Kis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mart 2015 Perşembe

Herseyin bir haddi hududu var! babam ya :)

Sevgili blogum,
Sana dun anlattigim halimin sebeplerinden birini buldum:
Bitmeyen Kis!

Dun aksam arkadaslarimizla bir yemek yemek icin disaridaydik Ozanla. 
Sana bir sey soyleyeyim mi?
Dondum!

Havaya baksan acik, gunesli.
Bulutlar yukseklerde.
Tam bir bahar hali.
Agaclar da kanmis bu bahar haline.
Kiyamam ciceklerle bezenmisler.

Ama resme biraz yakindan baktin mi anliyorsun durumu.
Bahar falan gelmemis anacim.
Hala Kis.
Mart kapidan baktirmis kazma kurek yaktirmis.

Bak kendime haksizlik etmiyorum.
Kistan cok sikayet etmedim ben bu sene.
Olabildigince oyaladim kendimi.
Filmdir, kitaptir, spordur.
E ama yeter degil mi?


Herseyin bir haddi hududu var!
Biz kucukken babamin en kizgin oldugunda soyledigi cumleydi bu.
Aa ama herseyin bir haddi hududu var.
Yavrum benim babamin kizmasi da bu kadar iste :)
Hic oyle sinirli bir insan olmadi babam.
Bunu soylerken sinirli bakmaya calisir, kaslarini falan catardi.
O ne zaman bunu soylese ciddiye alirmis gibi gorunurdum ama bana bir gulme gelirdi.

Gulmezdim ama.
Babacim orada sinirlenmis beni azarliyor gulunur mu hic :)
Zaten kirk yilin basi sinirleniyor adamcagiz birakirdim hevesini alsin.
herseyin bir haddi hududu var desin :)
Dur bir ara deneyeyim bakayim hala cok sinirlenince herseyin bir haddi hududu var mi diyor :)

Ne diyordum ben?
Hah sevgili kis,
Herseyin bir haddi hududu var.
Bak sana bunlari soylerken babam gibi hafifce kaslarimi catiyorum, sert sert bakmaya calisiyorum.
Oyle gorunmese de sinirliyim yani :)
Sinirime saygi duy lutfen :)

Bit artik emi?
Birak azcik da bahar kardesin bizimle oynasin :)
Sozumu dinlersen iyi olur bak yoksa sana herseyin bir haddi hududu var derim :)

Babam ya
bak sabah sabah yine guldum.
Iyi oldu bunu hatirladigim :)

24 Aralık 2014 Çarşamba

Londra'da Yeni Yil 2

Bir onu yaziyorum, bir bunu yaziyorum bu ara. 
Neyi ne zaman yazdigim belli degil benim :)
 Bugun Kaliforniya Dalgasina devam etmeyi dusunmustum ama dun aksam yuruyuse ciktigimizda yine yeni yil isiklarini gorunce fotograf cekmeden edemedim. 
Fotograflar cekildiyse Gulcince'ye de gelsin degil mi? 


Elimden gelse Londranin sokaklarini tek tek dolasir habire fotograf cekerdim. 
Hepsi bir birinden guzel suslenmis dukkanlar...
Isiklarla donatilmis evler...



Christmas marketleri..
Renk renk suslenmis agaclar...


Agac susleri...
Hediye paketleri...
Elimden gelse hepsini bir bir fotograflardim...


Buralarda Christmas doneminin vazgeceilmezlerinden biri de buz pistleri.
Hollanda da boyleydi.
Christmas dedin mi cikardi bu buz buz pistleri ortaya,


Benim asla ama asla cesaretim yok ustlerine cikmaya.
Zamaninda duz yolda spor ayakkabiyla yuruken bile bilegini burkup liflerini koparabilmis bir insan olarak ben asansimi zorlamasam iyi olur diye dusunuyorum :)
Gerci olacagi varsa da oluyor iste. Orasi da oyle :)


Ben daha ziyade kayanlari karsidan izliyorum bu ara.
Dukkanlarin vitrinlerine bakiyorum.
Sokak isiklarindan gozlerimi alamiyorum.


Yilin is acisindan en sakin zamanlari...
Ben de keyfini suruyorum.
Sayili gun cabuk geciyor.
Bakin iste yarin Christmas...


Sonra yavas yavas eski duzenine donecek hayat.
Londra her zaman rengarenk bir sehir ama etraf uzun sure bir daha boyle isil isil olmayacak.


Iyi ki bizim evlerimiz yilbasina kadar suslu duruyor.
Laf aramizda ben yilin bu donemine bayiliyorum :)


22 Aralık 2014 Pazartesi

Londra'da Yeni Yil

Gulcince'ye uzun zaman sonra boyle bool fotografli bir yazi yazabilmenin sevincni yasiyorum suu an.
Oh be!
Baslayabiliriz o zaman :)

Bana sorarsaniz Londra'nin en guzel zamani iste tam da bu siralar. 
Yani Aralik ayi. 
Etraf isil isil suslenmis, insanlar Christmas heyecanina kapilmis, sokaklar civil civil.
Bir de bu sene bonusu var bu isikli donemin, hava cok soguk degil :)
Yurumeye gezmeye musait.
Oh daha ne olsun degil mi :)



Iste bu guzel donemin keyfini cikarmak icin Cumartesi gunu biz de  Ozanla uzun bir yuruyuse ciktik.
Yavas yavas, sokaklara, parklara baka baka saatlerce yuruduk.
O yuruysun sonunda da kendimizi Hyde Park'ta acilan Christmas marketi ve lunaparki Winter Wonderland'de bulduk.



Normalde bu Winter Wonderand'in onunde deli gibi sira oluyor.
Giris de ucretsiz oldugundan duyan buraya geliyor.
Ama sen biz bir sansli olalim :)
Hic sira beklemeden elimizi kolumuzu sallayip Winter Wonderland'e girelim :)
Oley!!!



Bu Christmas marketlerin en guzelleri bana sorarsaniz Kuzey Avrupa'da. 
Ama yine de bu da fena degildi.
Sosili sandvicleri, sicak saraplari ile bu market de biz eglendirmeye, kis coskusuyla neselendirmeye yetti :)


Hele su sokaklara kurduklari odun sobalari beni cok ama cok mutlu etti,
Cocuklugumdan beri bayilirim odun kokusuna.
Gecenlerde Izmirdeyken babamlarla koy evinde kaldik.
Hah iste ayni odun kokusu orada da vardi.
Bu Cumarteside cektim icime kisin en guzel kokusunu.
Elimdeki sicak sarabin dumaniyla odunlarin dumani birbirine karisti.
Kis mevsimi iste o an bana bile guzeldi :)


Cumartesi gunun benim icin en guzel tarafi ise yine yeniden Gulcince icin fotograflar cekebilmek oldu.
Ne kadar uzun zamandir soyle icime sinen fotograflar cekip bloguma eklyeyememistim.
Bu Cumartesi bana guzel bir firsat oldu.



Oyleyse bu yazinin bundan sonrasinda Gulcin sussun fotograflar konussun.
Aylardir Gulcin bir bir konusmus zaten blogda, bu yazi da fotograflarin olsun :)
Tabi butun gunu orada gecirmedigimizden fotograflar kah winter wonderland kah oradan buradan Londra sokaklari olsun :)



Isil isil Londra sokaklari



Normalde ige atsan yere dusme zburalarda ama simdi boyle bombos mis!


Izlemeye doyamadigim vitrinler...

Bence Londranin en guzel suslenmis caddelerinden biri bu; Regent Street...


Ve tabi gokyuzu boyle olsun, butun sokaklar bizim olsun :)

Haydi hepimizin haftasi boyle rengarenk olsun...

11 Aralık 2014 Perşembe

Brrrrr

Bence yeterince kis oldu. 
Bence artik yavas yavas bahara gecebiliriz. 
Vallhi bence gecebiliriz.

Ben Izmire gitmeden once Londrada hava bir sekerdi. Hala kadife montumla ortalikta dolaniyor, bere-eldiven gibi seylerin yanina ugramiyor, ofise gomleklerle geliyordum. Pek guzeldi.


Ben Izmirdeyken de oralarda hava bir sekerdi. Yine kadife montumla yollada dolanabiliyor, kafelerde disarida oturabiliyor ve hatta gunes gozlugumu alsaymisim diye hayiflanabiliyordum. Pek guzeldi.

Ben Londra'ya dondum ve olan oldu! Havalanindan eve donerken gozumu boyayan gunesin sadece seklen bize eslik ettigini anlamam hic de uzun surmedi. Tren istasyonundan eve donerken enseme gelen soguk beni kendime getirdi. Bunda kuaforun saclarimi cok kisa kesmesinin ve kis gunu ensemin ciz-ciplak kalmasinin ad etkisi buyuk tabi. Kuafore tepkim buyuk olacak!

Pazartesiden beri Londrada donarak yasiyoruz. Kendi adima konusayim. Donarak yasiyoruM. Zira ingilizler hala zemheri zurafasi gibi dolanabiliyor. Ama ben resmen yollarda titreyerek yuruyorum.


Hayir fikren hazirliksiz yakalandim ben bu duruma. Yoksa Aralik'ta soguk olacak tabi de, hava oyle guzeldi ki ben bu kisi boyle atlatiriz sandim.

Kazak bile almama gerek yok diye dusunuyordum. Laf aramizda resmen ve alenen 3 tane kazagim var. Sanirim yer yok diye atma isini biraz fazla abartmisim. Al sana 3 kazakla dondurucu Londra havasinda kaldin mi Gulcin? Haydi sana hayatta basarilar dilerim.

16 Aralık 2013 Pazartesi

Gulcin Hamburg'tan bildiriyordu: Christmas Marketler

Gittim, calistim. olabildigince gezdim ve dondum. Gezme kismi baya az olabildi bu sefer. E ozunde calismaya gittik tabi. Ama bence is gezilerinde sirketler bir iyilik yapip fazladan bir guncuk versinler calisanlarina.  Zavalliciklar soyle gezsin, biraz dolansin degil mi ama? Ne var yani ellerine mi yapisir :)

Bana fazladan 1 gun veren olmadi ama ben gezmek icin elimden geleni yaptim :) Hamburg Almanyanin saniyorum ikinci buyuk kentiymis. Ama yine de sadece 1,8 milyon insan yasiyormus burada. Sadece diyorum zira Istanbul'un nufusunu dusunuce bu rakamlar insana cok sevimli geliyor. Sevdim ben Hamburg'u. Duzenli. Kisin ortasinda bile yesil var sehirde ki bu benim icin basli basina bir sehri sevme sebebi.  Iki nehir var sehirde. Biri daha kenarindan akiyor unlu Hamburg limanini olusturuyor. Digeri sehrin orastindan gecerken iki gol olusturuyor sehirde. Ben golleri ancak arabadan gorebildim. Soyle etraflarinda bir tur atmaya, kanal ya da gol ustunde bot gezisi yapmaya yeniden Hamburg'a gidebilirim. 


Kimilerine gore sehirde yapilacak cok sey var. Geldin mi en az 3-4 gun kalmali. Kimilerine gore turistik olarak cok ilgi cekici bir sehir degil. Soyle dolanip bakmali. Bana sorarsaniz hicbir sehir soyle bakip gecmekle anlasilmiyor. Icindeki yasama dahil olmayinca hep bir seyler eksik kaliyor. Benim de Hamburg gezimde cok sey eksik kaldi tabi ki. Ama soyle bir ilk bakista guzel bir sehir gibi geldi bana. Duzenli, keyifli. Hamburg hakkinda soyleyecek cok sozum yok. Ama bir sey hakkinda konusabilirim o da Christmas Marketleri.


Eger zamanin birinde Aralik ayinda Yurt disina gelmek isterseniz bence kesin Almanyaya gelin. Su kis gunlerinde Christmas nedeniyle hemen hemen butun Avrupa sehirleri renkli isikli. Ama Hamburg bambaskaydi. Genel olarak Almanya Christma marketleri ile unlu.  Daha once Dusseldorf'ta da Christmas markete gitmistik biz. Cok da sevmistik. Ama dedigim gibi Hamburg bambaskaydi. 


Sehirde 30 tane Christmas market varmis. Kimisi daha modern, kimisi daha eski. Kimisi daha yemek odakli, kimisi daha kiyafet odakli. Her zevke gore bir sey bulmak mumkun yani.


Ben Hamburga geldigim ilk aksam, hava yagmurlu olmasina ragmen otelin yakinindaki bir Christmas markete gittim. Sokagin iki ucuna birer tane sahne koymuslar. Bir sahnenin ustunde sarap iciliyor, digerinde bir gurup sarki soyluyordu ben gittigimde. Yagmurmus, sismis kimsenin umurunda bile degildi. Herkes almis eline sicak sarabini muzigin keyfini cikariyordu. 


Ben de katildim onlara. Urunikomun tavsiyelerini bir bir yerine getirdim. Sicak sarap, etraftaki kucuk dukkanlari gezme ve ustune cikolataya bandirilmis meyvelerden yeme. Aldigim her bir kaloriye degdi o cikolatali meyveler. Bir cilek bir muz bildigimiz cop sise dizmisler. Sonra onu cikolataya batirmislar. Boyle incecik bir cikolata katmani var ustunde. Tek kelimeyle harika.  Biz de yapalim onlardan yapalim yapalim yiyelim :)


Guzeldi o Christmas market. Ama ertesi aksam Rathaus yani sehir merkezindeki belediye binasinin onunde kurulan markete gittigimizde anladim ki benim bir onceki aksam gittigim Christmas Market'a giris olabilirdi. Rathaustaki ise Christmas Marketin kendisi. Sa-ha-ney-di.


Gorkemli guzel bir belediye binasi dusunun. Onunde kocaman bir meydan. O meydanda gordugum en kocaman yilbasi agaclarindan biri. Isiklandirilmis 500 metre oteden bile gormek mumkun. Ortamin tek agaci da o degil ustelik. Etrafta irili ufakli, cesit cesit suslenmis bir suru agac daha var. 


Bu agaclarin etrafinda kucuk tahta kulubeler. hepsi isilklansirilmis. hepsinin tezgahlari sattiklari urunlerle harika duzenlenmis. 


Kimisi yilbasi susleri satiyor. Kimisi kurabiye. Kimisi krep yapiyor muzlu nutellali (evet yedim!), kimisi muthis peynirli mantarli ekmekler satiyor (evet onu da yedim). 


Bir kisminda sapkalar suslemis tezgahi, bir kisminda tahta oyuncaklar. Bir kisminda minik mekeler satiliyor, bir kisminda mumlar. 


Ve elbette 2-3 kulubeden birinde sicak sarap almak icin insanlar kuyrukta bekliyorlar. Nasil beklemesinler? Sicak sarap da hakikaten icilesi bir sey. Hele hava soguksa, elinde sicak sarap olmadan sokaklarda dolasmak kolay degil. Bizim hava cok soguk degildi ama yine de elimizde sicak saraplarla dolanmayi tercih ettik. Maksat ortama uyalim baska bir sye degil :)


Bir de kucuk dukkancik vardi Christmas markette. Bir girdim ki iceri sanki bir masal yasaniyor orada. Duvarlar boydan boya suslemelerle dolu. Saatler gecirebilirsin sanki o duvarlarin arasinda. 


Benim gecirecek saatlerim yoktu ne yazik ki. Ama yine de o aksam mutlu olacak kadar dolastim suslerin arasinda. Su yukaridakiler yilbasi agaci susu, tahtadan. hepsi tek tek boyanmis. Hepsi tek tek hazirlanmis. Noel abalar, geyikler, bisikletler, lunapark oyuncaklari. Cesit cesit, bir suru. 


Sonra bu ternlere daldim gittim. SU ecnebilerin Aralik ayi icin bulduklari cok guzel seyler var gercekten. Bu trenin her bir cekmecesinde kucucuk bir biblo var mesela. Cocuk olsam bayilirdim! Gerci simdi de bayildim :)


Iceride tahta oyuncaklar, yilbasi susleri, kuklalar, mumlar...


Disarida isiklar, agaclar, kahkahalar. Bu yeni yil nesesi, hazirliklari, isiklari insani mutlu ediyor. Kesinlikle. Dunyanin nersinde olursam olayim bu durum benim icin boyle :) Dilerim cok guzel bir hafta sonu olsun hepimize :)


PS: Colettecim umarim yeterince fotograf cekebilmisimdir :)

14 Şubat 2013 Perşembe

Isyan edesim var!

Kis da bir mevsim, guzel bir mevsim tamam.
Dunyamiza buyuk faydasi var yer alti suyu, yer ustu suyu bilmem ne tamam.
Ama elimde degil...
Oyle cok sevmiyorum kisi, sevEmiyorum!
Hic bana ama kis da guzel Gulcin demeyin.
Evet Izmir'de Antalya'da hava sicakligi maksimum 10 derecelere duserken guzel olabilir.
Ama burada zaman zaman -10lari gorurken biz hic kusura bakmayin kis oyle cok guzel falan degil.

Ekim, Kasim hadi Aralik da tamam.
Christmas yeni yil derken zaman geciyor.
Ama Ocak, Subat dedin mi orada durasim var.
21 Aralik en kisa gun diyorlar ya, sonra uzuyormus gunler.
Hollandada hic uzuyormus gibi gelmiyor o gunler bana. Hatta sanki an be an kisaliyorlar.
Sabah kalkiyoruz hava karanlik, aksam isten cik hava karanlik.
Evet gunduz var hala.
Ama ben o gunduzlerde calistigim icin bana bir faydasi olmuyor.
Gun sayiyorum resmen!
Mart  gelecek bitecek bu hal diye.

Bir de isin kotusu Ocak Subat oldu mu isler de yogunlasiyor.
Christmas tatilinden donen herkes bir enerji sariliyor islere.
Benim onlainkine yaklasacak bir enerjim bile yok su gunlerde.
Oyle agiz dolusu gulumseyerek hadi bunu yapalim diye zip zip ziplayanlarin kafasina Fame Citydeki kurbaga avlayan sopalarla vurmak istiyorum.
Hani vardi ya oyle bir oyun kurbagalar deliklerden cikar sen her cikana sopayla vurmaya calisirsin.
hah iste oyle!
Gulcin sunu yapalim mi?
Bam!
Gulcin bunu yapalim mi?
Bam Bam!!
Gulcin su nasil bir fikir sence?
Bam Bam Bam!!!

Kanavice yap, orgu or, film izle, dizi izle.
Nereye kadar?
Dexter izleye izleye icimdeki vahsi duygular artti yemin ederim.
Birine zarar verirsem sebebi Dexter dersiniz artik!
Yeni bir dizi daha izlemeye basladik: Killing. O da icimdeki vahsi duygulari besliyor diyebilirim.
Biz niye habire piskopat, katil dizisi izliyoruz onu da anlamis degilim zaten. 
Belki bu da kis etkisi. Bilmiyorum.

Ayrica su canina yandigimin memleketinde 6 da her yerin kapanmasi da bana hic yardimci olmuyor onu da soyleyeyim.
Ben isten 7den once hic cikamiyorum hatta cogu zaman saat 8 e donmus oluyor.
Bir cikiyorum ki dukkanlar kapanmis. Sokaklar bosalmis.
Evli evine koylu koyune donmus.
Donmeyip napsin zaten bu sogukta.
100 metrelik mesafeyi yurusem bile yolun yarisinda soguktan sirtim kasilmis, burnum donmus oluyor.
Her gun bugun de burnum dusmedi diye sukreder oldum ya var mi otesi.

Haa soguk demisken...
Benim bir ayi sapkam var. Evet ayi sapkasi
Boyle eskimo gibi tuylu falan. Kulaklarimi falan ortuyor.
Onu takiyorum bu sogukta cikiyorum yola.
Butun gozler ustumde. Komik geliyor gozlerine.
Donup donup bakiyorlar.
Ne bakiyorsunuz ya? Ne bakiyorsunuz?
Siz bu havada bile incecik montlarla geziyor olabilirsiniz ama ben gezemiyorum.
Usuyorum kardesim cok usuyorum var mi otesi.
O bakanlara da kurbaga sopalarimla vurucam gorecekler gunlerini bak.

Evet bunaldim!
Isyan edesim var!
Gunes gormek istiyorum!
Gecen hafta yetmedi daha cok gunes gormek istiyorum.
Su an yine yine yine disarida kar baslamisken...
Isyan ediyorum!
Bitsin kis artik ya bitsin de bahar gelsin!

5 Mart 2012 Pazartesi

Cumartesi... tesi.. tesi...

Bu sabah soyle guzel bir kahvalti keyfi yapalim mi?
Yaptik... 
hem de Gulcin'in en sevdigi kahvalti menulerinden biriyle; firinda peynirli ekmek, yaninda yeni demlenmis cay :) 
Ustune turk kahvesi. bir de House'un yeni bolumu. 
Boyle cumartesi kahvaltisi bizim icin en keyiflisi :)

Hava kapali ama sicak sanki; bir yerlere gidelim mi?
Gittik... 
hem de uzaklara. hem de arkadaslarimizla. 
Hollanda'nin ortasinda biraz dag tepe tirmanmaya biraz da acik hava almaya. 
Ilk defa gittigimizden oraya neyle karsilasacagimizi da cok bilmeden gittik, uzaklara biraz uzaklara :)


Butun hafta ofislerde oturduk biraz soyle doga yuruyusu yapalim mi?
Yaptik... 
hem de biraz fazla galiba. 
Iki bucuk saat kadar. 
Sadece yurusek iyiydi de biz biraz da hopladik zipladik dogaya kavusunca :) 
Buldugumuz kutuklerin ustune ciktik dogal tahtravelliler yarattik :) 
Oynadik da oynadik temiz havaya doyuncaya kadar...

Bu kadar aktiviteden sonra aciktik. Bir seyler yiyeim mi?
Yedik... 
hem de o da biraz fazla oldu galiba :)
Acliga biraz dayanip onumuze ilk cikani yemedik de yollara dusup buradaki yeni vahamiz kucuk bir turk mahallesinde kendimizi bulduk. 
Sanki Turkiye'deymis gibi gulus ahenk actik menuyu sectik durduk.
Corbalar, salatalar, etli ekmekler, tatlilar derken yine mideyi doldurdukca doldurduk :)

Bu aksam bize gidelim sohbet ederiz olur mu?
...dedi arkadasimiz. 
Seve seve kabul ettik. 
yeni aldigimiz cay makinasini kullanima acarken bir de ne goreyim? 
Caylarin saklandigi renkli renkli kutular.
Sevinmisim, hatta biraz fazla fotograf cekmisim :)


Bir de film izleyelim mi?
...dedi arkadasimiz.
"tabi izleyelim" dedik.
Izledik... "Paranormal Activity"
Izledik ama filmden sonra izlemekle iyi mi ettik emin degildik :) 
Korkariz diye oturduk filmin basina ama pek korkmadik. 
Korkudan ziyade gerildik cok gerildik bir de biraz asabimizi bozup filmi bitirdik. 
O kadar kucuk butceyle bu filmi cekip bunca gise yapan yonetmeni tebrik ettik.
Su an dusununce aklima gelen tek cumle:
O da neydi oyle :)
bir de ikincisi, ucunscusu var sirada :)

Caylar bitti. Ben size birer kokteyl yapayim mi?
...dedi arkadasimiz. 
Biz bu teklifi de seve seve kabul ettik:) 
Ev yapimi harika kokteylimiz midemizle bulusmadan biraz daha fotograf da cekiverdik :) 

Biraz muzik dinleyelim mi?
...dedi arkadasimiz. 
"ah ne guzel olur" dedik...
Iste bu noktadan sonrasi tam anlamiyla sinirsiz bir eglenceydi :) 
Ortaya dokulmedik tek bir CD kalmayana kadar dans etmek suphesiz ozellikle evin kadin kismi icin cok eglenceliydi :)

Saat iki bucuk olmus eve gidelim mi?
...dedi Ozan... 
Gittik. 
Ve cok guzel bir cumartesiyi bitirirken ertesi gun icin kafamizda pek cok planla kendimizi uykuya teslim ettik...

ertesi gun ne mi oldu? 
Cumartesiden pazar gunu icin yapilmis planlarin hepsi yalan oldu :) 
Yorgunduk, bildiginiz yorgun. 
Iki saat git-gel yol, uc saate yakin acik havada doga yuruysu, ustune paranormal activity, eh bir de uc saatlik kudurma maratonu derken biz pazar gunu resmen birer pestildik :) 
Ama mutlu pestil :)
cunku bu haftasonunu  buralarda gecirdigimiz en guzel haftasonlarinin arasina anilarimiza ekledik :)
daha ne isterdik :)

Bu guzel gun ve aksam icin cok tesekkurler arkadaslarimiza (onlar da kendilerini bilirler :))
ve 
selam olsun yeni haftaya :)

22 Şubat 2012 Çarşamba

Calisan kadinin buyuk imtihanlari...

tamam havalar isinmaya basladi sonunda ama...
gecen haftalarda dusunmustum de... 
Calisan kadinin en buyuk imtihanlarindan biri sanirim: 
Soğuk çok soğuk kış aylarında şık olmak!

Ben çalışmaya başlayalı yedi-sekiz sene oldu. Son yıllarda çalıştığım biraz daha rahat ortamı saymazsak yedi sekiz senedir ofis hayatı yaşıyorum. Bu da demektir ki yedi sekiz senedir saçma bir gardolabın karşısında her gün giyecek bir şeyler seçmeye çalışıyorum. Bir yandan da bu da demektir ki ben yedi sekiz kış mevsimidir ise gitmek için kıyafet seçimi yapmaya çalışıyorum. Ama yok anladım ben bu ezaya alışamıyorum!

Yahu ne kadar zor bu kış aylarında şık bir ofis insanı olmak. Etek giyeyim desen ofise gelene kadar bacaklar buz! Bu sene opak çorap modaymış sağolsun modacılar minnettarım kendilerine de ben zaten yıllardır Hollanda'nın soğuğunda opak çoraplarımı giyiyorum. Ne yapayım! O, 10 denye 20 denye çorapla kış mı geçer burada? Ama giyorum opak çorabı da ne oluyor? Hiç üşüyorum bildiğiniz üşüyorum!

Elbiseyle etek arasında bana sorarsanız zerre fark yok zaten. Kaldım mı ben pantalonlara. Hadi normal bir soğukta pantalonla idare edebiliyorum diyelim ama dereceler biraz aşağıya dondu mu mümkün değil o pantalonu çorapsız giyebileyim ben! Al işte başıma bir dert daha! Çorabı giysem bacaklarım kaşınıyor, giymesem soğuktan yürünmüyor. Nedir bu eza!

Gelelim gömlek isine. Gömlekler ütüden dolayı çok tercihlerim arasında degil elbette. Ama elbette arada şart oluyor şöyle beyaz bir gömlek ile şıklığımı desteklemek :) Ütüsünü geçtim diyelim hadi. Ama kis olunca nasil bir gomlekle cikayim sokaga. Mumkun degil, üstüne hırka giymeden gömlek giyilmiyor. E yün hırkayı giyince de şıklık falan kalmıyor. Ayrıca ofise gelene kadar gömleğimin de kolları buruşuyor ve bu beni cok sinirlendiriyor :)

Ayakkabıyı saymıyorum bile. Benim yolda topuklu ayakkabıyla yürümüşlüğüm yoktur. Zaten spor ayakkabı ile bile bileğimdeki bağları koparabilmiş bir insanım topuklu ayakkabı neyime. Ben illa topuklu giyesim varsa da koyarım çantama topuklu ayakkabılarımı, giyerim ayaklarıma spor ayakkabılarımi yürürüm ofisime. Ofiste hop değişsin ayakkabılar. E ama kışın öyle mi? Bildiğiniz bot giymem lazım ayağıma. Tamam ofise gelince masanın altına saklıyorum onları da mesela Ingilteredeyken bir konferansa katıldım nereye sığdıracağımı şaşırdım o koca kar botlarını.

Bu noktada 
dışarıdaki hava buzken hamam gibi olan ofisleri, 
boğazlı kazak giyince sıcaktan oturamamayı. 
O sokakta muhtaç olduğum pantalon içi çorabin ofiste bana darallar getirmesini 
saymıyorum bile!

Kendimce karar verdim 
calışan kadının en büyük sınavlarından biri bu: 
Soğuk havada şık olmak!
Daha fenası ofise yürüyerek gelmek zorundaysan şık olmak! 
Daha da fenası ofise değil de konferansa falan gidiyorsan şık olmak!

ve surasi kesin ki ben bu sinavi gecemiyorum :) 
Ben bu sinavi gecerim diyenler varsa onerileriniz buyuk bir merakla bekliyorum :)

tamam biliyorum soz vermistim havadan sikayet etmemeye. Etmiyorum da ama yine de
gel bahar gel gel...
bu kadar olur canim :)

15 Şubat 2012 Çarşamba

Buzda Dans

Bu haftasonu soguga aldirmayip bir iki saatligine dolasmaya ciktik Ozan'la. Niyetimiz bizim evin yakinlarindaki su daha once bahsettigim golun kiyisina gitmekti. Aslinda gol bizim evden yuruyerek sadece yirmi dakikalik bir mesafede ama hava oyle soguktu ki bizim icin evden bes dakika otedeki metro istasyonundan sonrasini yurumek mumkun degildi.
Iste tam da boyle karsiladi gol bizi...
O kocaman gol donmus, kocaman bir buz pisti olmustu. 
Bahar ve yaz aylarinda golun etrafini kaplayan kalabalik ise kapmis patenleri golun ustunu doldurmustu. 
Izlemesi cok keyifli...
izlemesi cektigimiz soguga degdi dedirten...
izlemesi bak iste bunu gordugume sevindim dedirten
cok guzel bir goruntu olusmustu...

Ne yazik ki! kanallar yeterince donmadigindan surada bahsettigim yaris bu yil da yapilamadi. Gercekten cok heveslenmisti garibanlar. Muhtemeldir ki yaristan hevesini alamayanlar haftasonu bulduklari tum buz pistlerini iste boyle doldurdu. Ne de olsa yediden yetmise sokakta yurucesine paten kullanabiliyor ya patenini kapan buzun ustune kosmustu... 


Golun ortasina kadar yuruduk Ozanla... 
Normalde karsidan baktigimiz degirmenlerin yanina kadar gittik buzun ustunden. 
Bir yandan kayip dusmeyelim diye dikkat ederken, bir yandan etrafi izlemeye daldik gittik...

Kadinlar, erkekler, cocuklar... hatta hatta bebekler...
hepsi buzda dans keyfi yapiyordu.
kimisi ayaklarinda patenleri bir puseti itiyor,
kimisi onde patenlerinin ustunde kayarken arkadan bir kizagin ustundeki cocuklarini cekiyordu...
Kimisi kopegini gezdiriyor
kimisi de duse kalka da olsa buzlarin ustunde yuruyordu...

Hayranlikla izledik patenlere hukmedislerini.
Sanki duz yolda yurucesine buzun ustunde ilerleyislerini.
Bulutsuz gokyuzunun piril piril bir gunesin esliginde celik gibi soguga aldirmadan keyifle kayislarini...


Hatta golun bir tarafini hokey sahasina cevirip 
kiran kirana bir macta kazanmak icin var gucleri ile cabalayislarini :)


Eve donus yolunda hadi bu kez yuruyelim dedik. 
Hem sehrin bu tarafindaki kanallarin donmus hallerini de goruruz. Guzel olur! 
Oldu. Guzel oldu da. 
Yine sadece metro duragina kadar olan yol guzel oldu. 
Tam da metro duragina gelmisken "Aman canim hepsi kanal degil mi sonucta" derken bulduk kendimizi 
O yuzden kanallara ait elimizde kalan bir bu fotograf oldu.

Sonra dusunduk Ozanla. Bu Hollandalilar nasil da her hava kosulunda mutlu olacak bir seyler buluyorlardi. Sicaksa yat hemen cimenlere, cok soguksa kap patenleri kos buzlara... Sanirim dedim Ozan'a gun gelip de buralardan gidince ben onlarin bu yaklasimlarini ozleyecegim. Cunku sunu hatirlatiyorlar bana: saglikla nefes aldigimiz her an mutlu olmak icin en guzel sebep, havadan sudan cok da sikayet etmemeli sadece sagliga sukretmeli bu hayatta.. 

PS: Bu postu ozellikle "Anne biz seninle gittigimiz gole gittik onun ustunde yuruduk" dedigimde telefonun diger ucunda fenalik gecirmis olabileceginden korktugum annem icin eklemek istedim. 
Aaa ama boyle seyler yapmayacakmisiz lutfen... Dusermisiz, aniden buz kirilirmis, sonra su bizi dibe cekermis, sonra yukariya cikmaya calissak da buzun kirildigi yeri bulamazmisiz, buz kaplarmis ustumuzu kalirmisiz asagida. Kenardan bakalimmis canim ne isimiz varmis buzun ustunde?
Ultumatonu aldik :) bir daha buza cikmak yok! mu acaba :)

Annecim bak ne kadar kalabalik korkacak bir sey yok yani :) Anne iste sanki bunca insanin icinde bir biz dusecegiz suya :) 

Bunlar da ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails