Gulcinin annelik halleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gulcinin annelik halleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Eylül 2025 Cuma

Deniz 9 yasinda...

Deniz'im 9 yasinda...

Gunlerdir evde dogum gun heyecani var. Bir cocugun dogumgunu heyecani nasil guzel. Onu izlemesi, onunla bu heyecana ortak olabilme sansi, ne tatli.

Anne dogumgunume 9 gun kaldi. Anne 1 yildir dogum gunumu bekliyorum ve 3 gun kaldi. Diye diye kuzunun 9. dogumgunune geldik iste.

En en en sevdigim yaslarindan biriydi 8. yasi. Ve evet biliyorum her yil ayni seyi soyluorum, hatta bu sirkette dalga konusu haline geldi. Deniz hep en guzel aysinda arkadaslar diyorlar :) Guluyorum ama icimdem e oyle ne yapayim diyorum. 

Bu yil buyudu. Kendi kendi pek cok seyi halledebilir oldu. Biraksak ayri eve cikar da iste islerini yapacak biri olmasi tercihi tabi. Cunku dunyada is oldugunu bilse dogmamayi bile dusunebilirdi gibi geliyor bana :)

Her sey ise baslayana kadar. Mesela 3 gun odani toplamaslisin Denizipo'm demen gerekebiliyor. Aman baslayana kadar binbir soylenme. Onun odasiymis, biz niye karsisiyor musuz, o odasini oyle seviyormus, zaten yeniden dagilmayacak miymis? Artik ogrendim bunlara karsilik verip bir tartismaya girmiyorum. Cunku o aslinda tartisma ciksin istiyor :) ben susuyorum. Arkadaslar vallahi cocuk milleti anne babayi pek guzel terbiye ediyor :) Ha ama sonra basliyor odasini toplamaya ve durdurabilene askolsun. O oda bildigniz mum oluyor mum! Yani yapti mi isini guzel yapiyor ama hic yapmasa tercihi tabi ki :)

Evde kendi odasi disindaki kisimlar sorsaniz onun hic sorumlulugunda degil. Ama yok oyle yagma Denizcim diyorum tatli tatli kendisini ev islerine dahil ediyorum. Yoksa ergenlikte falan evimiz cop eve donebilir :) Ama ote yandan duzene bayiliyor. Her sey duzenli olsun, yerli yerinde olsun ev sevdigi sey. Sadece o duzeni o saglamak istemiyor. Onun yerine saglansin istiyor. Oldu kucuk hanim :)

Simdi bunu yazinca aklima geldi. Kendisine kucuk hanim denilmesi Denizi en sinirlendiren seylerden biri. Neden bilmiyorum ama o tamlama resmen cocugu tetikliyor. Heralde ben kuckken falan gerginlik aninda soyluyordum yoksa yani iki kelimenin yanyana gelmesi bir insani neden bu kadar sinirledirsin. neyse soylemiyoruz e yapalim. Cocuk dedigin anne babayi terbiye ediyor demis miydim :)

Artik surekli ben ne yapayim demiyor. Ama hic demiyor da degil. Sanirim 8 yilin sonunda  evdeki diger iki isnanin tek sorumlulugunun kendisini eglendirmek olmadigina ikna oldu :) Oyle Tatil kulubu falan da sevmedigi icin evde kendini oyalamanin yollarini artik biuluyor. ve bu yollardan en guzeli eve arkadas cagirmak tabi ki. cagiriyoruz. bizim ev masallah yol gecen hani herkes geliyor :) Ama laf aramizda bu benim cocuk buyutmenin en sevdigim yanlarindan biri. Umarim hep bizim ev usleri olsun, hep  bizim evde bulususnlar. Bu beni cok sevindirir :)

Tatil planlarinin bas elemanlarindan. Onunla plan yapmayi cok seviyorum. Artik cocuk arabasi vs tamamen hayatimizdan cikti cunku bizim kadar yurumeye basladi ve bu beni cok sevindiryor ve tabi ayni zamanda cok sasirtiyor! Biz cok yuruyen bir cift oldugumuzdan tatilin en makbulu 3-4 gun olanlar bizim icin. Boylece Deniz de cok yorulmadan ama hepimizi eglendirecek sekilde yuruye geze tatiller geciyor :)

En sevdigi insan once kendisiymis oyle diyor. Bunu benden ogrendi. Kendi yapamakdiklarimi ona ogretmek de annelige dahil degil mi? Sonra en sevdigi insan benmisim ve hemen ardimdan babasi. Ve sonra anneannesi. Annemle iliskisi oyle guzel ki onalari izlerken gozlerim doluyor.

Ama anneannesi bile yemek yemesini saglayamiyor. israr etmek istemiyorum, yemekten dolayi iliskimiz bozulmasin diye cok sabrediyorum ama yani bir insan hic mi bir sey yemez? Biraksak sebzenin sokagindan gecmez. Et, balik falan zaten zorla yedigi seyler. Biliyorsunuz 5 yasindan beri falan vejetaryan olacagim diyor. ben de dedim ki ona Deniz ben vejeterayan mutfagina hakim degilim ve senin buyume caginda bunu yonetemem. O yuzden zamani gelince kendin karar verirsin ama simdi bunlari yemen gerekiyor. Sanirim o zamanin gelmesini gun be gun sayiyor.

Hala cok minik. Sinifin en kucugu desem yeri. tabi saglikli olmasi en onemli sey ama ne yalan soyleyeyim bu durum beni uzuyor :(

Ama cok sukur sagligi da nesesi de yerinde. Gunun cougunu jimnastik calisarak geciriyor. Kendince bir yontem buldu hareketleri once trampolininde calisiyor. O zaman dusunce cani acimiyor ya :) Sonra salona gelip orada devam ediyor. Evde oldugu zamanin abartmiyorum %50sinde cocugun kafasi yerde, hamuda kalk, kopru yap, kopruden bacaklarini atarak kalk derken soyle kafasini omuzlarinin ustunde gordugumuz zaman ksisitli. Parande falan halledildi kenara koyuldu o artik o kadar cazi gelmiyor simdi havada taklaya calisiyor :) Benim de tabi elim genelde yuregimde oluyor :)

Hala her sabah bizim yataga gelip bir bana bir babasina sariliyor. bu hic bitmese! Bir beni bir babasini opuyor. Bu da hic bitmese!

7-8 yas bence ebevenliguin nirvanasiydi. Hala sarilip, opmeler en sevdikleri. Beni kucaklayin diye yanimiza gelmesi kalbimi eritiyor. Ama bir yandan bagimsiz, ozgur. Onu boyle gormek kalbimi buyutuyor.

Deniz'e hep diyorum ki Deniz sen iyi ki benim kizim oldun. Biliyor musun dunyadaki butun cocuklar cok ozel cok kiymetli. Ama hepsini karsima dizselerdi ve hangisi senin kizin olsun deselerdi ben su kocaman yanakli, kocaman gozleri olani bana verin derdim. Bunu soylememe bayiliyor, hemen gelip o kucucuk kollarini boynuma sarip anneeeee diyor. Her seferinde ama her seferinde. Ve her seferinde ama her seferinde benim de gozlerim doluyor. 

O seviyor diye soylemiyorum zaten bunu. gercekten tam da boyle dusunuyorum. 

Iyi ki benim kizim oldu Deniz.

Iyi ki o kucuk elleri benim ellerimde buyudu.

Iyi ki tum zor anlarina ragmen ben bu maceraninn her anini kiymetini bilmeye calistim. 

Benim Deniz'den once de sevdigim, mutlu oldugum bir hayatim vardi ama o geldikten sonra an be an her sey sanki daha da guzellesti.

Denizin annesi olmak benim bu hayatta en sevdigim seylerden biri oldu.

Denizi okula birakirken sohbet etmek, Denizle bake off izleyip gulmek, sonra mutfaga girip cok basarisiz denelmeler yapmak :), Denizle boya yapmak, Denizle sohbet etmek... hepsi beni cok ama cok mutlu ediyor. Hepsi hayatima guzellik katiyor. Onun varligi hayatimi guzellestiriyor. 

Ah benim kalbi guzelim, ah benim gozleri isil isil kizim. hayat sana hep guzlelikler versin.

Iyi ki dogdun.

Sen iyi ki benim kizim oldun...

Nice guzel yaslarin olsun canim kizim. Dogum gunun kutlu olsun <3


8 Şubat 2025 Cumartesi

8 yas anneligim...

Her ayin sonunda bir donup bakiyorum o ay nasil gecti diye.

Kitap okudum mu, film izledim mi, iste icime sinen bir sey basardim mi vs vs. Ama tum dusundugum seyler icinde en onemsedigim Deniz ve Ozanla gecirdigim (ya da geciremedigim) vakit oluyor. 

Benim hayatta en cok basarmak istedigim sey kizimin buyumesini kacirmamak, ve ileride "ah en guzel zamanlarimizdi" diye anacagimiz bu cekirdek aile oldugumuz zamanlari olabildigince keyfine vararak yasamak. Geriye kalan her sey saglikli oldugmuz surece halledilir gibi geliyor. Iste bu ay icime sinen bir sey olmaz da obur ay olur, ok. Bu ay belki istedigim kadar okuyamam ama obur ay okurum. Ama aklimda surekli su var Deniz bir daha hic bu ayda oldugu yasinda, halinde tavrinda olmayacak. Cunku hayatimda en en en hizli degisen sey kizim. O kadar guzel buyuyor ki. Ama o kadar da hizli. Kaciracagim bu zamanlari diye odum kopuyor. Bu dogdugu gunden beri boyle degil mi zaten?

Ama iyi ki de boyle. Deniz dogdugunda bana bir hal oldu biliyorsunuz. Ve ben bunu israrla oncesinde cok anne blogu okumama bagliyorum. O kadar cok ah bebekligi geciverdi diyen anne okumustum ki, her gun icim titreyerek baktim Denize "Ah bugunleri geciverecek" diye. O kadar minnettarim ki bu his icin. Iyi ki boyle oldu.

Bir suru, bir suru seyi yanlis yaptim onu buyuturken. Donup bastan yasasam o gunleri pek cok sey baska yapabilirdim. Ne bileyim, beslenmesi, kres zamani aldigimiz bazi kararlar. saysam onlarca sey var, simdi olsa soyle yapardim heralde dedigim. Ama icim cok rahat. Cok severek, her zaman o zamanin kosullarinda elimden gelenin en iyisini yaparak buyuttum Deniz'i. Ve cok optum, cok sarildim cok kokladim, cok onu sevdigimi soyledim her firsatta. Donsek basa sunlarin hepsini yine ayni yapardim iste.

Simdi 8 yasinda, ve ben hala ah bir daha bu yasta olmayacak diye bakiyorum ona ve bu yasinin tadini cikarmak icin elimden geleni yapiyorum. O kadar guzel ki onu buyutmek. ve ayni zamanda o kadar zor, cunku her seyi biliyor :)


Iste Ocak ayini dusunurken farkettim ki cok sohbet ettik Denizle. Biz hep konusuruz zaten. Benim zaten biliyorsunuz cenem durmuyor, e armut dibine duser Deniz de ayni ben. Konuskan bir insan :) Ama bu ay daha baskaydi sohbetlerimiz. Daha farkli konular, daha degisik hisler... 

Gecen sabah okula hazirlaniyordu. O kahvaltisini ederken ben de mutfakta beslenmesini hazirliyordum. Geldi yanima, 

"Anne isin bitince benim yanima gelir misin? Seninle sohbet etmek istedim" dedi....

O kadar hosuma gitti ki bu, anlatamam. Isim bitince gittim yanina kahvemi alip. O kahvaltisini etti, ben kahve ictim. O anlatti, ben dinledim. Ben sordum, O anlatti. O kadar guzel bir sohbetti ki.

Bebekligi nefisti, toddler zamanlari o yarim yamalak konusmalariyla ettigimiz sohbetler. Ama bu 8 yasin da baska bir tadi var. Hani boyle bir arkadasinla sohbet eder gibi sohbetlerimiz simdi. Bu da bambaska tatli be :)

Buyuyor. Kararlar vermek zorunda kaliyor. Akli yapamadiklarinda kaliyor. Bazen onun adina okulda kararlar veriliyor. O sevmedigi kararlari kabullenemiyor bazen. Bazen baska bir sey yapmak istiyor ama yapamiyor. Gercek hayatin karmasasiyla karsilasmaya, basetmeye calismaya basladi. Arada zorlaniyor. Bana anlatmasini, benim soylediklerimi dikkatle dinlemesini, bazen ama anne diye karsi cikmasini oyle seviyorum ki.

Yine bazen yanlis yapiyorum. Mesela gecen aksam bir sey icin, "bunun icin aglanir mi ama Deniz?" dedim. Hata yaptim. Yapiyoruz iste insaniz. Ama hata yapsam da, sonra duzeltmeye calisiyorum. benim de ilk 8 yas cocugu icin anneligim bocaliyorum. 

Velakin donup bakiyorum ve sunu dusunuyrum, yeterince sevgiyle yaklastim  mi, elimden geleni yaptim mi, sonunda illa bir sarilip optum mu? O zaman ok. Ben de bir dahakine o hatayi yapmam. 

Denizim buyuyor, ben buyuyorum.

Ve hep elimden geldigince buyumesini kacirmadigim icin sukrediyorum. Yaninda olamadigim pek cok zaman var, kacirdigim pek cok an ama bugunun kosullarinda elimden geleni yaptigimdan, herseyin onune kizimi, ailemizi koydugumu biliyorum. Buna raggmen yapamadiklarim oluyor olacak elbette. Onlara uzulmek yerine mesela gecen sabah o sohbet etmek istediginde yaninda olabildigim icin sukrediyorum.

Iste boyle gidiyor 8 yas anneligim.

Ve ben bu yolculugu cok seviyorum...


27 Eylül 2024 Cuma

Hizlica sunu yazmak istedim sadece...

Bugunlerde yine donup blogumu okuyorum. Iyi ki yazmisim diyorum. Artik niye yazmiyorum ki diyorum. Instagramdan da elimi ayagimi cektim. hani eskiden bu yillari da oradan hatirlar Deniz diyordum ama o da gitti. Sanki Deniz'e hic hatira birakamiyormusum gibi bir hisse kapiliyorum. Ne sacma. Hatiralari Deniz'in kalbine birakmam yeterli degil mi zaten? Ama iste oyle gelmiyor bana. Illa donup bakabilecegi bir sey oldun istiyorum. Onu ne kadar severek buyuttugumuzu gorebilecegi seyler.

Mesela keske bunca yildir vlog cekseydim diyorum. Hadsizligime bakin. Suraya 2 yazi yazmamisim, instagrama fotograf ekleyemez olmusum ama vay neden vlog cekmedim diye hayiflaniyorum :) Ama ne bileyim iste bir gun donup izleseydik bazi gunleri guzel olmaz miydi? Olurdu sanki.

Bu hislerde donup donup Denizin bebeklik videolarini izliyor olmamizin etkisi de buyuk. Oyle seviyor ki o videolari izlemeyi. Ve bana o kadar komik geliyor ki tepkileri. Cunku ayni benim onu sevdigim gibi seviyor kendi bebekligini. yerim seni diyor mesela, ya icime sokucam seni bebek diyor kendine. Bunlari da yazdiklarimdan okumadi iste. Sonucta bir yerlere yaptiklarimiz da isleniyor.

Bu aralar oyle garip bir his var ustumde. Daha cok animiz olsun, daha cok birlikte zaman gecirelim. Daha ne yapacaksak. Cocuk okulda oldugu zaman disinda koynumuzdan cikmiyor resmen ama yetmiyor bazen. 8 yil oldu ve ben hala durup durup kendime yeterince severek buyutuyor muyum diyorum. Yanlis anlamayin kalbimdeki sevgi degil sorguladigim. Onun daha buyuk olmasi mumkun degil gercekten degil. Ama yeterince opuyor muyum? Yeterince sikistiriyor muyum o yanaklari. Gozlerinin icine bakip yeterince Deniz seni cok cok cok seviyorum birtanem diyor muyum? Bunlar aklimdan gecenler.

Gecenlerde ofiste bir arkadasimizin bebegi oldu. Gecenlerde dedigim bebek 6 aylik olacak neredeyse. Kizcagiz baya zor bir postparturum geciriyor. Aslinda ofiste degil ama bana mesaj atti konusabilir miyiz diye. Tabi dedim. Merak da ettim niye ariyor beni. Toplantiyi actik ve aglamaya basladi. Dedi ki Gulcin ben galiba bebegime iyi bakamiyorum. Cok uzuluyorum. Galiba bene bebegimi yeterince sevmiyorum. Konustuk konustuk. Ona dedim ki XX, bebegime iyi bakamiyor muyum diye uzulen bir anne bebegini sevmiyor olabilir mi? Sevmiyor olsan onun icin endiselenir misin hic? Cok sevdiginden ne yapsan yeterli gelmiyor. Muhtemelen cok sevdiginden o kadar zorluyorsun ki kendini yorgunsun. Yorgunluk da boyle hissettiriyor. Daha cok agladi. Cok yorgunum Gulcin dedi. 

Uzakta bir bebegi bir basina buyutmek nedir, nasil yorucudur bizim gibi gurbet kuslarindan daha iyi anlayan olabilir mi? O da Hollanda da. Ben de anladim onu. Dinledim sadece. Cunku biliyorum sadece birisi onu duysun ve gececek desin istiyor. Yarim saatlik bir konusalim demisti 1 saat konusmusuz. Kapatirken dedim ki sanma ki yeni annesin, kucuk bir bebek diye boyle hissediyorsun bak 8 yasinda oldu hala kendim yeterince optum mu diye soruyorum, yeterince sevdim mi bu ara diyorum. Annelige hosgeldin, hep bir yetersizlik hissi de bu isin olmazsa olmazi iste.

Oyle. Ama oyle de guzel bir his ki daha cok sevme istegi. ben oyle seviyorum ki bu hissi. Konudan konuya atladim ama ben aslinda sadece sunu yazacaktim... 

Denizle basbasaydik bu hafta, Ozan is seyahatindeydi. Oyle guzeldi ki basbasa gunler. Iste o yuzden bunu buraya yazayim istedim.

Deniz, seninle bazen cok kavga ediyoruz. Bildigin didisiyoruz. Ama biliyorum ki beni cok seviyorsun. Sen de bil ki ben de seni cok seviyorum annecim. Hep yeterince gosteremedigimi dusunecek kadar cok seviyorum seni.

Yillar sonra en azindan bunu oku diye yazdim bunu Deniz. Iyi ki varsin. Sen bu hayatta en sevdigim insansin. Hani he diyorum ya sana, dunya bir yana sen bir yana canim kizim. Iyi ki varsin...

3 Mayıs 2022 Salı

Gulcin zamani

Dun burada tatildi. Bayramin da ilk gunune denk geldi bu tatil. Ben oyle buyuk bayram coskulari yasamiyorum artik. Sanirim pndemiyle birlikte bu his iyice kayboldu bende. Ne yazik ki. Kaybolmasaydi iyiydi. Deniz'e bayram coskusu yasatabilseydim iyiydi ama hele bu sene hic icimden gelmedi. 

Sabah her zamanki gibi kahvaltimizi yaptik. Aileleri aradik. deniz zaten bu aralar telefonde konusmayi da pek sevmiyor ondan da buyuk bir cosku duymadi yani. 

Boyle anlarda kendimi cok suclu hissediyorum. Onna bu rituelleri akataramamak kendimi suclu hissetmeme sebep oluyor ama bu ara gercekten o kadar boyle seylere enerjim yok ki...

Sonra Ozan ve Deniz Hobbledown'a gittiler. Denizin en sevdigi yer olabilir. Yani kendisi oyle soyluyor. Hobbledown dedik mi cocugun gozleri parliyor. Bu geziyi "bayram gezmesi" olarak adlandirarak kendisine biraz bayram coskusu vermeye calistik. Oldugu kadar.

Ah nerede o benim aksamdan kiyafetlerini asmalarim, evi balonlarla suslemelerim, evde sarkilar calip bayram diye kizimla dans etmelerim. Nereye gitti o enerjim?

Ozanla bugunu Deniz-Ozan gunu olarak planlamistik ki ben de biraz yalniz vakit gecirebileyim. Bu ara -gerci her zaman- Deniz bana cok duskun. Her sey anne. Anne, anne gelsin, anne soylesin, anne yatirsin, anne anlatsin. Surekli bir anne. Bir yadan yaptigim hicbirseyden de memnun olmuyor. Anne oyle soyle,me, anne oyle yapma, anne oyle bakma. E her seyi anne yapsin diyorsun, yapinca da begenmiyorsun? Biraz zor bir donem hepimiz icin.

O yuzden benim de gercekten biraz yalniz kalmaya ihtiyacim vardi bu ara. Bana kalsa gunun cogunu evde pinekleyerek gecirirdim ama Ozan birakmadi. Biz giderken seni de yol ustunde bir yere birakalim cik evden dedi. Iyi ki de demis. Sabahi yepyeni bir bolgede kitabimi dinleyip yuruyus yaparak gecirdim. Bu aralar Kizim olmadan asla dinliyorum. Canimin istedigi yerde oturdum kitabimi okudum. Ayfer Tunc- Osman okuyorum.

Eskiden iki kitabi ayni anda okuyamazdim. Simdi de okuyamiyorum ama bir kitabi okuyup digerini dinleyebiliyorum ve ikisinden de kopmuyorum. Okuma aliskanliklarim son yillarda gercekten cok degisti.

Sonra gogledan buldugum bir kafede guzel bir ogle yemegi yedim. Sahipleri de Turkmus. Sohbet ettik guzel oldu. yemekler de nefisti.

Sonra da tek basima sinemaya gittim. The Lost City diye bir film. Acikcasi filmi degil seansi secmistimama film de fena degildi. Bir de sinemanin koltuklari yatak gibi oluyordu oh iki saat cok guzel keyif yaptim.

Sonrasinda kahve-kitap keyfi. Sonra biraz alisversi ve donus yolunda Ozan ve Deniz beni aldilar.

Aksam denizin banyosunu yaptiriken de onu yatiriken de cok daha sailriydim. Ikimiz de birbirimizi ozlemistik. Bol bol sarildik, kucaklastik, mis gibi bir aksam yasadik.

oyle zamanlarda yalniz cocuk buyutmenin ne kadar zor oldugu bir kez daha carpiyor yuzume. Gercekten non-stop bri tempomuz var. Ozanin da benim de. Sabahtan gece yatana kadar kendimize ayirabildigimiz sure o kadar az ki. O da isten cal, aklin iste kalsin vs seklinde.

Birbirimize boyle detsek de olmazsak hakikaten cok ama cok zor her sey. Birbirimize destek olmak icin elimizden geleni yapiyoruz. Biz Turkiyede iken ozan arkadasinin yanina gitti mesela. 1 hafta cocuksuz bir tatil yaptui. Ben de dun iste gunduzu yalniz gecirdim kendime geldim.

Ebeveynlik dunyanin en zor ama ayni zamanda en guzl seylerinden biri.

Dneizin annesi olmayi hicbir seye degismem. Asla. Ama biraz daha destekle cocuk buyutebilme, kendimizi bu kadar yipratmama sansimiz olsaydi da hayir demezdim.

hayat. payimiza dusen neyse onu yasiyoruz. Her gunumuze sukrediyorum.

Hayatimi seviyorum. kizimi herseyden cok seviyorum.

2 Mart 2022 Çarşamba

baristik :)

 Dun eve geldiginde Deniz cok mutluydu.

Okuldan gelen fotograf ve videolarda da mutlu gorunuyordu ama ben butun gun o kadar kendimi kahrettim ki, Denizin eve gelince kirgin olacagini hatta dudagini bukup bana bugulu gozlerle bakacagini falan dusunmustum.

Deniz eve ziplayarak girdi. Anne biz bugun kulaklikla kitap dinledik, o kitapta anlatilanlari yaptik, anne yagmur yagdigi icin beden dersi yapamdik, anne bak bugunun sebzesi havuctu havuc stickerim var diye dur durak bilmeden anlatmaya basladi. 

Ben de katildim coskusuna. Toplantim da yoktu. Aksamustu birlikte cay saati yaptik - o sut iciyor. Sonra baleye gitmek icin hazirlanmaya basladi.

O sirada Deniz dedim bu sabah biraz tartistik bzi degil mi? Evet anne ama ikimiz de sinirlendik ya ondan oldu, ben yagmurlugumu giymeden disari cikmadim o kadar da sicak degilmis hava dedi. Ben de oyle davranmamliydim Deniz dedim. Daha sakin kalabilirdim ben de. Bir dahakine kalirsin anne dedi.

Baristik, opustuk, sarildik.

Bu da boyle bir animiz oldu iste. 

1 Mart 2022 Salı

Kizimin kalbini kirdim bu sabah...

 Burasi da dert kupu oldu. Habire icimi dokmek icin bloguma geldigimden, Gulcince'nin bu aralar, pek de ic acici bir blog sayfasi olmadiginin farkindayim, Ama eskiden boyle degildi biliyorsunuz. Gezdigimiz, guldugumuz gunleri yazdigim da coktu. Yine gelecek o gunler umarim. BU ara  boyle, beni idare edin.

Bu sabah denizle tartistik. Ve benim sucumdu.

Deniz, biliyorsunuz bir yandan dunyanin en kola cocugu. Hani temel seylere bakinca biz oyle klasik cocuk buyutme zorluklarini cok yasamadik Denizle. Ama detaylarda zorlandik, zorlaniyoruz. Herseye ikna edilmesi gerekiyor Deniz'in. Aklinda hep kendince inandigi seyler var ve onun disindakilere Denizi ikna etmek cok zor. En azindan ben zorlaniyorum arada. Buyuk sabir istiyor. Her seyi anlatmak gerekiyor, tane tane, kafasinda oturmasini beklemek gerekiyor. Oyle.

Bu en basit seeyler icin bile gecerli. SOyle bir animiz var Denizle. Kucuktu 2,5 yasinda falan. Eline bir oyuncak almis yanima geldi.

D: Annesi bu ne renk?

G: Siyah Denizcim.

D: ii beyaz.

G: Denizcim bak bu beyaz, bu siyah bence ne dersin?

D: ii beyaz.

G: oyle mi neden oyle dusundun?

D:....

G:...

D: Annesi, bu kirli beyaz.

Evet, bu kadar. Bu detayda kaasindakilere tutunan bir cocuk. 

Bu kotu mu? Asla. 

Ama kolay mi? Degil.

Cunku aliniza gelebilecek herseyde bunu yasiyoruz. Ve en basit konuda bile bu konusmalar dakikalar surebiliyor. Ha ikna etme cocugu diyeceksiniz, ki zaten oyle bir derdim yok ama bazen bazi seylerin yapilmasi da gerekiyor.

Mesela bu sabah mont yuzunden tartistik. Hava 9 derece ama okula mot giymeden - daha dogrusu yagmurlukla- gitmek istiyor. Usuyecek diye dusunuyoruz ve bir tik kalin montunu giymesini istiyoruz ama yok.

Ha mont da giymesin inanin bu da umurumda olmuyor bir sure sonra ama Deniz bunu artik bize bagirarak anlatmaya calisiyor. Hemen bir ihhh, giymicem, you cant say this, I decide myself vs vs havalarda ucusuyor. Ve sanirim su aralar icinden gectigim durumunda etkisiyle benim buna hic ama hic tahammulum yok. Deniz bagirinca bende bir sey tetikleniyor.

Bu dogru mu? Asla.

Kontrol edebiliyor muyum? Hayir.

Ve iste o yuzden bu sabah yasanan benim sucum. Cunku 5 yasindaki cocuk kendini kontrol etsin bagirmasin isterken asil kendini kontrol etemsei, edebilmesi gereken benim. Biliyorum. O yuzden ben hataliyim.

Ama iste o an gercekten kontrol edemedim kendimi ve bu sabah okula giderken onu ugurlamadim. Koca insan yaptigimdan utaniyorum. 

Sabah okula birakirken Ozan aglamis. Kizim.

Gelince ozur dileyecegim vs vs. Ama iste olan oldu.

Bazen yasadiklarim Denizden cikiyormus gibi hissediyorum, halbuki onun ne sucu var? Hic. Gercekten hic. Ama ben de isnsanim iste oluyor.

Oldu. Artik bunu degistiremem.

Ozur dilerim, sariliriz ama kalbi kirildi biliyorum.

Kizimin kalbini kirdim bu sabah. Keske boyle olmasaydi.

4 Mart 2021 Perşembe

Biraz Deniz

Birazcik  Denizle ilgili aklimdakileri yazayim dedim. Hatira kalsin. Oyle cabuk buyuyor ki. Oyle cabuk degisiyor ki. Herseyi unutacagim diye ck korkuyorum. Enazindan simdi aklimda olanlar burada kalsin :)

*****

Krese babasiyla gidiyorlar. Ben kapidan ugurluyorum ve arkadasindan 

- "Deniz bay bay, cok eglen" diye sesleniyorum. 

O da bu seslenmeye avazinin ciktigi  kadar bagirarak karsilik veriyor. 

"Anneeee, bay bay! Seni seviyorummmm! Anneeeee!!!" 

Sabahlari denizin gidisinden tum mahalle haberdar :)

*******

Geceleri mutlaka yanimiza geliyor. Ilk 3,5 sene asla ama asla odamizin kapisindan girmeyen cocuk her aksam bizim yatakta. Saskiniz. Ama yapacak bir sey yok. Herkes gider mersine, biz gidiyoruz tersine. 

Insanlarin cocuklari bebekken anne babayla yatar, bu yaslarda artik odasina gecer. Ben bebekken hele hastayken ya da gecede milyon kez emme diye uyaniiyorken denize yalvarirdim bizim odada yatsin diye. Asla yatmazdi! Ah ne olaylar cikartirdi. Hatta bir keresinde 5 gece ust uste ateslendi. sadece ustumde uyuyor. Ama bizim odada asla uyumuyor. Belim tutuldu artik koltukta kucagimda bebeyle oturmaktan! Bir gece uyurken aldim bizim odaya gittim. Yine kucagimda ama ben de yataktayim. Uyandi ve bizim odada oldugunu gordu. Kiyamet koptu kiyamet!

Nereden nereye iste :) Simdi her gece bizimle :) gecen gun konusuyoruz.

G: Deniz, neden gece bizim yanimiza geliyorsun annecim?

D: Cunku istiyorum.

G: Hmm, neden acaba yatagin da cok guzel degil mi?

D: Guzel anne ama orada sen yoksun ki. Sicaciksin, mis gibi kokuyorsun ben sana sarilip uyumayi cok seviyorum.

Hadi gel de odan da uyu de:)

******

Gece bizim yanimza gelen sabah da bizimle uyaniyor tabi. gecen gun yandi ve dedi ki

D: Anne ben bu sabah cok mutlu uyandim

G: Harika Denizcim cok sevindim!

Bizim pencereden bir agac gorunuyor. Ona bakti

D: Agacin cicekleri acmis, bahar geliyor ondan mi acaba?

******

Denizin en en en sevdigi seylerden biri de benim kuolumu mincirmak! gecenlerde ustumu degistiriyorum. Sweatshirtum elimde, icimde tshortle salona indim. Deniz bana dogru kosmaya basladi

D: ooooo kollar acik. Minciklama trenini kaciramam anne kosamaliyim

:)

*****

Iste boyle gulduruyor bizi. 4,5 yasinda ve kendinvce esprileri var. Komik bir insanim ben galiba diye de onayliyor kendini :)

Komigim benim!

Bu sabah google photos su fotografini gosterdi bana. deniz burada daha 6 aylik bile degil. Minnacik bir sey. tek kolumda tasiyip bir taraftan kek bile yapabildigim gunler. Simdi degil tek elimle iki elimle bile tasiyamiyorum kuzuyu. Nasil buyuyorlar, nasil geciyor zaman akil almiyor. 



Cocuk buyutmek cok zahmetli, zor ama inanilmaz keyifli bir sey. Ben cok seviyorum bu seruvenin her anini. Her gun iyi ki diyorum. Iyi ki denizle yasiyorum bu hayati :)


 

26 Haziran 2020 Cuma

Deniz krese dondu...

Deniz,
Bugun tam 3,5 ay sonra krese dondun. Ustelik artik Toddler 2'ye degil pre-schoola basliyorsun. Pandemide buyudun...

Sana pazartesi gunu soyledik krese baslayacagini. Cunku her an kararimiz degisebilirdi, rakamlar artabilirdi. Once bir durumdan emin olmak istedik. Yuzundeki gulumseme oyle guzeldi ki, bizim yuregimize oyle bir su serpti ki...Gunlerdir canta hazirliyorsun, ne giyecegini dusunuyor, arkadaslarina neler anlatacagini planliyorsun. Kimlerle oynayacaginin hatta kreste ne yiyeceginin bile hayalini kuruyorsun. Biz sana katiliyoruz sadece. Sevincine ortak oluyoruz. Bir de buyumeni biraz gozumuz yasli izliyoruz. Gecen yillarda biz seni krese gitmeye hazirlarken, bu sefer resmen sen bizi yeni duzene hazirliyorsun gibi hissediyoruz gunlerdir. 

Gecen gun seni aldim piknige goturdum. Sen, ben, kucuk piknik cantamiz. Oturduk peynirlerimizi yerken yine konu krese geldi. Dedin ki Anne siz cok eglencelisiniz, ama biliyor musun kres de cok eglenceli. Ah benim bizim gonlumuzu de yapan kizim. Dilerim hic biz ne dusunuruz , uzulur muyuz diye dusunmeden istedigin yere yuruyebilecek kadar ozgur yetistiririz seni Deniz.

Sanirim ben senden daha heyecanliydim. Ama ben de buyudum gecen 3 senede Denizim. Biliyorum ozellikle kres konusunda ben ne kadar rahatsam sen o kadar rahatsin. O yuzden en buyuk glumsemem vardi bu sabah yuzumde. Hem de gercekti Deniz yapmacik bir gulumseme degildi. Sen de kocaman guldun bize. Cantani taktin, scooterina bindin ve gittin. Benim kocaman olmus kucuk bebegim, sen cantani takip scooterla krese gidecek kadar ne zaman buyudun?

Dun sana dedim ki Denizcim biz ofise gidemiyoruz ya sen kresteyken evde calisacagiz. Yani evdeyiz. Tamam dedin. Yorulursan, eve gelmek istersen ogretmenerine soyleyebilirsin dedim. Aa tamam dedin. Soonra bana donup, anneler babalar zaten hep alirlar cocuklarini, onlarin ynaina donerler annecim ben oynarim dedin. Deniz sen ne zaman boyle seyler soyleyip anneni bile rahatlatacak kadar buyudun bebegim?

Bu sabah sen ben ve baban yuruduk krese. Kapida biraz cekindin ama Janny'i gorunce sevindin. Ve hic aglamadan, bize opucukler vererek gittin krese. Benim bir yandan yuregim hafifledi uzulmedin diye, bir yandan yuregim agirlasti e sen yine krese basladin diye. Bunlar anneligin ince cizgileri, normal Denizim....

Simdi ev bombos geldi bana. 3,5 ay sonra kahvemi yanimda sen olmadan iciyorum. Deniz saklayamam biraz yalniz kalmaya, bir yandan oyun oynamadan calisabilmeye cok ama cok ihtiyacim vardi. Bu iyi geldi. Ama seni simdiden ozledim be kuzu. Cok sacma! Cok cok sacma biliyorum ama iste seni simdi bunlari yazarken bile ozluyorum.

bakalim gunun nasil gececek. Aksam donup anlatacaklarini merakla bekliyorum.
Bir esigi daha boyle su gibi gectigin icin sana ne desem bielmedim denizim.
Seni cok seviyorum...

 

19 Haziran 2020 Cuma

99. gun... Denizime

Canim Denizim, 
Yarin pandemi hayatimiz baslayali tam 100 gun olacak. 2-3 hafta evde oluruz sonra normale doneriz diye basladigimiz bu surecte dalya diyecegiz. 

100 gundur evdeyiz. Kucuk park gezileri disinda evimizin disinda vakit gecirmedik. 
100 gundur ucumuz basbasayiz. Arkdaslarini gordugun 1-2 saat disinda bizden baskasini gormedin. 
Bu bizim de asla yasayacagimizi tahmin etmedigimiz, hayal bile edemeyecegimiz bir seydi ama iste gercek oldu...

Bu sureci olabildigince normal gecirmen, korkmaman icin baban da ben de elimizden geleni yaptik. Sokakta, parklarda vakit gecirmeye alismis, her gun arkadaslariyla saatlerce oyun oynayan, heyecanla tatil planlari yapan bir cocuktun 100 gun once. Alistigin her seyden uzak kaldin, sokaga cikamaz oldun, bizimle basbasa kaldin. Biz bunlarin hep iyi taraflarina odaklanmaya calistik, senin de kotu etkilenmemen, bilakis bu donemden keyif alman icin elimizden geleni yaptik.

Oldu sanki Deniz. Sanki oldu...

Simdi 100 gun geride kalirken benim aklim hala bu olanlari almazken seni izliyorum. Rutine alismani izliyorum. Arkadaslarini ozlemeni izliyorum. Arada yasadigin hayal kirikliklarini yonetmeye calismani izliyorum. Soru soruslarini, bu olanlari aklinda bir yere oturtmaya calismani izliyorum. Buyumeni izliyorum annecim, gun be gun buyumeni izliyorum.

Daha kac gun evde olacagiz bilmiyorum Deniz. Cok istedigin gibi yazin Izmir'e anneannenle oynamaya gidebilecek miyiz bilmiyorum. Cesme'de dondurma yiyebilecek misin bilmiyorum. Ogleden snra gunesi denizde batirabilecek miyiz bilmiyorum. Olur da gidebilirsek diye seni maske fikrine alistirmaya calistigimizda, tamam deyisini gidebilmek icin her seye katlanmaya razi olusunu icim buruk izliyorum.

Senin sevdiklerinden uzak buyumen bizim yillar once verdigimiz yurtdisinda yasama kararimizin bir sonucuydu. Biz bu karari verirken istedigimiz her an onlarin bizim ve senin yanina gelebilecegini ya da bizim bir ucaga atlayip gidebilecegimizi dusunuyorduk. Bunu, boyle bir sebeple uzak kalmayi hesaba katmamistik annecim. Daha 3,5 yasinda bu kisitlanmislikla ve sevdiklerini gorebilmek icin bir seylere (masketakmak zorunda olmak gibi) katlanmak zorunda olmak hissiyle tanistigin icin ozur dilerim. Biz bunu hesaba katmamistik annecim...

Ama hayat boyle Denizim, bir karar aliyorsun ve o kararin sonuclarini yillar sonra gordugun bile oluyor. Onemli olan o anda yillar once verdigin karari sorgulamadan yoluna devam edebilmek. O an elinde olanin artilarina odaklanabilmek. Baska care yok annecim.

Biliyor musun, ben bunu senden once bu kadar yapamiyordum. Hala da tam yapamiyorum ama senin hayatimiza girisinle cok yol katettim. Sana bunun icin ne kadar tesekkur etsem az. Umarim sen, benim gectigim o zorlu yollardan gecmeden bunu gorebilir, verdigin kararlari karsilastigin her zorlukta sorulamaz, hep onune hep ileriye bakabilirsin guzel kizim. Cunku sonucta her sey olacagina variyor Deniz. Ve uzulmek hicbir seyi degistirmiyor. Uzulmek yerine degistirmek lazim annecim. Umarim sen enerjini uzulmek yerine hep seni uzen seyleri degistirmeye harcarsin. Ya da uzulmeyi bir kenara koyar ve yasadigin anin tadina varirsin. 

Cunku benim guzel kizim Cemal Sureya'nin o guzel siirinde dedigi gibi: Hayat kisa, kuslar ucuyor. 

Her durumda yasadigin anin guzelligi yanina kar kalan oluyor. Bak iste aynen simdi yasadigimiz surec gibi. Bunlarin hepsi gececek Deniz, elbet Izmir'e de gidecegiz. Ve donup arkamiza baktigimizda her sabah yatakta yaptigimiz keyifler, anne kiz kahvelerimiz, babanla yaptiginiz resimler, yazdigin ilk kitabin, bahce pikniklerimiz, biz onde baban arkada kovalamaca oynamalarimiz, trampolinde ziplarken attigimiz kahkahalar yanimiza kar kalacak. 

Olur da ileride bir gun verdigin kararlarin sonuclari onune cikarsa ve aklina soru isaretleri duserse bunlari hatirla Denizim. Keske deme de bir bak bakalim anin mutlulugu seni nereye goturecek. Tutun o mutluluga guzel kizim. Birak kendini o mutluluga. Uzulerek mutlu olma firsatini sakin kacirma. Ama baktin icindeki uzuntu mutlulugun onunde.... O zaman bil ki seni uzen ne varsa uzaklasacak, her seye yeniden baslayacak, kosullari degistirecek gucun hep var. Ve biz omrumuz oldukca hep arkandayiz. Korkmadan yeni yola yuru annecim. Her ne yapmak istersen biz yanindayiz.... 


24 Şubat 2020 Pazartesi

Gurbet cocuklugu

Bu haftasonu Cumartesi gunu Denizin arkadaslari ile bir kafede bulustuk. Cocuklar kelimein tam anlami ile kudururken biz de kahve icip sohbet ettik. 

3 yas cok guzel. Cunku kendi kendilerine oynadiklari sure uzuyor. Tehlikenin daha farkindalar (ki Deniz hep sikkatli bir bebek/cocuk oldu) dolayisiyla surekli baslarida durup gozetlemek gerekmiyor. O yizde cocuklar oynarken biz kahve ictik cumlesi gercek anlamiyla kullanilabiliyor. Su ana kadar cocuklar oynadi biz kahveictik daha cok onlarin pesindeyken arada sogumus kahvemizi yudumladik seklinde kullaniliyordu ama artik oyle degil :) Ha bundan gittigimiz kafede kamerali bir sistemin olmasinin etkisi buyuktu. Bir de Denizin bir arkadasinin abisi onlarlaydi. DOlayisiyla gercekten guzel bir denge oldu :)

Deniz kres arkadaslariyla kres disinda zaman gecirmeyi hep cok sevdi, hep cok seviyor. Dolayisiyla Cumartesi onun mutlu oldugu, dolayisiyla bizim de mutlu oldugumuz bir gun oldu :)

Pazar gunu de bizim arkadaslarimizla beraberdik. BUrada, Londrada bizim taa universiteden arkadaslarimiz var. Ne yazik ki hepimiz sehrin ayri bir kosessinde oturdugumuz icin ve onlar cocuksuz ciftler oldugu icin cok sik gorusemiyoruz. Ama boyle arada toplaniyoruz. Ve bize bu toplanmalar cok iyi geliyor.

Bu sefer Guven ve Ezgilerdeydik. Otirduk hepbirlikte leziz yemekler yedik, sohbet ettik. Ve Deniz abla/abi, amca/teyzeleriyle doyasiya oynadi.

Ortamin tek cocugu olmak dezavantaj gibi gorunse de, orada yalniz kalacak  oynayacak kimse olmayacak diye insan bir an dusunse de oyle olmuyor aslinda. Ortamin tek cocugu olmak ilgiyi tamaen Denize yoneltiyor. Bunda bizim cocuk seven arkadaslarimizin etkisi buyuk.

Deniz Hakanla kosturmaca oynamaya, resim yapmaya, Gulbenle oturup sohbet etmeye bayiliyor. Ne zaman bir araya gelsek onunla surekli oynayan en az bir yetiskin olmasina ise daha cok bayiliyor. Dolayisiyla bizim kadar Denize de iyi geliyor bu toplasmalar. Seviliyor, simariyor, simariyor.

Deniz yalniz bir cocuk. Evet surekli arkadaslariyla bir araya getiriyorz falan. Ama nihayetinde bu cocuk neredeyse tum akrabalarimizdan uzakta buyuyor. Sana cok duskun diyorlar. E nasil olmasin? Ben Denizjn annesiyim ve yanimizda olmayan tum akrabalarimizdan bir parcayim. Diger parca da babasi. Denizin bize duskun olmasindan daha dogal bir sey yok benim gozumde. Bir sekilde sevgiyi tamamliyorlar, bize de duskun olmasa kiminle tamamlasin?

O yuzden boyle bizim arkadaslarimizla bir araya gelmesine, simartilacak kadar sevilmesine ayrica seviniyorum ben. Bence her cocugun boyle cok sevilmeye hakki var. Boyle uzaklarda bazen Denizin o hakkini elinden aliyormusuz gibi geliyor bana. 

Turkiyede olsa ne cok sevilecegini biliyorum. Kalabalik bir ailenin icinde olacak. Sevilecek, simartilacak. Ve kalabalik bir arkadas gurubumuz oldugundan bir de oyle bir sevgiyle kusatilacak. Sanki bu hayati secerek onun bu hakkini elinden aliyormusuz gibi geliyor bazen bana. Hayat yaptigimiz tercihlerin sonuclarinin toplami. BU da bizim yaptigimiz bir tercih ve bundan en cok etkilenen artik Deniz.

Ben cok kalabalik bir ortamda buyudum. Bir suru kuzenim vardi, halalar, dayilar, komsular, annemin arkadaslari. Sanirim kafamdaki cocukluk kavrami bu oldugundan simdi Denizin cocuklugunda bu eksik gibi geliyor bana. Ama alidan Deniz kendi cocuklugunun dinamikleri icinde yasiyor. Karsilastirma yapmamali belki...

Ama iste insan cocugu icin en iyisi olsun ister diyorlar ya, belki de dogru. Ben oyle en iyi kiyafet, oyuncak vs pesinde hissetmedim hic kendimi. Ama Deniz dogdugundan beri sevgisi hep eksiksiz olsun istedim. Onu sevmedigim, ona sevdigimi soylemedigim, o mis kokulu yanaklarini ensesini opmedigim gun olmasin istedim. Yaptim da bunlari. iste sanirim ona bagli olarak, bizim disimizdaki sevgisinde olusan mecburi (fiziksel) eksiklikler beni en cok yaralayan.

Ama sunu biliyorum. Sundan eminim. Denizin yaninda olmasa da onu cok seven bir ailesi, secilmis teyzeleri amcalari var. Umarim bunun, bu etrafindaki sevginin hep farkinda olur benim minik gurbet cocugum.
Baska da dilegim yok...

7 Ocak 2020 Salı

Ise dondum

Yaklasik 20 gun sonra dun ise dondum. 20 gun izinli degildim ama Deniz hastalandigi icin ise gelemedim, sonra ben hastalandim, sonra tatiller basladi. Ben izin almamis olsam da ofise gelmedim, evden kafeden falan calistim. Derken derken 17 Aralikta en son ofise gelmistim, 19 gun olmus :)

Hepsinde tatilde olmasam da bu ara cok iyi geldi. Oh. 

Her gun Londraya gidip gelmek cok yorucu. Biz de Londrada oturuyoruz ama evimiz 4. zoneda. Ben 1. zoneda calisiyorum su an. Her gun merkez Londraya geliyorum yani. Guzel. Ofis cok guzel. Etraf da guzel. Simdi Londranin gobeginde calisirken cirkin diyemem. Ama yok guzel mi? Degil. belki bir gun guzel iki gun guzel ama her gun gidip gelince cok yorucu. O yuzden bu 20 gunluk ise gidip gelmeme arasi bana pek iyi geldi.

Sonra Denizle koyun koyuna gecen 2 gun de cok iyi geldi. Cok guzel vakit gecirdik beraber. Cok guzel oynadik, gezdik. Ozan'a da onu dedim sanki aramizda baska bir bag olustu bu tatilde. Romantik bir sekilde soylemiyorum bunu. Catir catir kavga ediyoruz. Yani her gunumuz husu icinde gecmiyor. Ama yasi buyudukce birlikte gecirilen zaman bir baska guzellesiyor sanki. 

Evde olmak, calissam da islerin az olmasi, rahat rahat yemegi yapmak, evi toparlamak, kosturmakdan alisveris yapmak, acelesiz herseye yetisebilmek bana, bize iyi geldi. Ha sirayla hepimiz bir hastalanmasaydik iyiydi ama ne yapalim. Ozanla onu konustuk hastalanmak bile bir yandan is olmayinca daha kolay. Ne var iste zor da olsa evde yatiyorsun, ya da toplanti vs ayarlamadan gonul rahatligiyla cocuguna bakiyorsun. Calismak hele hele calisan ebeveyn olmak hic kolay degil. 

Ama dun ofise gelince calsimayi ozlemisim onu da farkettim. 

Zaten benim de olayim bu. Ben evdeyken, Deniz de evdeyken ay acilsin kres ben isime Deniz krese yeter olmuyorum pek. Ha arada deliriyorum tabi ama genel olarak evde onunla olmayi cok seviyorum. Dogum izninde de hic ama hic sikilmamis ve cok sevmistim. Isteyken de Denizi deli gibi ozluyorum ve cok yoruluyorum ama lanet olsun calismasina demiyorum hic. Iki arada kalmak mi dediniz? Buyrun benim :)

Yillardir yaptigim bir sey var. Tatil donusunun toplantilarini tatil oncesinde ayrintili bir ajanda ile hazirliyorum ve yolluyorum. Boylece ilk gunlerin o tatil rehaveti pek olamiyor cunku toplantilar hemen baslamis oluyor. Ekip bundan ne kadar memnun bilemem ama bana ise organize donmek iyi geliyor. E onlar da bana uyacak artik :)

Dolayisiyla ben isime geri dondum. Vucut dinlendi ya ustumde cok guzel bir enerji var. Bu sabah 6da akltim biraz telefonda takildim. Deniz 7 de uyanmadan dusumu aldim, makyajimi ypatim. Boylece o uyaninca rahat rahat yatak keyfi yaptik kitabimizi okuduk, oynastik. Ha biraz abartmisim kahvalti edecek vaktim kalmadi ama babasi ve Deniz kahvalti ederken tostmu aldim ciktim. Ve simdi ofiste kahvemin yaninda blog yaziyorum.

1-2 haftasi var bu enerjinin ama sonra biter Calisma hayati enerjimi ceker. Cekmese keske. Keske hep boyle kararinda dinc calissak. Hepimiz icin daha guzel olmaz mi aslinda...

6 Ocak 2020 Pazartesi

Denizle bir gun...

28 Aralik Cumartesi gunu Denizle cok guzel bir anne kiz gunu yasadik. Buraya yazmak istedim.

Cocuklarla her gun, her sey planladiginiz gibi olmuyor. Bazen birlikte bir gun planliyorsunuz ama bazi seyler ters gidiyor ve o gun burnunuzdan geliyor. Ama bazen de oyle olmuyor. Bazen de her sey yolunda gidiyor ve birlikte harika bir gununuz oluyor. Benim tecrubeme gore hicbir seyin garantisi yok. O yuzden guzel gunlere minettar olup sonuna kadar keyfini cikarmak ve ters giden gunleri bir sekilde kapatip yola devam etmek en iyisi. Ha belki bir de guzel gunleri boyle bir yere kaydetmek. 

Ben de iste onu yapayim istedim. Bu gunu yazayim ki bir gun donup bakabileyim...

Haftalar oncesinden Peppa cok seven kuzular icin, #canimdogumizni ekibimizle Peppa tiyatrosuna bilet almistik. 28 Aralik Cumartesi saat 11e. 

Deniz onceki gunlerde  biraz hasta oldugundan bu sefer son gune kadar nereye gidecegimizi soylemedim ona. Hayal kirikliklarini yonetmek cok zor olabiliyor. Ama Cuma aksami yarin pepaya gidecegiz dedigimde sevinci gorulmeye degerdi. Ona peppali bir kazak da almistim. Ertesi sabah kalktik, kahvalti ettik. Gayet sorunsuz giyindi (ki 2-3 yas bebe anneleri bunun kiymetini bilir) ve yola ciktik. 

Deniz metronun sesinden korkuyor. O yuzden genelde kucagimda olmak istiyor. Sarildi bana. Yolun bir kisminda kucagimda koala gibi oturdu.Oyle zamanlar bana hep kanguru ile Denizi tasidigim gunleri hatirlatiyor. Arada kafasini opuyorum. Nefesi gogsumu gidikliyor. Mis kokusu burnuma geliyor. Ne cok sevdim bebek giymeyi ben, ne severek tasidim kangurusunda Denizi. O da seviyordu biliyorum. O yuzde boyle kucagimda kafasi gogsume yapisik yatarken kafasini opmemi, kulagina canim kizim diye fisildamami da cok seviyor hissediyorum... 

Oyle gittik baya bir sure. Ama bir yandan sese alissin da istiyorum Yavas yavas konusa konusa, etrafi anlata anlata oturttum onu yanimdaki koltuga. Ve sonra metrodaki insanlardan konusmaya basladik. KIyafetleri, cantalari. Sonra metroya asilmis reklamlar. Oyle tatli oyle usul usul bir yolculuktu ki. Eli elimde, bicir bicir sesi kulagimda. Cok sevdim.

Tiyatroya geldigimizde saat cok erkendi. Biz de bir yerde anne-kiz kahve keyfi yapalim dedi. Deniz smoothie aldi ben kahve. Cok guzelmis smoothiesi oyle dedi. Karsimda oturdu, smoothiesini icerken bana tiyatro hakkinda sorular sordu. Heyecanini sevdigim cocuk. 



Amm velakin tiyatroya giitimizde yine bir cekindi, Hep boyle oluyor zaten. Ilk basta cekiniyor. Karanlik, ses, etrafin kalabalikligi. Oyle, alistik. Ama yaninda Arya ve Onur olunca, ben de artik bu konuda baya tecrube kazandigimdan 5 dakikanin sonunda gayet dikkatle izlemeye baslamisti, 

Deniz boyle tiyatrolari falan gozunu kirpmadan izliyor. Yine oyle izledi. Arada Arya ile dans ettiler, arada guduler ve Peppayi gayet guzel izlediler. Ama sanirim Peppa kadar sevdikleri sokakta ucunun el ele yurumesi oldu. Arkadas olmayi ne seviyorlar. Ve ben bu hallerini nasil da seviyorum. 

Sonra anneler ve cocuklar harala gurele bir yemek yedik. 3 cocukla yenilen yemek diyeyim size siz anlayin :) Ha o 3 cocuga sonrasinda cikolatali dondurma verinde baya buyuk bir sessizlik oluyor ama. Sonrasi arkadaslardan ayriligin getirdigi huzun olsa da, bizim Denizle anne kiz zamanimiz basladi.

Hicbir planim yoktu. Acikcasi gunu Denizin moduna gore planlamaya karar vermistim. Eve de donebilirdik, gezmek isterse gezerdik. Ne istersek oyle yapacaktik. Denize eve donelim mi gezelim mi dedim. Gezelim dedi.

Biz de bir muzeye gittik. Ve Deniz o muzeyi gayet dikkatle gezdi. bana resimler hakkinda soular sordu. 3 yasinda, sanat elestirisi yapmiyor tabi ki. Ama heykellere bakiyor, bak bunlarin sakali var bunun yok diyor mesela. Sonra oturuyor kanepelere tek tek resimlere bakiyor. Bak bu abla uzulmus diyor. neden acaba diyorum, kendince sebepler sitaliyor. Arkasinda bir masa var mesela bir resimde uzgun olan kadinin. Pasta vermemisler ona ondan uzulmus diyor :) 

Baska birisi sevinmis diyor. Galiba hava gunesliymis ondan mutlu diyor. O'nun o 3 yasindaki zihninin resimleri heykelleri yorumlayisi oyle mutlu etti ki beni. Anlatamiyorum ama boyle bambaska bir zaman oldu o muze zamani. Ne cok buyumus meger dedigim bir zaman...

Sonra sokaklarda dolastik Denizle. Kucak kucak diye tutturmadi. Bildiginiz atrafi izleye izleye gezdi kuzu, Isiklara bakti. tezgahlari inceledi. Sorular sordu, cavaplari dinledi...


Bir de kitapciya gittik kizimla. Ve tabi kitapciyi bir kutuphane gibikullanip baya kitap okuduk orada. Oyuncaklara baktik. Deniz elbette kitaplari duzenledi. Ve yoruldum anne dedi sonra bana. 

Hani yorulunca, aglarlar arizaya baglarlar ya. Oradan anlarsin yorgun olduklarini. Oyle yapmadi. Yoruldum anne eve donelim dedi. Tamam dedim ben de ona. Aldim kizimi eve donduk beraber. Birlikte gecirilmis mis gibi bir anne kiz gunun ustune donduk evimize. 



Ah o gun ne iyi geldi bana. 


Ve ne cok sey dusundurttu, hissettirdi bana. Aynen instagrama yazdigim gibi....


Deniz buyuyorsun. Bu aralar bunu daha çok hissediyorum. Hele böyle tatillerde. Hele böyle rutinin dışına çıktığımızda. Hele böyle günlük kosusturmanin bir adım gerisine cekilebildigimizde. İşte o anlarda daha da çok hissediyorum ne çok buyuyorsun. Bizimle sohbet ediyorsun, gideceğimiz yeri seçerken fikir belirtiyorsun, görmek istediğin insanları sayiyorsun. Senin gözünden yaptiklarimizi dinlemek bir başka keyif simdi. Deniz sen, kendince bir yorumla anlatıyorsun ya yaşadıklarımızı benim için bambaşka bir pencere açıyorsun. Deniz buyuyorsun, bir müzede resim inceliyorsun mesela benimle, ya da kitapçıda kitap seçip bak şuna benziyor bu kitap diye yorum yapıyorsun. Yollarda kucak kucak demiyor da elimi tutup etrafa bakarak yürüyorsun. Etrafta gördüklerini bana anlatiyorsun. Deniz, buyuyorsun. Ama bir yandan hala ufaciksin. Uyanınca hemen benim kucağımı istiyorsun. Neden diye soruyorum, çok seviyorum kucağını diyip beni çok mutlu ediyorsun. Düştün mü hala yanıma koşup öpücük istiyor, yeni bir şey yapacaksan gözlerinle benden onay bekliyorsun. Deniz buyuyorsun ama hala ufaciksin. Kızım buyuyorsun ama hala benim bebegimsin. 2019 giderken ben en çok seni hatırlıyorum geriye bakınca. Ve yeni yıl için, sen biraz daha büyürken beraber yasayacaklarimiz için çok ama çok heyecanlanıyorum kuzum. Deniz, iyi ki bu hayatı bizimle yaşıyorsun ❤️
Ve iste bu da Denizle boyle bir gundu....

31 Ekim 2019 Perşembe

Deniz mutlu bir cocuk mu?

Deniz mutlu bir cocuk mu?
Bilmiyorum.
Deniz'e hamile iken cok buyuk planlarim yoktu benim. Soyle yetistireceim, boyle yapacagim, soyle egitecegim gibi seyler gecmiyordu aklimdan. Paketten ne cikacak bir bakalim diyordum hep. Bir once kizimizi gorelim. Sonra bakariz. Zaten mutlu olsun yeter diyordum, gerisi onemsiz.

3 yasinda oldu Deniz. Kendimce bir annelik yaptim Denize. Olabildigince yaninda olmaya calistim ama 15 aylik krese basladi iste. Olabildigince onunla her animi gecirmeye calistim ama yorgun oldugum, tahammulsuz oldugum zamanlar oldu elbette. Olabildigince oynadim, olabildigince guzel beslenmesine dikkat ettim, olabildigince okudum, olabildigince anlattim ama en cok olabildigince sevdim onu. Cok sevdim. 

Simdi donup bakinca, donsem o gunlere baska turlu yaparim dedigim cok sey var. Ama donsem o gunlere baska turlu severdim Denizi demiyorum mesela. Daha cok severdim demiyorum. Gercekten kalbimin alabileceginden bile fazla sevdim onu. Bir tek bundan eminim.

Peki bunlar mutlu bir cocuk yapti mi Deniz'i? Deniz mutlu bir cocuk mu?
Bu aralar bunu dusunuyorum,
Ve cevabi bilmiyorum.
Deniz ileride ona sorduklarindan mutlu bir cocukluk gecirdim der mi diye dusunuyorum.
Emin olamiyorum.

Deniz oyle disa donuk, etrafa gulucukler sacan bir cocuk degil mesela. Muzigi actin mi cilginca dans eden yerinde durmayan ziplayan bir cocuk da degil mesela. Yolda belde cigliklar atarak kosan, cilginca gulen bir cocuk da degil mesela. 

Mutsuz mu Deniz?
Sanmiyorum.
Ama mutlu bir cocuk mu emin de olamiyorum.

Bundan benden uzak kaldiginda ne yaptigini bilemememin etkisi buyuk. Krestekilere gore cok uyumlu, cok mutlu kreste. Ama ben onu aldigimda o kadar da mutlu olmuyor ki. Butun gun kreste olmus oluyor e tabi ki yorgun oluyor cocuk. Ben o yorgun haliyle goruyorum onu haftaici. O haline bakip mutlu mu diye dusunmem normal degil belki?

Bunda benim surekli kendimi sorgulamamin etkisi de buyuk. Onunla ilgili aldiim her kararda daha iyisini yapabilirmisim gibi geliyor. Onuna ilgili her seyi daha iyi yapmak istiyorum. Her anne gibi. Bu hislerleyken onun hep daha mutlu olmasini istemem de normal belki?

Ama en onemlisi ne biliyor musunuz? Ben Denizi benim mutluluk tanimlamama gore inecelemeye calisiyorum. Ama Deniz biliyoruz zaten biraz daha farkli bir cocuk. Hep anlatiyorum ya size yeni bir ortamda incelemeyi sever, gozlemcidir, oyle ortama da muhabbete de direk dalmaz. Hal boyleyken Deniz disa donuk diye mutsuz mu diye dusunmem normal degil belki?

Bilemiyorum.
Tek bildigim anne olunca insan hep bir sorgulama halinde oluyor. Yaptigi hep eksik geliyor gozune. Hep yapmadiginda bir baska akli kaliyor. Deniz krese gitmeseydi de evde bakilsaydi daha mi mutlu olurdu diye dusunuyorum cogu zaman. Ya da Deniz baska turlu bir krese gitse daha mi mutlu olurdu? Ya da...ya da... ya da...

Ama farkettigim su. Aslinda boyle kendimi sorgularken onun mutlulugundan calmis oluyorum. Cunku ister istemez uzuluyorum (ki bir Gulcinin en buyuk ozelligi her seye sonsuz derecede uzulebilmesidir. Konu Deniz olunca o sonsuz iyice buyur!) Ve uzuldugumde belki de ona bir sekilde bunu yansitiyorum. Yansitmamaya calissam da eminim bir sekilde yansitiyorum. Ya tahammulsuzluk, ya ilgimi tam ona verememe ya da en basitinden huzunlu olma gibi hallerle.

Birakmam lazim bunu biliyorum. Yani uzulmeyi sorgulamayi. Ama ote yandan diyorum ki birakirsam olur mu? O da haksizlik olmaz mi? Benim anne olarak yapmama gereken bir sey de hep onun icin daha iyisi nasil olacak bunu dusunmek degil mi?

Annelik bir dehliz. Bazen ben o dehlizlerle kayboluyorum. Sonra tam ben oralarda kaybolmusken Deniz gelip bakiyor bana, guluyor bazen, bazen sariliveriyor, bazen annecim seni cok seviyorum diyor ve ben kendimi dunyanin en mutlu cocugunun annesi gibi hissediyorum.

Deniz umarim ileride mutlu bir cocuktum ben desin. Ailem mutlu olmam icin her seyi yapti desin, hatalarimiz eksiklerimiz onu yaralamamis olsun. Ama en cok dilerim ki Deniz annem ve babam beni cok severdi desin.

Cunku gercekten onu cok ama cok seviyorum. 

12 Ağustos 2019 Pazartesi

Denize mektup

Deniz,

Guzel kizim. Icimin isigi, nesem, gulusum, bebegim. 

Bugun neredeyse 6 hafta sonra yeniden krese basladin. 6 haftadir neredeyse hergunu beraber gecirdik. Ayriliklarimiz 4-5 saati gecmedi, ki o ayriliklarin oldugu gunler de 4-5i gecmemistir zaten. Hep kucagimizdaydin, hep yanimizdaydin. Bazen kavga bile ettk, ama cogu zaman birbirimizi optuk, optuk optuk. Ve ben deli gibi korkarken bu krese yeniden baslama nasil olacak diye, sen neseyle gittin, gulerek gittin. Gunumu gulusunle aydinlatarak gittin. Canim kizim, bebegim, tesekkur ederim...

Deniz, sana seni ne cok sevdigimi yeterince gosteriryor muyum diye dusunuyorum bazen. Yeterince hissettirebiliyor muyum icimdeki kocaman sevgiyi. Mesela biliyor musun bugun seni ne cok ozledigimi. Habire fotograflarina baktgimi, o bicir bicir sesini neredeyse her dakika kulaklarimda duydugumu?

Deniz, bazen sana yeterince iyi bir anne olabiliyor muyum diye dusunuyorum? Yeter ne bilmiyorum ama yeter yok biliyorum. Elimden gelenin en iyisini yapmak icin cabaliyorum. Ama yetiyor mu sana? Bana yetmiyor inan annecim. Ama dilerim senin icinde bir yerlere dokunuyor anneligim.

Sen bugun yeniden krese basladin ya, ben bin kez daha senin ilk krese baslamani dusundum. O gunlere dair uzuntum hic bitmeyecek mi benim Deniz? Sen de benim gibi hala uzuluyor musun diye dusumeden edemiyorum guzel kizim. Belki de sen hic uzulmedin? belki de ben hep abartiyorum o zaman yasadiklarimizi. Sana haksizlik ettik gibi geliyor. Keske o kadar kucuk krese gitmek zorunda kalmasaydin diye dusunmeden edemiyorum.

Senin dogdugun ilk sene Deniz, oyle guzel bir his vardi ki icimde. Pismanliklarim yoktu. Elimden gelenin en iyisini yapiyorum, tamam yeter diyen bir ses vardi icimde. Diyordu ki mutlu, guluyor, saglikli  bundan otesi yok. O ses hala var ama eskisi kadar duymaiyorum onu Deniz. Kaygilarim, keskelerim bazen o sesi o kadar cok bastiriyor ki ben onu duyamaz oluyorum. Halbuki gercekten elimden geleni yaptim ben Deniz ve yapiyorum. Sagliklisin, mutlusun bunu goruyorum. Inan onceligim hep sensin. Dunyada senden daha onemli hicbir sey, hicbir is, hicbir mevki, hicbir basari yok benim icin. Isimde, gucumde, eglencemde, tatilimde hep seni dusunuyorum bir seyi planlarken. Ve yanlis anlama bunu bir gorev gibi, sorumluluk gibi, bir yapilmasi gereken sey gibi dusunup yapmiyorum annem. Oyle hiseetigim icin oncelik hep senin. Icim hep seninle dolu oldugu icin pncelik hep senin. Ama daha fazlasini yapabilirdim belki deniz.

Daha az gun calismaliydim belki, belki sen once evde bakilmaliydin, ben bu gecisleri planlayamamis hissediyorum kenimi annem. Ben bu gecislere seni ve kendimi yeterince hazirlayamamis hissediyorum kendimi. Butun huzursuzlugum, butun uzuntum, butun kaygim bundan belki de. Sana yeterince zaman veriyor muyum bir seye hazirlanman icin, yoksa bir suyun icine atiyor myuz seni? debelenip yolunu kendin mi buluyorsun, yoksa bizim hep yaninda oldugumuzu, sana destek oldugumuzu hissediyor musun? Bilmiyorum annecim ama inan he bunlari dusunuyorum.

O ilk yil Deniz, geriye dnsem Deniz yeniden dogsa benim yaptigimdan farkli yapmayi isteyecegim hicbir sey yok diye dusunuyordum. Cunku elimden gelenin en iyisini yaptim diyordum. Ve bu harika bir histi annecim. Ama sonrasi icin bunu hissedemiyorum iste. Simdi o zamana geri donebilsem sanirim en az 2 yasina kadar evde bakilmani isterdim. Ben ve baban da evden calisirken yaninda olabilirdik boylece. Sonra krese 3-4 gunle basla isterdim. Geri kalan gunlerde bizimle ol yine. Yapabilirdik bunu belki Deniz. Daha iyi planlayabilseydik, daha tecrubeli olsaydik yapabilirdik bunu. Ama yapamadik iste. Affet bizi annecim.

Dilerim sen o gunleri hic kotu hatirlama. Dilerim sen hayatin boyunca benim gibi keskelerle yasama. Dilerim sen hep mutlu ol Deniz.

Senin annen boyle iste. Kendini sorgulamayi hic birakamaz. Hele konu sen olunca. Ama sunu bil sadece, ben neyin dogru oldugunu dusunduyesem onu yaptim Denizim. Umarim dogru yaptim. Yapmadiysam da ozur dilerim annecim.

Dogru oldugundan emin oldugum tek sey var, seni cok seviyorum Deniz. Seni dunyalar kadar cok seviyorum.

Benim guzel bebegim...


Bunlar da ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails