iyi mi :)

Ama ben bu sozlerden etkilenir miyim be :)
Etkilenmem!
Etkeilenmedim de.
Zamani gelince mutfagima girdim, gecen haftasonu soframi hazirladim :)


Ama simdi hakkini yemeyeyim Ozan'dan da yardim aldim tabi ki. 
Yardimsiz birakmaz asla sagolsun zaten beni :)

Bu sefer Ozan'in dogum gunu sofrasina nazaran daha fazla zamanim vardi hazirliklar icin, ama ne oldu?
Ben yine yemekleri son 3 saat icinde yaptim.

Neden?
Erken yapinca bu yemekleri sonra sicak servis etmek zor olmuyor mu?
Ay bunu sicak servis etmem lazim, ay bu bir daha isinirsa olmaz, ay yorgurtlular sulanir, ay salatalar burusur derken ben yine son anda kostur kostur yemek hazirladim.
Neyse ogrenecegim ogrenecegim sabir :)




Bu zaman kisitlamasinda menuye son anda ekledigim Tepside Icli Koftenin etkisi buyuk.
Ama sonrasinda maraton kosucusu edasiyla yemek yapmam gerekse bile ben bundan sonra bunu menumden cikarmam arkadas!
O nasil bir lezzettir anlatamam.
Bayildik! Cok sagol pembe kekik!

Peki o daha cok olan vaktinin kosturmadigin kisminda ne yaptin Gulcin derseniz...
Biiiirr: Tatli yaptim
Limon aromali sutlu irmik tatlisi.
Hollanda cilegi ve cilek sosuyla servis edince, bir de cilek sosuyla yaptigim saheser sus laleye benzeyince o aksam icin tatlinin adini Hollanda tatlisi koydum.


Baska aksam gunun anlam ve onemine uygun baska ad koyarim :)
Bu arada pembe parildakli suslerimi de pek severek aldim :)

Ikiiiii: Sofra hazirladim
Demistim ya sunum onemli sekerim :)
Ozanin getirdigi cikolata paketinin kurdelesinden de masa ortume uygun pecete halkasi yaptim :))



Uuccc: Misafirlerimize kucuk surprizler hazirladim.
herkesin ismine yazilmis akrostis siirler.
Soframiza uygun sari renk kagitlara yazildi.
Evde buldugum, yine neden aldigimi bilmedigim stickerlarla suslendi.
Tabaklarda yerini aldi :)


Ama suphesiz o sofra biz basinda kahkalarla yemek yiyip sohbet edince en guzel suslerine kavustu :)
Ve bir Rotterdam kis aksami daha, sohbetle, yemekler ve Gulcin'in korkunc siirlerinin uzerimizde yarattigi unutulmaz etkiyle hafizalara kazindi :)

Durun muhtesem akrostis siirimle sizi de etkileyeyim ben bir :)

Gunlerdir siirler dusundu.
Ustune ustelik bulduklarina guldu de guldu.
Lakin ne yapsin yetenegi sinirli
Cabalasa da ancak bunlari yapabildi
Isterdi daha guzellerini de yazsin
Ne yapsin elinden bu geldi :)

Yarattigi etkiyle haftasonu keyfinizi kacirmaz siirim umarim :)
Haydi guzel bir haftasonu olsun bu:)
Ben heyecanla baslamasini bekliyorum!

22 Ekim 2012 Pazartesi

Hadi gel fotograf cekelim...(4)

Fotograflara devam edelim mi?

Haftasonu Gonja ve 11 yasindaki kuzeni bayram tatili munasebetiyle bize geldiler.
Boylece 11 yas gurubundan ilk misafirimizi agirlamaya baslayarak misafir portfoyumuze yeni bir renk eklemis olduk :)
Yani su siralar yine degisik, yine eglenceli gunler yasanmakta bizim ev civarlarinda.
Gecmis gunlerin fotograflari da iste bu eglenceli haftasonundan...

19 Ekim
Arkanda ne var?
Haftasonu dur bakayim ne fotograf cekecektim ben diye baktigimda bu soruyu gordum.
Malum misafirimiz var; sokaklarda oldugumuzdan genelde onumuzde, arkamizda, sagimizda, solumuzda dokulen yapraklar, kanallar ve sonbahar yapraklariyla suslenmis agaclar vardi.
Ne guzel mevsim su sonbahar...



20 Ekim
Sac 
Hafta sonundan kucuk misafirimizle aramizda gecen diyaloglardan :)
- Gulcin abla sacimi acayim mi?
- Ac istersen.
Sac duzeltilir, duzeltilir duzeltilir...
- Oldu mu?
 - Cok guzel olmus.

Aradan 2 bilemediniz 3 dakika gecer.
- Gulcin abla bence sacimi toplamaliyim.
- Olabilir nasil istersen
Sac toplanir toplanir toplanir...
- Oldu mu?
- Cok guzel olmus.

Aradan 2 bilemediniz 3 dakika gecer.
- Gulcin abla sacimi at kuyrugu yapmaliyim bence
- Su anda cok guzel ama sen bilirsin
Sac toplanir toplanir toplanir...
- Oldu mu?
- Cok guzel olmus.

Aradan 2 bilemediniz 3 dakika gecer.
Gerisini tahmin edebiliyorsunuz heralde :)

Bizim buralarda haftasonunun en cok konusulan konusu sac, en cok duyulan sorusu "Oldu mu?" olunca, ustune de gunun fotografi Sac olunca buraya bu fotograflari eklemeden olmazdi :)

Iste karsinizda bu haftasonunun11 yas sac modasindan kareler :)


Oldu mu? 
BU soruyu her duydugumuzda Gonjayla gulmekten yerlerdeyiz :)
Cok eglenceli:)
Biz de boyle miydik acaba?

21 Ekim
Lezzetli
Pazar gunu, bir turlu hazirlanip evden cikamadigimizdan planlarimizi 2 saat kadar gec gerceklestirebilince, yemek saatleri de kaydi.
Iste bu yuzden uzun bir bekleyisin sounuda onumuze konulan bu krepler dunun en lezzetileriydi!
Zaten o uzun acliktan sonra bize ne verseniz lezzetliydi :)


Cok planli insanlariz biz bildiginiz gibi degil :)
E artik evde 1 degil 3 kadin var ustelik biri 11 yasinda.
Planlar yapilirken bu da goz onune alinmali degil mi :)

7 Kasım 2011 Pazartesi

Bayram kahvalticigi :)

Bayram kahvaltisi bir gun gecikmeli olsa da bizim evde de vardi bu sabah. 
Biraz erken kalktik biraz gec calismaya basladik derken sabah kahvaltisina vakit yarattik. 
Bol muhabbet, bol gulmece derken bir bakmisiz ki biz de farkinda olmadan bir bayram sabahi yasadik :) 
Yokkk benim oyle sofra duzeni, kahvalti icerigi hakkinda falan bir iddiam yok. 
Zaten italya'da yol ustunden almak zorunda kaldigimiz, hic sevmedigimiz peceteler konmus sofraya o yuzden bu sofra hakkinda hic memnuniyetim de yok.
Bir de sabahin korunde balli hardal yiyen iki kisi var bizim evde ! :)
O yuzden kahvalti sofrasinda balli hardal gormenin saskinligi icindeyim. 
Ama herseye ragmen yine de bayram kahvaltisi yaptik mi? 
Yaptik :)
O yuzden ben bu resmi gulcince de isterim :) 
Aa bir de eve misafir gelince nutella aliyoruz ya bu sabah karar verdim 
bu yuzden de misafirlerimizi cok seviyorum. 
Gonja nutelladan bir catal bile almamis olsa da onun hatrina (!) alinan nutellam ve ben cok mutluyuz. 

Kisaca sevgili blog calisiyor olsam da bu bayram gununde mesudum :)
Senin de bayramin kutlu olsun yanaklarindan opuyorum :)
Harcligini da bir ara verecegim sozum olsun :)

12 Nisan 2011 Salı

Haftasonu guzel olur misafirin olunca :)

Hollanda'da gunler aslinda guzel geciyor. Tarafsiz bir gozle bakinca Hollanda'da gunler aslinda cok guzel geciyor. Ama Hollanda'da gunler en cok misafirimiz varsa guzel geciyor J O zaman rutinden cikiveriyor aksamlar, sabahlar. Gidilen yerin guzel ya da cirkin olmasi degil nerede olursak olalim yapilan sohbetlerin keyifli olmasi onem kazaniyor. Yuzumuze yerlesen gulumseme gorduklerimiz kadar konustuklarimizdan da geliyor. Is te o zaman Hollanda'da gunler cok ama cok guzel oluyor.

2 hafta onceki haftasonumuz bu yuzden cok guzeldi. Cunku Y. ailesi toptan Almanyalardan bizi gormeye geldi. Hani biz Ekim’de onlara gitmistik, guzel guzel gezmistik,  onlar da bir nevi iadei ziyaret yapiverdi J Hava cok guzeldi, bizim keyfimiz yerindeydi, sevinecek kutlayacak haberlerimiz vardi, ustelik sagligimiz da yerindeydi. Oyle olunca Hollanda yollari bizi bekledi.


Lale bahcesi yeni acilmis, cok da lale yok aslinda ama olsun bizim olaniyla yetinmemize engel olmadi bu durum. Cicek kokularinin arasinda dolasirken bol bol sohbet de edince gunesli gun bol yurumeli bol eglenceli bir gun oluverdi.

Lale bahcesi ziyaretinin unutulmazi elbet Gonja ile bulusmamizdi. Daha dogrusu Gonja'yi yaratmamizdi. Ama en az onun kadar unutulmaz olan bir baska olay da zavalli Japon turist ile Urunikonun konusmalari, ayni Japon turistle Gulcinin otobus maceralari idi. Ayrinti vermeyeyim sadece Is it? Is it? diyeyimde ileride de gulelim. Onun disinda ben en iyisi buraya bahceden fotograflar ekleyeyim J


Lale bahcesinde yuruken bizce cok sevimli bir dans gurubuyla karsilasiverdik. Geleneksel Hollanda danslarini icra eden bu sevimli guruba biz de kenardan eslik ettik ama bizi aralarina almadilar. Dans ederken ne de cok eglendiler bizi de yaslarina ragmen gosterdikleri enerjiyle nasil da eglendirdiler. Kocaman bir masallah onlara… Tamam bu memleketin danslari biraz agir dolayisiyla her yasa hitap ediyor ama yine de dansin bu yas ortalamasina sahip bir grup tarafindan hala icra ediliyor olmasi da insani sevindiriyor.  Zaten ben Turkiye'de horon ceken dedeleri, semah donen teyzeleri, zeybek dokturen amcalari gorunce de onlari izlemekten aldigim keyif bazen gencleri izlemekten aldigim keyiften daha bile fazla oluyor. Bence onlarin adimlarindaki dogallik, vucut duruslarinin danslarina ekledigi anlamlar dansin sadece enerjik adimlarin bir araya gelmesi olmadigini bir kez daha kanitliyor. Dans bambaska bir sey. Ah benim icin dansin anlamini yazabilsem, ah benim icin dansin anlamini anlatabilsem. Bir dakika ben simdi hafta sonunu anlatacaktim degil mi :) Iste beni boyle dusunduren o sevimli dans eden teyzeler ve amcalar. En bastaki yuzu surekli gulen cift Uruniko ve benim favorimiz :)


Gunesli cumartesiden sonra pazar sabahimiz bizi degirmenlere goturecek vapur seferlerinin iptal edilmesi nedeniyle husranla baslasa da ne gam. O vapur olmazsa bu vapur olur dedik biz de liman turuna gidiverdik. Bu, dort yil sonra burnumuzun ucundaki limana bizim de ilk ziyaretimizdi. Rotterdam limani Avrupanin en buyuk limani. 2004 yilina kadar dunyanin en buyuk limani da olan Rotterdam limani o tarihten itibaren Singapur ve Shangaydan sonra dunyanin 3. en  buyuk limani olarak kabul ediliyor.Liman turu beylerin vay be nidalarina ve liman hakkindaki konusmalarina bizim etrafta yasananlara yorumlarimizin eklendigi bir gezi olarak tamamlandi. Tamam her ayrintiyla ilgilenmemis olabilirim/z ama genel olarak cok etkilendigimi soyleyebilirim. Burnumuzun ucunda bambaska bir dunya varmis meger. O dunya konteynerlarla, kocaman gemilerle, tersanelerle kapliymis. O dunyadan milyonlarca konteyner dunyanin dort bir yanina gidip geliyormus. Etkileyici kesinlikle etkileyici ve bir kanit daha dunyanin bizim kucuk hayatlarimizdan ibaret olmadigina dair.

Rotterdam gunesi hava tahminlerini yalan cikarip bize gulumsemeye baslayinca kapali mekan turlarini sokak yuruyuslerine cevirmek farz oldu. Ben Rotterdamin sokaklarini bugune kadar elbette cok gezdim. Ama hic surekli hickirarak gezmemistim. Benim icin baya degisik bir deneyim oldu. Bir insan 6 saate yakin bir sure hickirabiliyormus artik biliyoruz J Bir de eger ki kari koca ortak soylenen keklerin hepsinden tadabilmek istiyorsan konusmayip kek yemen gerekiyormus yoksa sen tadina bakmadan kekler bitebiliyormus; onu da artik biliyoruz J

Yuruken, gulerken bir haftasonu daha boyle bitti. Yine gelin sevgili arkadaslarimiz. Bir de soylemeden gecemeyecegim ah su Rotterdam Frankfurt arasi 1-2 saat olsa biz daha nasil eglenecegiz J

6 Temmuz 2010 Salı

Evimizde bebek var

vimizde bebek var!!!
Yani vardi ama sadece kisitli bir sure icin J

Gectigimiz haftalarda evimizde bu zamana kadarki en kucuk misafirimizi agirladik. Kendisi henuz sadece 21 aylik: Defne Hanim. Pembe agirlikli cicekli bocekli kiyafetleri, kivir kivir saclari, cesit cesit sapkalari ve oya gibi guzel yuzuyle tam bir kucuk hanimefendi.

Bu gunler Defne icin bir ilkti cunku Defne’ nin ilk yurtdisi seyahatine aitlerdi. Bu gunler Ozan ve Gulcin icin de bir ilkti cunku ilk kez birden fazla gunu bir bebekle kendi evimizde gecirdik. Biliyoruz ki cektigimiz resimlere yillar sonra bakarken Defne bugunlere dair hic bir sey hatirlamiyor olacak. Ama ben onunla gecirdigimiz eglenceli, bol gulmeli ve ogrenmeli gunleri bir bir hatiliyor olacagimizdan eminim.

Defne annesi ve babasiyla evimize vardiginda bir cumartesiydi. Defne anne ve babasiyla donus yolculugu icin evimizden ayrildiginda aradan sadece bir hafta gecmisti. O bir haftada anne baba Hollanda ve Belcikanin cesitli sehirlerine seyahatler yapti. Ozan ve Gulcin sabahlari Defneyle uyanmanin keyfini yasadi. Defne ise bizden firsat buldugu zamanlarda uyudu, yemek yememek icin tutarli bir direnis sergiledi, ozellikle trenlerde pek cok insanin gonlunu caldi, Hollandada kendisine bir arkadas edindi, Klaas Efeyle birlikte guzel bir oyun aktivitesi gerceklestirdi ve her aksam her sabah bize sergiledigi gosterilerle gunlerimizi senlendirdi.
Bebekler birbirlerine gittikleri gordukleri yerleri anlatirlar mi bilemiyorum. Ama Defne ve Klaas Efenin sen sesleriyle susledikleri oyun aktivitelerinde farkettim ki onlar ayni dili konusmasalar bile bir sekilde anlasiyorlar. O tatli konusmalariyla bize tam olarak anlatamasalar da ne soylediklerini, kendi aralarinda uzun sohbetlere girisebiliyorlar.

Defnecik bizde oldugu surece bebek diliyle bicir bicir surekli konustu. Biz sorduk o cevapladi. Yok yok dusundum de belki de Defnecik hic bir zaman bizimle konusmuyordu. O aslinda kendi arkadaslarina Hollandada neler yaptigini anlatiyordu. O zaman en guzeli bu geziyi Defnenin dilinden dinlemek olur diye dusunuyorum...

Cumartesi:
Sabahtan beri evde bir kosturma bir kosturma. Erkenden kalktik yola ciktik. Annemle babam bana yeni bir araba almislar rahat gezeyim diye. Ohh cok guzeldi arabam. Hemen kullanmaya basladim onu. Havalaninda uyumusum. Bir uyandim... Uzaklara gelmisiz....

Ozan abi diye biri var burada.  Babam ve dayim gibi uzun. Komik birine benziyor. Bizi trene bindirdi. Oooo bayildim ben bu trenlere. Yolda inekler var bir suru. Habire parmagimi uzatip gosteriyorum cok guzel. Inek... Inek.... Tamam da bunlar niye ben inek dedikce guluyor onu tam anlamadim. Neyse ben de guleyim bari diye dusundum...

Trenden inmeyi hic istemedim. Yan taraftaki ablayla gulusuyorduk ne guzel. Ama evde bizi baska bir abla bekliyormus annem oyle dedi, ikna oldum ben de. Evde de Gulcin ablayla tanistim. Gozum bir yerlerden isiriyor bunlari. Her an daha once bize gelmis olabilirler. Ya dayimin o kadar cok arkadasi var ki hepsini birbirine karistiriyorum. Hani desem benden cok arkadasi var...

Gelir gelmez yemek muhabbeti basladi.  Aman neyse cok yaygara cikarmayayim diye dusundum.. Yiyormus gibi yaptim biraz. Neyse ki onlar sohbet ederken benim yemek olayi araya kaynadi. Bu durumlarda bir de masadan sivistin mi yavasca tamamdir bu is degil mi ama? Ozan abi yardim etti bana kibarca sorunca “Ineim mi?”

Bu evde her an benim bir arkadasim olabilir. Ne kadar cok oyuncak var!!! Bugun bana bir inek verdiler. Icine para denilen seyi atinca moluyor. Ama biraz korktum. O yuzden oynamak icin Ozan abiyi kullaniyorum. “Atim mi?” dedim mi yollayiveriyor parayi. Moooo Mooooo
Son olarak gezmeye ciktik bugun. Ben arabamda rahattim da annemler baya yuruduler. Sonunda bir yere oturduk. Onlar oturdu ben arabadan firladim. Firladim derken yardim istemek zorundayim bunun icin tabi: “Acaim mi?”

Bu ilk gunun sonunda sunu anladim buralar fena degil. Sımdilik sikayetim yok. Ozan abiyle Gulcin abla da oyuncu. Ama yine de sanirim dayimi falan ozledim...

Pazar:
Sabah Gulcin ablayla Ozan abiyi ben uyandirdim. Atladim ortalarina... Sabah guzeldi de sonunda yumurta yemek olmasaydi. Neyse canim onu da atlattim.

Gezmeye gittik yine; harika...  Annem bana kot sortumu giydirdi. Seviyorum onu yakisiyor bana. Yalniz bu Gulcin abla her an benim kiyafetlerimi kiskaniyor olabilir. Supheleniyorum. Habire ay ne guzel oldun Defne diyor. Gulumsedim ona da kibarca. Baya guzel oldum pembelerle canim... Zaten trende de herkes bana bakiyordu.

Gezerken, Gulcin abladan sonra Ozan abinin de beni kiskandigina karar verdim. Defne keske beni de biri boyle arabada tasisa diyip durdu. İstersem uyuyormusum istersem yatiyormusum. Neyse ona da gulumsedim konu kapandi..

Bir uyumusum.. bir uymusum... kalktim ki bir parka gelmisiz. Yemyesil etraf. Arabadan da indirdiler beni... Kosup durdum. Etrafta oturanlara da el salladim bana guluyor hepsi... Hatta iki tane amca ile konustuk. Pek anlamadim ne dediklerini duzgun konusamiyorlar galiba. Tam biz parkta oynarken yagmur yagmaya basladi. Eve donelim dediler. Ama oncesinde sirf dayima nispet olsun diye yemek yiyecekmis annemler bir yerde. Aman bana yedirmesinler de ne yerlerse yesinler.

Eve yine trenle donduk. Gulcin ablayla oyun oynadik trende. Bana bir sey soyluyor ben tekrar edince hepsi guluyorlar. Tam olarak anlamadim neden gulduklerini.  Ne dediyse ben de aynisini dedim ne var bunda gulecek? Ayrica biri ona soylesin bana soyledigi kelimelerin birbiriyle hic alakasi yok. Biliyorum o kadarini. Bak sana da soyleyeyim neler dedi bana arka arkaya sen de anlayacaksin ne dedigimi:
o   Ten (tren)                           
o   Badak (Bardak)
o   Uj (ruj)
o   Uun (burun)
o   Acac (bacak)
o   Inek (inek)
o   Bizik (bilezik)
o   Ebis (elbise)
o   Balp  (kalp)
o   Belbek (kelebek)
o   Kayacu (kalem)
o   Duci (Gulcin)
o   Odan (Ozan)
o   Tanta (canta)
o   Pisik (bisiklet)......

Pazartesi:
Uyandigim gibi annemleri de uyandirdim... Sonra da Gulcin ablayla Ozan abiyi. Evlerinde bir yatak var yere cok yakin. Tam bana gore. Bayildim ben bu ise. Habire atiyorum kendimi yataga. Hop ayaga hop yataga... Super oyun buldum kendime...

Artik Gulcin abla ise gidecekmis. Annemler de evden gidiyorlar ya oyle. Neyse canim biz gezmeye devam edecekmisiz.  Biz bugun Utrechte gittik Ozan abiyle... Ben bugun de Utrechtte uyudum. Aralarda uyaninaca baktim guzel yerler. Gezdik durduk butun gun. Iyi ki bana bu arabayi almislar.

Eve geldim ki yine yemek. Ya birisi buradaki insanlara anlatabilir mi ben yemek yemegi sevmiyorum. Aksam basima geldiler yemek yemek diye. Annemin kucagindayim babamin elinde kasik, gulcin abla basimda konusuyor. Bastim yaygarayi... baktim vazgecmiyiorlar bir ara kaciverdim annemin kucagindan. Ozan abiye sigindim. Hic yemek yedirmeye calismiyor bana o. Tirmandim kucagina. “Tamam” dedi. “Yeme Defne vermem seni onlara” dedi. Seviyorum bu cocugu ben...

Yalniz bu aksam biraz kafam karisti. Ozan abi Gulcin ablaya Gulcin teyze dememi istiyor. Gulcin Abla Gulcin dememi istiyor. Aman zaten ne desem ya anlamiyorlar ya da guluyorlar. Napsam bilemedim. Bugun onlara dedim ki:
- “Ata haburu yaba da fa ka”
Gulcin abla “Sonra Defne?”dedi.  Aha dedim anliyor beni. Devam ettim anlatmaya
- “Cib fada kata bus”
Gulcin abla Ne dedin tam anlamadim? Dedi bu sefer
- “Cib fada kata bus...”
Gulmeye basladilar. Tekrar et diyince tamamen aynisini soyleyebiliyormusum. Aman ne gulsuler ne gulduler. Onlar ayni seyleri 2 kere soyleyemiyor heralde. Yoksa ne var bunda gulecek. Neyse ben artik uyuyayim.

Sali:
Bugun Ozan abi de bizimle gelmedi. Bu ne ya bir bir yok oluyorlar sabahlari...  Halbuki oynuyorduk guzel guzel. Mesela Ozan abi bana habire yer bocugu diyor. Ogrendim ben de diyorum “Bocuk”...
Bugun muzeye gittik annemlerle. Bana mango suyu aldilar. Cok guzel. Oyle sevdim ki annemlere muze de rahat vermedim “Meme su, meme su.. icim mi?”

Eve bir geldik Gulcin ablayla Ozan abi gelmis. Bir oynadik bir oynadik. Bugun Gulcin abla dayimla konusmus. Ona demis ki “Artik Defne’yi gondermeyecegiz bizimle kalacak. Anneanneyi dedeyi falan buna alistir”. Dayim “Olmaz” demis ama Gulcin abla kararli galiba. Neyse buralar da fena degil. Olmadi kaliriz... Butun gun annemlerle geziyoruz ne guzel.

Annemler aksam film izlediler. Neydi o oyle bicaklar falan. Yarisini izletmediler bana. Defne bak solucan, defne bak kus varmis. Ya izletmeyecekseniz ne koydunuz bu filmi anlamadim ki? Fazla ugrasamadim onlarla kendi kendime oynadim ben de. Muze gezince yoruldum heralde.. En iyisi uyuyayim artik ben.

Carsamba:
Yine trene bindik... Bu tren yolculuklari gittikce uzuyor mu ne? Bugun de Brugge’de uyudum. Guzelmis havasi valla rahat rahat uyudum. Annemler cok begendi burayi. Bir suru hediye aldik Turkiyedekilere.

Aksam hoop Ozan abimle Gulcin Ablam gelmis. Seviyorlar galiba beni. Arasira prenses diyorlar arasira solucan falan. Ben de onlara dedim:  “Socan...” Bugun Ozan abi surpriz yapmis bana buyuk solucan olmus. Kafasindaki seyle oyle komik gorunuyor ki...  

Aksam babamlar bira ictiler. Onlar her aksam iciyor sonra ben “Bia icim mi?” diye sorunca guluyorlar. Israrla sordum butun gece “Bia icim mi?” diye hep gulduler. Birazcik bile vermediler. Onu bunu ye diye pesimden ayrilmiyorlar ben bia isteyince yok. Ne bu cifte standart ya...

Dayima da bir surpriz hazirladik bugun hep beraber. Babamla Ozan abi calistiriyorlar habire beni. Dayimi gorunce elimi kafama dogru hizla kaldirip “Uru dit”diyecekmisim. Dayim da buradakiler kadar gulecek mi merak ediyorum..

Persembe:
Sabah yine ben uyandirdim Ozan abiyle Gulcin ablayi. Ama yine beni anlamadiklarindan bosu bosuna babami uyandirdilar. “Bob al” diyorum “Baba” anliyorlar. Bop o tarafta almaya gidelim diye gosteriyorum babamin yanina gitmek istiyorum saniyorlar. Hani burada kalirim belki demistim ya emin degilim. Laf aramizda bakamaz bunlar bana. Yemek bile yediremiyorlar. Corabimi bile giydiremiyorlar. Ne dedigimi de anlamiyorlar. Tatilde eglenelim beraber sonra yavasca kacarim ben. Sabah bosuna uyandi babam da. Ama olsun hepbirlikte  uzun uzun oynadik.

Onlar gidince banyo yaptim. Ohh iyice mis oldum valla. Sonra dustuk yine yollara. Den Haag’a gittik bu sefer. Ama aksam misafir gelecekmis diye erken donsuk. Ve bana bir arkadas geldi: Klaas Efe. Cok iyi anlastik. Ozan abi de gelince ucumuz birden kahkaha ata ata dolandik evde.

Biz Klaas efeyle konusmaya baslayinca cok sasirdi Gulcin abla. Bu da bir alem daha anlamadi esas anlatamayan biz degiliz ki anlayamayan onlar. Ikimiz guzel guzel anlasiyoruz iste.  Neyse napalim onu da boyle kabul edecegiz artik. Klaas Efeyle ziplamaca , kosmaca, dusmece, donmece oynadik. Resimlere bakip isimlerini soyledik. Cookie yedik... Keske gitmeselerdi.. Kosmaktan yorulmusum ben de uyuyayim...

Cuma:
Bir uyandik Ozan abi yok... Uzaklara gitmis... Hatta aksam da olmayacakmis yarin gelecekmis. Napalim is... Ama annem dedi ki alisverise gidicez. Seviniverdim... Butun gun dukkanlarda dolstik. Bana oyle guzel seyler aldik ki renkli renkli. Laf aramizda babam da baya alisveris yapti. Sevmiyor alisverise gitmeyi ama J

Aksam Gulcin abla gelince oyuncaklarla dolu karisik bir yere yemege gittik. Hamburger yediler kocaman. Ben mi? Ya biliyorsun sevmiyorum ben yemek yemegi. Bu konuda konusmak istemiyorum. Sen onu bosver de oradan sonra baska bir yere gittik bizim icin masalar sandalyeler de vardi. Resim falan yaptim orada. Sonra cikarken Gulcin ablanin elini tutup yurudum. Gulcin abla anneme diyor ki “Neden acaba herkes bize bakiyor?” Ben onlara el salliyorum da ondan neden olacak J

Aksam aldiklarimizi Gulcin ablaya gosterirken benim taclardan birini kafasina takmaz mi? Ben daha ilk gunden anlamistim beni kiskaniyor. İlla onun da benim gibi kiyafetleri olsun istiyor. Onun da kiyafetleri guzel ama tabi benimkiler kadar degil. O yuzden hakli olabilir. Yarin gidiyoruz ucakta da uyurum ama heralde biraz uyusam iyi olacak....

Cumartesi:
Oleyyy Ozan abi geldi!!!! Kahvalti ettik beraber. Ben de yiyormus gibi yaptim. Havalanina da beraber gidince bunlar beni hakikaten gondermeyeck mi diye dusundum ama annemlerle biz gittik.. Onlar orada kaldilar. Bize el salladilar... Hatta Gulcin ablanin gozleri bile doldu sanirim. Alistik... Olsun onlar bize gelecekmis, biz yine gidecekmisiz... Hayir bana bakabilecek olsalar... Yok yok bakamazlar... O yuzden en iyisi:
Hoscakal Gulcin abla... Hoscakal Ozan abi...

Hoscakal Defnecik...  Yine bekleriz....

PS: Sevgili Aysun abla ve Kemal abi; iyi ki geldiniz. Evet yazi fazla Defne odakli ama ben onun konusmalarini o kadar sevdim ki bir baktim boyle yazivermisim... Tamam ben yaziyi yazdim ama biz Defneli resimlerimize ne zaman kavusacagiz acaba? J

3 Haziran 2010 Perşembe

Voltro(a)n Hollanda'da


-          GB ya suna bir sey soyle ugrasmasin benimle….
-          Ben aciktim…
-          Hadi gezmeye gidelim…
-          Ben yoruldum yuruyemicem…
-          Uykumuz mu geldi ne?
-          Oyun mu oynasak ya?

Cumleler daha ziyade 5-6 yas gurubu anasinifi cocuklarini animsatsa da… Biz aslinda tek haneli yaslarimizi geride birakali baya oldu. Ama onemi yok. Yine bir aradaydik ve yine cocuklar gibi sendik J
Mayis ayiydi.. Hava soguktu… Cogu zaman ruzgar rahat yurumemize izin vermedi. Ama hic bir sey eglenmemizi, mutlu olmamizi, cilginca gulmemizi, zaman zaman atismamizi engelleyemedi. Mayis ayi Hollanda da ‘Buyuk Voltran Bulusmasi’ ile unutulmaz bir aya donustu J Laleleri ziyaret, ev keyfi, alisveris derken bes gune yarim yamalak da olsa bes sehir gezisi ve bol eglence sigdirmayi basardik. Ve bir suru unutulmaz aniyi yasamayi... Bazilari bizde sakli bazilari ise asagida yazili...
                                                                ***********
1.       Gulcin’in Urun’u Almaya Giderken Yaptigi Yanlisliklar  Listesi
Sali aksami is cikisi Rotterdam merkez istasyonunda bir eksikle bulustugumuzda, guzel Hollanda irkinin gerek havalaninda gerekse Rotterdamda kendilerine sundugu misafirperver karislamadan memnun Goncamin agzi kulaklarinda idi. Caglam ise yolculugun yarattigi yorgunlugu nesesiyle yok etmeyi yine basarabilmis sekilde karsimda duruyordu. Henuz bos olduklarindan rahatlikla cekebildigimiz bavullarimizla tren istasyonundan eve dogru yuruken kahkahalarimizla Rotterdami senlendirmeye baslamistik bile.
Biz boyle guzel vakit gecirip evde sofra basi keyfi yaparken Urunum Japon dilinin o masal anlatirken bile kavga hissi verebilen yusek desibeliyle beraber Rotterdama dogru gelmekteydi.  Ben evden 1 dakika once cikmayi basarabilsem, once treni arkasindan metroyu kacirma basarisini gostermesem Urun’e 20 dakika once kavusabilirdik. Aa tabi tum  bunlarin ustune ben Urunle nerede bulusacagimizi bile kararlastirmamisken, telefonumu evde birakma akilliligini da “Gulcin’in Urun’u Almaya Giderken Yaptigi Yanlisliklar”listesine eklememis olsam en azindan ben istasyon yolundayken arkadaslarim gereksiz bir telefon trafiginin ortasinda kalmayabilirdi. Ama olsun biz biraz rotarli da olsa bulustuk, tatilimizin geri kalanina da bu aksilikleri unutarak hatta benim aptalliklar dizime gulerek devam etmeyi basardik J
2.       Goncam ve sampanya
 Her Voltran bulusmasi, sampanyalarin patlatilmasi ve afiyetle icilmesi ile kutlanir. Bu voltran bulusmasinda sampanyayi acma isini Goncama vermis olmamiz kabul ediyoruz ki kararin tamamen bir anlik boslugumuza gelmis olmasindandir. Goncam masanin uzerine dokulen kiymetli sampanyamizin bir kismini avuclayarak bardaklarimiza doldurmaya calisirken biz yaptigimiz hatanin coktan farkina varmistik ama ne yazik ki is isten gecmisti. Evimizin masasi bugune kadar cok lezzetli yemekler tatmisti ama bu kadar lezzetli bir sampanya kendisine hic nasip olmamisti. Goncamin masamizi da mutlu etmek adina bunu yaptigina ben gonulden inaniyorum ve heba olan guzelim sampanyamiza cok uzulmedigime kendimi inandirmak istiyorum. Yalniz o avucla bardaga alma kismini nasil rasyonalize edebilirim onu bilemedigimden bu konuyu izninizle burada kapatmak istiyorum J Ilerleyen gecelerde diger tum icki, kola, meyve suyu siselerini basariyla acan ve bizi hic bir zaman iceceksiz birakmayan Goncama buradan saygi ve sevgilerimi sunuyorumJ




3.       Laleler – Keukenhof ve Ucu puskullu Istanbul Lalesi ve urunumun muhtesem fotolari
Guzel bir sohbetin ardindan, kimin nerede yatacagina dair tatli atismalarla son bulan Hollandada ilk aksamimizin sabahinda meshur Hollanda lalerini gormek uzere yollardaydik... Ilk hedef Leiden- Keukenhof...
Bu kadar guzel olacagini tahmin etmemistik acikcasi. Hatta lale mevsiminin sonuna geldik gitmesek mi diye dusundugumuz anlar bile oldu. Iyi ki o cok mantikli gorunen dusuncenin pesine takilip planlarimizi degistirmemisiz. Keukenhof harikaydi… hava belki de o bes gunun en guzel havasiydi… Lalelerin sanirim %90 i hala canliydi… Biraz kalabalik olsa da cicek kokulari arasinda yurumek, rengarenk cicekler arasinda birlikte dolanmak muthis bir keyifti.

Binlerce lale cesidi arasinda Goncamin bize tarif ettigi ’ucu puskullu Istanbul lalesi’ni bulamadik. Ama olsun artik eminiz ki, zamaninda avrupaya tasinmayan yegane lale sogani olan bu tur yokolmus. Yoksa kesin gorurduk zira neredeyse butun laleleri tek tek inceledik J
Istanbul lalesini bulamasak da sevgili Pakomuzun adini tasiyan harika bir lale ile tanistik. Sanirim gunun en unutulmaz anlarindan biri Goncamin “Vay be adamlar amma sevmis bak sevgililerinin adina lale uretmisler” diyerek Elizabeth, Nancy, Arthur v.b isimli lalerin arasinda dolasmasi idi. Karar verdik cok sanssiziz adimiza bir lale bile uretilmemis J
Gun boyu Urunum yeni makinasiyla yuzlerce fotograf cekti. Yetenekli arkadasimiz bu isi de kesinlikle kivirmis. Referans icin bakiniz facebook fotolarimiz. Bu fotograflarin %70 kadarinda Caglamin yer aldigini soylememe gerek yok sanirim J sanatci memnun, modeli memnun, sonuclar harika!
4.       Kut
Lale ziyareti dolayisiyla tum gunu  yuruyerek geciren bizler gunun sonunda klasik ev keyiflerimizden birini yapmaya kesinlikle kararliydik.  Elbirligi ile  hazirlanan sahane bir sofrada yedigimiz harika bir aksam yemeginin ardindan Caglamin bize aylardir ogretmek istedigi Kut oyununa bu gece bir sans vermeye karar verdik. Elbet oyunu oynayacak dort insan biz olunca oyunun basi da sonu da normal insanlarin oynadigi tum diger kut seanslarindan farkli oldu.
Gonca: Caglam bu oyun 11 kagitla mi 13 kagitla mi basliyordu
Cagla: 11 de olabilir 13 de olabilir
Gonca: kac iste onu soruyorum?
Cagla: Biz 11le baslayalim. Evet evet 11di.
7 el kadar sonra
Cagla: Ya kizlar sanirim bu oyun 13 kagit ile basliyordu.
Gonca: 11 de olabilir 13 de olabilir
Cagla: Onu diyorum Goncam ama 13 tu sanirim
Gonca: Biz 11le devam edelim. Evet evet 11di.
Biz 11le basladik. 11le devam ettik. Oyun 13 kagitla basliyor olabilir. Velakin hic onemli degil biz 11le oynadik cok da guzel oldu. Zaten sanirim ne oynadigimizin cok da onemi yoktu. O anda kurallari bastan yazsak da yine de cok eglenecektik.
Artik bizim araya kattigimiz uzun sohbetlerden midir yoksa oyun gercekten uzun mudur bilemiyorum ama bizim sadece 1 setten olusan kut seansimiz yaklasik 3 saat surdu.  Oyunumuz Caglamin zaferi ile sonuclandi. Akillara kazinan ise Urunumun ayni isler kagidi ust uste 3 kere yere atmaya calisarak hanesine eklemeyi basardigi 3 yeni nohuttu J
Cagla: Isler kagit attin Urunum al bakalim 1 nohut. Yerden de bir tane cek
Urun: Aa isler miymis tamam ver yeni kagidi. Bunu atayim
Gulcin: Ayni isler kagit Urunum al 1 nohut ve kagit daha. (hafif kikirdamalar)
Urun: (Elinde bir yelpazeyi andiran kagitlarini degistirip yeni kombinasyonlar denedikten sonra) Attim
Cagla: Urunum ayni isler kagit!!!!
Gonca: Oha
Gulmekten oynayamaz hale gelen Voltran!!!!!!!
5.       Alisveris halleri
Alisveris icin Cumayi secmistik. Yani Rotterdam da dukkanlarin aksam 9a kadar acik oldugu tek gunu. Alisveris turunu Rotterdam turunun icine yedirmeyi planlayan ben aslinda buyuk bir hata yapmistim. Planlarima gore oglen civari yola cikacak yaklasik 1 kilometrelik bir capin etrafinda gun boyu dolanacak, arada 3-4 cafede mola verecek boylece yaklasik 20-30 civari dukkan gormus olacaktik.
Her sey planladigim gibi basladi. Benim evden calistigim, canim arkadaslarimin harika bir kahvalti hazirlayip cok calisan (!) beni odullendirdigi bir sabahin ardindan yola ciktik. Ancak planladigim gibi 20 dukkani malesef gezemedik... Aslinda 10 dukkani bile gezemedik J Ilk alisveris merkezinde 5 saat kadar dolastiktan sonra sadece 1 cafede mola verip sonrasinda ayip olmasin diye 1-2 dukkana daha bakip gunu 3 dukkan ile kapattik.
Ama o gezdigimiz bir dukkanin hakkini gercekten verdik. Gorulmedik tek bir urun birakmadik J hatta ben bir ara icimizden birinin yetkililerle gorusup depolarina giris icin izin istemesini falan beklediysem de is o asamaya gelmeden dukkandan cikmayi basardik J
 Sorry... I think we saw all the products in your store. But we wonder there might be some products you did not put on show yet. Can we please see the products in depot as well?
6.       Urunum ve Pembe
Ruj, far, kaskol, sapka, gomlek, tisort, havlu, carsaf. Alinacak urun bir kozmetik urunu olabilir. Alinacak urun bir tekstil urunu olabilir, alinacak urunun bir elektronik esya olabilir. Aslinda alinacak urunun ne oldugu hic oneli degildir. Onemli olan alinacak urunun rengidir. Alinacak urun mutlaka ama mutlaka Pembe olmali ya da pembeden izler tasimalidir. Pembe ugruna reyonlar arasinda ceylan gibi sekilebilir, arkadaslarin gorus mesefesinden kasla goz arasinda kaybolunabilir, degil kendisine aramizdan hic birimize uymayacak boyutta bir obje “Aaaa bakin ama ne sirin” diyerek alis veris sepetine atilmaya calisilabilir.
Alisveris gunumuz aslinda yillardir birlikte yasadigimiz ama farketmedigimiz cok onemli bir gercekle yuzlesmemizi de sagladi: Urunumun yillardir bu boyutta oldugunu farkedemedigimiz cok onemli bir zaafi : PEMBE
Ilk baslarda etkinin boyutu bilinmedigimizden destekledigimiz bu pembe sevdasi ilk 2-3 saatin sonunda alisveris maceramizin en renkli anilari arasinda yerini aldi. Gunun sonunda duruma nazikce el koymak isteyen Goncamin yarattigi bir terapi yontemimiz bile mevcuttu:
Gonca : Eyvah pembe!!!
Urun: Aaa cok seker degil mi? (diye raflara yuruken)
Gonca: Urunum tamam sakin oluyoruz. Nefes al nefes ver. Derin derin nefes al nefes ver!!!! Gecti bak gordun mu? Hadi baska tarafa gidelim

Mizansenin sonunda Gonca yurumeye devam ederken  biz  gulmekten yerimizden bile kipirdayamiyorduk. Goncamin bu etkili terapi yontemi ilerleyen gunlerde ziyaret ettigimiz her alisveris merkezinde hepimizin doya doya gulmesine vesile oldu. Iddia ediyorum Urunum de bu yontemi kullandirmak icin pembelere yoneliyordu. (Aslinda emin degilim J)
7.       Caglam ve Yesil
Guneste, yagmurda, karda, ruzgarda... O anda aynaya bakiliyor olabilir. O anda bir resim cekiliyor olabilir. Caglamdan gelecek yorum genellikle aynidir: Bekin gordunuz mu benim gozlerim Yesil... Dunyada caglami taniyan kac kisi onu bu fikrinde destekler bilinmez ancak bu alisveris gunun sonunda kendisinin Rotterdamda da artik bir destekcisi oldu: Alisveris merkezinde makyaj yapan teyze.
Ancak ‘teyzenin’ diger magaza gorevlilerine gore yesca buyuk olmasi, beyaz goz kalemini bulmak icin dakikalar harcamis olmasi ve goz kalemini cekerken yarattigi gozle gorulur egrilik nedeni ile teyzenin gozlerinin bozuk oldugu ve renkleri tam olarak ayirt edemedigi de iddia edilebilir. Her ne olursa olsun alisveris gununun unutlmayacak anilarindan biri de caglamin alisveris merkezinde “Gordunuz mu gozlerimin yesilligi tescillendi” diyerek dolasiyor olmasiydi J
Ve kabul etmek lazim ki biz de arada dikkatle bakiyorduk gozler yesil olabilir mi gercekten diye. Sonucta renkler de goreceli canim J
8.       Charming Ladies
Ne zamandir istiyorduk ortak bir takiya sahip olmayi. Ve kutsal alisveris gununun son aktivitesi olarak su anda hepimizin gururla tasiyor oldugu bileklerimizi aldik. Hepimizin ortak karari ile, bize gore oldukca iyi bir performansla 1 saate yakin bir zamanda secebildigimiz bilekliklerimizin paketlerini aldigimizda binada bizden daha mutlu olan bir insan vardi: Satis elemani. Her ne kadar biz yaklasik 500 alternatifin icinden secimimizi yapmaya calisirken, istediklerimizi gostermek konusunda yorulmus olsa da bir anda dort bileklik birden satabildigi icin gercekten mutlu gorunuyordu.
Bu muhtesem alisverisin tek kotu yani once Goncam ve Caglamin ardinindan ben ve Urunumun magaza kapandigi icin artik calismayan ‘yuruyen merdivenleri’ kullanarak 4 kat tirmanmis olmamiz oldu. Kollarimizda priril piril bilekliklerimizle magazadan cikarken, artik magazanin isiklari yanmiyordu. Hatta bizim arkamizdan cikan son magaza gorevlisi kapiyi kilitliyordu. Voltrana da Rotterdamdaki tum magazalari kapatmak yakisirdi efendim J
Bileklik icin cok  tesekkur ederim arkadaslarim J
9.       Uyku sorunsali
Sadece bes gun birada olabilecek olunca evdeki zamanimizin cogunu uyanik olarak gecirmek istedik! Istedik diyorum cunku bazi noktalarda sanirim yasinda getirdigi degisikliklerle uyanik kalmak zorlasabiliyor.
Ha ha ha elbette hayir!!!
Belki baskalari icin bu boyle olabilir ancak biz uykusuz kalmak konusunda hic sorun yasamadik desem yeridir. Sadece bir sabaha gozlerimizi zorla!!! actik.
Burada zorla kelimesi herhangi bir eylemin, onu yapmaya istekli olmayan kisilere, cesiltli yontemler kullanilarak istekleri disinda yaptirilmasi durumunu tanimlamak icin kullanilmistir. Istegi disinda bir eylemi yapmak zorunda olan kisiler Gulcin ve Goncadir. Onlara bu eylemi zorla yaptiranlar Cagla ve Urundur.Zorla yapilmak zorunda kalinan eylem: Uyanmak – tatli uykuya veda etmektir!!!
Ancak bizi zorla uyandiranlari gercekten cok sevdigimizden, uyanmak cok da iskence olmadi sadece sabah dordumuz arasinda yastik ve yorganlarin silah olarak ustalikla kullanildigi kucuk bir fiziksel cekismenin yasanmasina sebep oldu. Bu arada eklemeden gecemeyecegim uyandirilmak istendigimiz saat bir Cumartesi gunu sabah 8 olunca uyanmaya gonullu olmamamiz yadirganamaz heralde J Ha bir de gece 2:30 civari uyudugumuz ekleyelim ki kafalarda soru isareti kalmasin J
10.   Voltran Amsterdam’da
Ve elbet Amterdam da ziyaret edildi. Gun Amsterdam gunuydu... Kanal turu ile, alisveris ile, saraba eslik eden lezzetli sayilabilecek bir yemek ile, sahane cafelerde yaptigimiz guzel sohbetlerle suslenen harika bir Amsterdam gunu. Urunumun onderliginde copculerin grevi nedeniyle ilk kez bu kadar pis olduguna sahit oldugum(uz) Amsterdam yollari bize dar geldi.

Sansliydik... Cunku bisiklet turunun Asmterdam ayagina sahitlik etme sansina sahip olduk.
Sanssizdik... Cunku bisiklet turu nedeiyle kapanan yollar nedeniyle gitmek istedigimiz yerlere coook daha uzun yollardan ulasabildik.
Amsterdam turunun unutulmazlari arasinda yururken buldugumuz Amsterdam universitesine ait guzel kafede gecirdigimiz bir kac saati saymazsak olmaz. Kafedeki hafif entel okuma hevesli insanlarin hayatina da botlarla Amsterdam keyfi yapan insanlarin hayatina da o bir kac saatte buyuk bir nese kattik suphesiz. 
11.   Voltran gece turunda
Evimizin lokasyonu barlara bu kadar yakin olmasa yuruyerek gecen dort gunun sonunda hic kimse bizi bir bara gitmeye ikna edemezdi sanirim. Ama Voltran eglencede sinir tanimazdi. Yorgunluk ve uykusuzluk gece disari cikmamizi engelleyecek sebepler olamazdi. Dans etmeye bile mecalimizin olmadigi ancak etrafi inceleme ve yorum yapma enerjimizin yine tumuyle yerinde oldugu bir aksamda Rotterdamin en eski bari Paul’de yerimizi aldik. Oturdugumuz konum itibari ileCagla, Urun ve ben hayatimizdan memnun sohbetimize devam ederken Goncamin durumu biraz icler acisiydi. Bazi insanlara dersiniz ya yuzunden ne hayir gordum de sirtini dondun diye... Iste Goncam belki yanindaki insanin yuzunu gorebilse hayirlari da elde edebilirdi ancak o tum gece kendisinin sirtiyla idare etmek sorunda kaldi. Pardon eger yanindaki kisi daha kisa olsa ya da Goncam daha uzun olsa en azindan sirtini izleyebilirdi ancak o daha ziyade kafasini her cevirdiginde tum yuzunu kaplayan bir kalca ile idare etmek zorunda kaldi J
12.   Gonca mutfakta
Uzun suren kahvalti keyifleri, aksam yemekleri sanirim ev aktivitelerimizin baslicalari idi. Ve 5 gunun sonunda sunu anladik ki zaten is yapmayi seven bir insan olan Goncam Gulserim kendi evi olmasi fikrini coook ozlemisti. Zira kendisi 5 gun boyunca mutfaktan cikmak istemedi, evin orasinda burasinda incik cincik islenecek binlerce sey bulmayi basardiJ  Bulasik makinasini yerlestirdi. Ciceklerin olen yapraklarini temizledi... Ve bize cay servisleri yapti. Tabi servisi yapan Goncam olunca yasanan diyaloglar da unutulmazdi.
GG: Ben size cay yapayim mi?
U: Hadi yap bakalim hamarat seni
GG: Ne cayi istiyorsunuz?
C: Ne var?
GG: Var iste ne istiyorsunuz?
C: Ya ne var soylesene...
GG: Tropikal meyve var, limon var, yesil cay var. Aman var iste bir suru tamam ya sayamicam size tropikal meyve cayi yapayim.
 C: yap Goncam ne istersen onu yap
Caylar gelir...
GG: Size harika tropikal meyve cayi yaptim
GB: Goncam bu  orman meyvesi cayi
GG: Ya neyse ne!!! ic iste be!!!!
Ama bu kadar sabretmesi bile mucizeydi takdir ediyorum J Takip eden gunlerde biz hep tropikal meyve cayi diye orman meyvesi cayi ictik J Ben en iyisi Unilevere soyleyeyim de cayin adini degistirsinler :P
Cok tesekkur ederiz Goncam. Ayrica endiselenme orkide hala yasiyor :P
***********
Ben 12 maddeyi yazabildim ama hic kuskusuz yuzlerce maddeye sigabilecek kadar guzel anilarla dolu bir tatildi. Iyi ki geldiniz arkadaslarim....
Yasasin Voltra(o)n!!!! (henuz karasisiz hangisini kullanacagimiz konusunda :P)

Bunlar da ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails