Izmir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Izmir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Kasım 2020 Cuma

Uzakta olmanin agirligi

Gectigimiz hafta Cuma gunu izmirde buyuk bir deprem oldu. 6,6 ile 7 arasinda bir deprem. Her kaynak baska bir sey soyluyor.

Yuzlerce ev oturulamaz hale geldi, binlerce insan evsiz barksiz kaldi.

Koskoca Izmir'de aslinda sadece 12 bina yikildi. Ama 114 insan hayatini kaybetti. ve 114 aile mahvoldu. Ve 12 binanin arama kurtarma calismasi 6 gun surdu. Yuzlerce harika insan gece gunduz demedi kurtarma calismasi yapti. Ya daha cok bina yikilsaydi diye insan dusunmeden edemiyor :( Insan cani cok ucuz, hepimizin cani kiymetsiz onu bir kez daha anladik bu depremle. Cunku bu her birimizin basina gelebilirdi...

Izmir ya Izmir. benim canim  memeleketim. Hep ozledigim, gidince sokaklarina kavusunca hep mutlu oldugum yer. Dogdugum yer. Buyudugum yer. Annemin, babamin, abimin, ailemin, arkadaslarimin yasadigi yer. denizinin kokusunu, gevreginin citirligini aklimdan bir an cikaramadigim yer. Her gittigimde daha cok bina, daha cok insan, daha cok arabayla beni karsilasa da sevmekten vazgecemedim yer. Izmir ya izmir. benim yuvam. Benim siginagim. benim guzel memleketim...

Cok korktum. Cok uzuldum. Cok ama cok uzuldum.

Cok sansliydim cunku ailemin iyi oldugunu depremin boyutnu ogrenmeden once ogrendim. En azindan o goruntuleri gordukten sonra onlara ulasma korkusunu yasamadim.

Cok sansliydim cunku ailemden de arkadaslarimdan da yaralanan, evi zarar goren kimse olmadi. Buna hep sukrettim.

Ama tam dedikleri gibi ben iyiydim de, biz iyi degildik. izmir iyi degildi. haberleri izlerken, goruntuleri takip ederken icim yandi... 

Gectigimiz bir hafta uzuntu dolu. Bir yandan sukur dolu. Ve cokca utanc dolu. Cunku kendimi sansli hissettigim icin utaniyorum. Onca insan olmusken ben nasil boyle hissederim diyorum. Ama saklayamam gercekten sansli hissediyorum ve sukrediyorum. Keske o 114 insanin ailesi de bizler gibi sansli olsaydi. keske tek bir bina bile yikilmasaydi. Bu mumkundu. Bunlar onlenebilirdi. En cok da onleyemedigimiz icin utaniyorum. 

Bu olayla birlikte yine uzakta olmanin agirligi geldi oturdu omuzlarima. Ama alistim biliyor musunuz. Uzakta olmaya degil, sadece icimde yarattigi agirliga alistim. Orada o agirlik hep var, orada o agirlik hep benimle yasiyor.

Bundan yillar once bu bloga ozlemek ile ilgili bir yazi yazmistim. Demistim ki ozlemek benim hayatimin bir parcasi. Uzakta yasadigim yillar gectikce ozlemim azalmiyor. Ama o ozlemle yasamaya alistim.

Simdi gecen 5 senede bir de bu agirlik hissi geldi yuregime. Annemin rahatsizligi, Denizin dogumundaki yalnizlik, onu yapayalniz buyutmemiz, dayimin hasataligini duyup da gidememek, dayimi kaybedisimiz, pandemide ailemden mecburen uzak cok uzak olmak... Liste uzayip gidiyor. Bunlarin verdigi his ozlemenin otesinde. Daha agir, daha zor. Nasil anlatsam bilmiyorum ama. Sanki icimde kocaman bir bosluk var ve ici buyuk bir agirlikla dolu. Bu daha cok yoksunluk gibi. O yoksunluk hissi de agir geliyor insana.

Yazin gittigimde gecer sandim bu his. Cunku ozlemek gidince kavusunca gecen bir sey. Ama gecmedi. Hafiflemedi bile. Orada oldugumuz surece hep yine birakip gidecegiz ki diye dusundum. Yine uzak olacagiz ki. Yine istedigimiz zaman gelemiyor olacagiz ki. Simdiye kadar istersem her hafta atlayip gidebilirdim. Her sey benim kararima bagliydi. O artik yok. Gurbet dedikleri buymus galiba.

Sehrin yikilirken bile uzaktan izlemek zorunda kalmak da dahilmis gurbette olmaya. 

Gunun sonunda insan hep ayni yere geliyor. Saglik olsun da... Evet oyle saglik olsun da kavusuruz. saglik olsun da yine sariliriz. Oyle...

Ama herkese saglik olmuyor iste. Bazi insanlara hic beklemedikleri anda ayrilik geliyor,. darmaduman oluyorlar. Saki onlarin hayatlarina acilan bosluk gurbettekinin icine de isliyor.

Zordu bu hafta.

En fenasi da ne biliyor musunuz. Soranlara iyiyim dedim. Bir seyim yok. Cunku beynim kendini korumak istiyor. Iyisin diyor. Dusunme diyor. Dusuneceklerinden oyle korkuyor ki dusunmeme izin vermiyor.

Ama size bir sir vereyim mi? Iyi degilim. Uzgunum. Icimdeki agirlik bu hafta cok ama cok agir gelliyor... 


4 Mart 2015 Çarşamba

Izmir gunleri devam ediyor

Izmir gunesli.
Canim Izmir'im.
Calismaktan kafami kaldirabilsem cok seyler yapacagim ama bir yandan calisinca o istediklerimin hepsini yapmak ne yazik ki mumkun olmuyor.
Olsun.
Oldugu kadari benim olsun :)

Annem ve Nilgun ablayla olabildigince sohbet edip keyif yapiyoruz.
Kahvalti keyfi, kahve keyfi, cay keyfi, o keyfi bu keyfi :)
Sadece iceceklerle sinirli kalsa bu keyif iyi olacak da kalmiyor tabi.
Bir bakiyorum onumde bir tabak yemek.
Bir bakiyorum annem firina kurabiye amis.
Bir bakiyorum pogaca, bir bakiyorum kek onumde.
Yandim yandim :)


Sureklii bir uretim var evde. 
Pasta, borek, yemek yetmiyor oturdular mi da aliyorlar ellerine islerini.
Yatak ortuleri, masa ortuleri, kirlentler, suplalar.
Hic durmuyorlar yahu!
Vallaha ben iste daha az yoruluyorumdur diye dusunmeye basladim :)

Artik bir Izmir klasigim daha var benim.
Yelizle bulusmak :)
Gununcorbasi'na bir tutam da braber tuz atiyoruz :)
Dun de beraberdik Yelizle.
Ot kafe acilmis diye bir fotograf paylasmisti Yeliz instagramda.
ben de e orada bulusalim demistim.
Tam da oyle yaptik dun aksam.
Arca ve Yeliz'in kesfettigi koseye oturduk basladik muhabbetimize.


Zaman nasil geciyor anlamiyorum.
Bir baktik saat 23:30 olmus!
Bana sorsaniz anca 10 derdim :)
O masada politika da konustuk, yemek tarifleri de paylastik, diziler, filmler, kitaplar, evlilik, coluk cocuk, is hayati.
Yani oyle garip ki ay simdi ne konussak diye bir sessizlik asla olmuyor.
Oyle konusmalar akiyor gidiyor.
Yelizle bulusmak her Izmir kacamaginin en guzel anlarindan oluyor.
Yine oyle oldu :)

Bir Mart aksami icin mis gibi oldugundan hava (aman masallah!) geceyi biraz da yuruyerek bitirdik.
Hah iste tam o yurume sirasinda sen ben bir duseyim!
Bir an Yelizin yaninda yuruyordum.
Bir an hop kayboldum yerde :)
Yok bir sey olmadi cok sukur de ben ne cok dusuyorum yahu:)

Neyse Izmirde dusmedim de demem yani :)
haydi bakalim Gulcin biraz calisin sonra da Izmir gunleri devam etsin :)

3 Mart 2015 Salı

Izmir gunleri basladi

Pazar gunu normal bir yolculugun sonunda aksam saatlerinde vardim Izmir'e.
Allahim siz hep boyle normal yolculuklar yapanlar ne kadar sanslisiniz yahu :)
Benim icin tabi olaysiz yolculuk ara sira yasanan bir sey oldugundan pek kiymetliydi.
Yemek yedim, film izledim, kitap okudum, hop bir bakmisim Istanbul.
Dedim Istanbul'um bir kahveni icmeden gitmeyeyim :)


Hep boyle olsun insallah yolculuklarim yarabbim amin :)

Yine yeniden Izmir gunleri...
Biraz calisiyorum, biraz guzel havanin tadini cikariyorum, biraz geziyorum, biraz dinleniyorum.
Iste oyle birseyler :)

Dun mesela sabahtan calisip ogleden sonrayi izin aldim.
sonra ver elini Alsancak.
Annem, Nilgun Abla, esin ve ben eski gunlerdeki gibi Alsancak keyfi yaptik beraber.
Reyhanin pastalari.
Alsancak'in sokaklari...


Aksama evde bizi anne sofrasi bekliyordu,
Iki annenin elinden cikan sahane yemekler.
Sebzeler, sebzeler, sebzeler.
Eh bu anne cocuk keyfine biraz da sarap eslik etmese olmazdi ama degil mi?


Iste boyle geciyor simdilik Izmir gunleri :)

3 Aralık 2014 Çarşamba

Gulcin Izmir'den bildirmeye devam ediyor...

Ben dun ne yaptim biliyor musunuz?
Annemle gune gittim :)

Bu gun kavramina olan ilgim cocukluguma dayanir. Annemlerin taa lise arkadaslariyla birlikte bir gunleri vardi biz kucukken. Lise bitmis, ustunden yillar gecmis, hepsi evlenmis, cocuklari olmus ama iste belirli araliklarla bir araya gelirlerdi. Hatirlarim baya giyinilir, suslenilir oyle gidilirdi ozaman gune.

Biz cocuklar da tabi annelerimizin yaninda katilirdik o gunlere. Biz arka odalarda oynamaya, annemler salonda sohbet etmeye. Cok yakin arkadaslarim vardir hala o gunlerden benim. Ne de olsa  gunden gune gorussek de beraber buyuduk :)

O gunlere dair cok sey var hafizamda. Mesela herkes cok suslu olurdu hatirliyorum. Hepsinin saclari yapili olurdu. Oyle illa kuaforlere giderler miydi bilmem mesela annem gunden bir gece once bigudilerle saclarini sarardi :) Hatta Hulya teyzemin peruklari vardi onlari da hatirliyorum :) 

Sonra gundekilerin hepsi cok guzel giyinmis olurlardi. Bir de evde topuklu ayakkabilarla dolasirlardi. Hepsinin tirnaklari ojeli olurdu. Takip takistirmis olurlardi. Ah bir de cok yenirdi, cok konusulurdu. Yalniz cok ama cok konusulurdu. Cocuklugumdan aklimda kalanlar bunlar :)

Dun de iste hafizami tazelemis oldum. Annemin pesinde takildim gune gittim :) Muhtemelen dogdugum ve hatta portakalda vitamin oldugum zamanlari bile bilen teyzelerim. Cogunu uzun zamandir gormedim aslinda. Ama sanki hepsini en son gecen hafta gormusum :) Gulus, ahenk, bol bol yeme ve cok cok cok konusma.

Cocukken de merak ederdim simdi de merak ediyorum. O kadar cok insan bir agizdan nasil konusuyorlar :) Hadi konustular diyelim birbirlerini nasil anliyorlar? Onca konuyu nasil takip ediyor bir de birbirlerine cevap veriyorlar? Size bir sey soyleyeyim mi gune gitmek kesinlikle ozel yetenekler gerektiriyor :)


Iste oyle eglenceli bir aksamustunden sonra benim aksam cok onemli bir randevum vardi. Yelizle bulusacaktim. Evet, evet gunun corbasi :) Bloglarimiz vasitasiyla tanistik biz. Tanistigimiz ilk gunden beri de iyi ki diyorum, iyi ki tanismisiz. Hani derler ya enerjimiz tutuyor :) O yuzden Izmir'e gelecek oldum mu aklimda illa Yelizle bulusmak da oluyor. Sagolsun O da isim, gucum, cocugum demiyor her daim benimle bulusmak icin bir firsat yaratiyor. Cok sagol Yeliz :)

Hah iste Yelizle bulusmak icin koyuldum yola. Varyanttan Konak'a inip Kordon'a dogru yurumeye basladim.Izmirde en sevdigim rotalardan biri. Bilenler bilir, Izmir'in bu bolgesi yaz kis demez hep civil civil olur. Hava da nasil guzel. Sanirsiniz bir bahar aksami. Yavas yavas etrafima bakina bakina yurudum. Baya yurumusum :)

O yolun sonu beni Kordon'da Sirenaya goturdu. Genclik zamanlarimizda da giderdik bira patates dedin mi illa Sirenaya gideceksin :) Iste o Sirenada biz dun yine Yelizle bulustuk. Daha aksam yeni olmustu. Saat 7 bile degildi biz biralarimizi elimize alip sohbet etmeye basladigimizda. Bir ara saate bir baktik ki 10:30 olmus. Aa gec olmus kalkalim derken bir daha saate baktik ki 11:30u gecmis :) Ay kadinin evde bekleyen cocugu var, ertesi gun ikimizin de isi gucu var. Ama biz ne yaptik? Tamam hesabi istedik sonra liseli cocuklar gibi kordonda yuruyp fotograf cektirdik. Deli deliyi bulunca hesabi :))

Nasil guzel bir sohbet oldu anlatamam. Ben anlattim, Yeliz anlatti. Ben anlatim, Yeliz anlatti. Derken yine bir masanin basinda toplanan kadinlar dunyayi kurtarmasalar da kendi dunyalari icin guzel seyler paylasti :) Bana dun aksam cok iyi geldi.

Hep diyordum; Yelizle cok onceden de tanissaydik kesin iyi arkadas olurduk diye. Gec olsun guc olmasin. Iyi ki tanismisiz. Onun gibi konusurken gozlerinin ici parlayan bir insanla iyi ki yolum kesismis.

Bu da boyle guzel, cok guzel bir Izmir aksamiydi iste. Bira, patates, midye, guzel hava, harika sohbet. Bir insan daha ne ister bir Izmir aksamindan degil mi ama :)

Gulcin Izmirden bildirmeye devam ediyor, bir sure daha da devam edecek :)
Oyleyse size de bana da iyi gunler :)

1 Aralık 2014 Pazartesi

Gulcin Izmir'den bildiriyor....

Geldim Izmir'ime. 
Guzel oldu. Yol biraz uzundu ama olsun guzel gecti. Yani en azindan normal, olaysiz, siradan bir yolculuktu. Siz de biliyorsunuz benim icin bu oldukca sevinilesi bir durum :)

Dun yolda Ayse Kulin'in Handan kitabini okudum bitirdim. Begendim mi? Hayir. Eskiden severdim Ayse Kulin'in yazdigi bazi kitaplari. Ozellikle biyografi tarzinda olanlari. O yuzden sagolsun Goncam gelirken son kitabini almis getirmis bana. Bu kitapla yeniden anladim ki Ayse Kulin'in son zamanlarda yazdiklariniysa, yok sevemiyorum. Handan'i da begenmedim. 


Niye begenmedin derseniz...

Bir kere dilini sevmedim kitabin. Bana ozensiz geldi. Benim dusuncem tabi ki. Soyle bir  cumle var kitapta "Kisacasi Adalet sadece iddiali bir kadin adiydi ulkemizde, tipki Vefa'nin da bir semt adi olmasi gibi". Kendi adima okudugum kitaplarda boyle gunluk agizdan cumleleri sevmiyorum. Twiterda gorsem bunu belki evet, hata ona bile hayir. Cok klise cok siradan bir soylem. Hele ki kitap sayfalarinda gorunce boyle bir cumleyi, kendi adima sevmiyorum, sevemiyorum. 

Kitabin heyecanla okudgum sanirim 50 sayfasi falan oldu. O da malum, Geziyi anlatan kisimlar. 2014te yazilmis, Gezi'ye deginmeyen kitap olacak mi bilmiyorum. Basta aman herkes de yazmasa mi diye dusunuyordum. Ama yok. Neden ki? Bilakis herkes yazmali belki de. Hayatimizin bu asla unutulmayacak zamanlari bu yillarda yazilmis her kitapta olmali belki de. Baska bakis acilariyla. Baska baska detaylarla. Bilemiyorum. 


Bu konuda kafam biraz karisik galiba. Dun Istanbuldan Izmire dogru gelirken ve kitabin son sayfalarini bitirmisken bunu dusunuyordum. Nasil yazilmali Gezi? Nereleri yazilmali? Ne zor. Oyle degerli bir donemi basitlestirmeden ama bir yandan da yuceltmeden yazmak ne zor. Bizler icin de bire bir yasadigimiz detaylari kitap sayfalarindan okuyup icimize sindrebilmek ne zor. Size de boyle oluyor mu? Ben ne zaman o hgunlere dair bir seyler okusam kalbim carpiyor. Huzunleniyorum, seviniyorum. Oyle garip bir haller.

Ucaktan indigimizde Istanbul cok soguk, Sabiha Gokcen cok sessiz, Sabiha Gokcendeki yemek dukkanlari ise cok cesitsizdi. Yani bir corba icecek yer olmayan havalani olur mu? Ucuncu havalani yapacagimiza ikinciye ozen gostersek bence daha iyi olur.

Yalniz Sabiha gokcende bir dey vardi ki beni gulmekten yerlere yatirdi. Iste bu reklam!


Instagramda da yazdim Turkiye'ye geldigimde karsima cikan ilk sey bu olmasaydi iyiydi :) Bu ne :)
Yalniz ben gule durayim Emrah bu reklamdan 2 milyon 800 bin lira almis. Yuh! 

Aynanin karsisina gecip su kas hareketini calismayi dusunuyorum. Denedim, hic kolay degil!Ama calisirsam yapabilirim bence. Isin ucunda 2 milyon 800 bin lira var. Bence siz de calisin. Hepimiz acilarin cocugu kasi yapabiliriz. Evet evet yapabiliriz :) Calisan ne yapmaz :)

Neyse bence ben bu yaziya burada son vereyim :)
Gulcin Izmirden bildirdi.
Iyi gunler efendim :)


26 Eylül 2014 Cuma

Bu yaz da bitti...

Ben izmire gitmeyince sanki hiç yaz olmamış gibi geliyor bana. Illa o sıcak beni kavuracak. Illa sokakta dolaşırken ay yeter dedirtecek kadar güneş beni yakacak. Fırsat olursa illa bir çeşmeye gidilecek. 


Annemin hep mis gibi tuttuğu evimizde o yaz keyfi yapılacak. Salıncakta sallanılacak, çimlere uzanılacak, komşu balkonlarında dolaşılacak. Öyle işte. Bunlar biraz biraz olsun olacak ki mevsim bana da yaz olacak. 


Siz de okumuşsunuzdur kesin, diyorlar ki insan en çok doğduğu mevsimi severmiş. Yaz çocuğuyum ben. Dogdugum ay Temmuz. Benim için bu soylenen doğru. En sevdiğim mevsim yaz. Şimdi tabi yazın ortalama 25 dereceyi zor gören memleketlerde yaşıyorken ay yazı çok seviyorum demek kolay. Farkındayım. Ama eskiden de severim ben yazı. Çocukken bütün boynum isilik olurdu sıcaktan. Olsun. Yine de severim ben yazı. 



Deniz çocuğuyum ben. Hani böyle sabah yüzünü gözünü denizde yıkayıp. Gün içinde mümkünse bulduğu her fırsatta kendini denize atanlardanım. Hadi artık yeter demeden birileri denizden çıkmayanlardanım. Öyle balık gibi yüzmem, yüzemem. Öyle derinlere dalaman ya da yükseklerden cup diye atlayamam. Ama yüzmeye bayılırım. Ellerim buruşana kadar kalırım su da. Kafamı habire ıslatıp yüzümü hep güneşe dönerim. Deniz'in üstüne dümdüz yatıp, işte belki de sadece o anlarda hayatın bütün derdini unutabilirim. 


 Deniz'in üstüne yatmak demişken. Hani böyle durursunuz ya suyun üstünde. Deniz ne güzel konuşur o zaman sizinle değil mi? Sanki kulağına fısıldar sözlerini. Hoşgeldiniz der. Iyi ki geldin der. Ve bana sorarsanız bunları en güzel Eylül'de söyler. Durgunlasir çünkü Eylül'de deniz. Derler ki tatilciler gidince deniz de bir oh der ve uyur. Sakinler cunku Eylul'de deniz. Sakinler, durgunlaşır sanki insanı hep onunla kalmaya teşvik eder. Mümkün olsa... 


Bu sene de mümkün olmadı benim için. Yeni izin kullandığımdan izmire gidebilmem bile mucizeydi. Tatil gitmedim ki zaten. Çalıştım orada da. Ama olsun. Annem yanımdaydı. Sabahları deniz keyfimiz, üstüne kahve sohbetimiz vardı. Akşamlarımız bizimdi bazen bira bazen şarapla şenlendi. 


Izmire gitmek terapi gibi bir şey. Sanki sadece izmirde dinleniyorum ben. Bir tek orada deliksiz uyuyabiliyorum. Bir tek orada sabah dinlenmiş uyanıyorum. Bir tek orada telaşsiz oluyorum biraz ruhumu dinlendirebiliyorum. Ve her seferinde ben neden dönüyorum diye düşünüyorum. 


Hiç değişmiyor bu. Hiç azalmıyor bu his. Ben her seferinde oradan zor dönüyorum. Ama dönüyorum. Sonra alışıyorum oradan uzak olmaya. Uzakta da cok guzel gunler yasiyorum. Egleniyorum, mutlu oluyorum. Ama gidince yine aynı his. Hep aynı his. Belki de gidip gidip donebildigim icin boyle yogun olabilen bir his. Niyeyse ama o hissi bile seviyorum. Izmirim. İzmirlilerim. Hepsini çok seviyorum...


Bu yaz da bitti. 
Bu yaz da vedalastik guzel evim... 
Seneye gorusuruz. Yanaklarindan opuyorum :)

PS: Insan tabi ne zaman fotograf cekiyor? Keyif yaparken. Toplantilardayken, calisirken degil. O yuzden bu yazi cok tatil gibi gorunse de calistim ben :) Farkindaysaniz fotograflar hep ayni yerler. Sabah deniz keyfinde cekilenler o kadar :) Olsun be! Az olsun bizim olsun degil mi ama :)

4 Temmuz 2013 Perşembe

Bugun de bunu cok sevdim...

Annem yazliga bir salincak alalim cok istemisti. 
Itiraf ediyorum ben de almayalim, balkonu daraltir, bunaliriz demistim. 
Yanilmisim. 
Keske daha once alsaymisiz. 
Bu salincak yazlikta cok guzel, cok keyifli bir seymis. 
Gecen yil anladim. 


Su salincakta okudugum kitabin keyfi baska hicbir seyde olmadi.
Su salincakta ettigimiz muhabbetin haddi hesabi olmadi. 
Iste o sohbetlerin birinde anneme bu salincak sari beyaz da ne guzel olur anne deme gafletinde bulundim.
Ben sadece hayal kuruyordum.
Yoksa yesili de cok sevmistim, annem sahane yastiklar da dikmis ona. 
Harika gorunuyordu.
Ama hayal iste...
Hani boyle sari beyaz cizgili bir salincak olsa, boyle yesil cimlerin ustunde tatli tatli dursa.
Hayal iste...

Bu sene yazliga gittigimde ne goreyim...
Annem yememis icmemis hayallerimi gercek yapmis:)
Bana sari beyaz cizgili salincak yapmis.
Yetmemis ustune tatli tatli yastiklar yapmis :)


Fikir benden, uygulama annemden :)
Yesil kiliflar da hala bizimleler tabi ki degistire degistire kullanacagiz efendim.
Bir ara tek tek yastiklari da cekesim var ama bugun dayanamadim bu halini hemen ekleyeyim istedim.
Iste ben bugun de bunu sevdim :)

29 Mart 2013 Cuma

Bir Izmir kacamaginin daha ardindan...

Gecen hafta bugun Izmirdeydim ben.
Heyecanli yolculugum bitmisti, aksam resmen baygin gibi uyumus dinlenmistim, Sabah annemle yollara dusmustuk.
Gecen haftaydi bu daha ama simdi sorsaniz ustunden aylar gecmis gibi.
Sanki bir hafta daha gecse unutacagim bile izmir'de oldugumu. 
Yok unutmamaliyim! E oyleyse yazmaliyim :)



Hava tahminleri yagmur yagmur diye uyarilar verse de gunesle karsiladi yine Izmirim beni.
Canim!
Annemin uyarilari sayesinde ince bir trenckot almistim yanima.
Su Avrupa'nin dondurucu soguklarinda kurtulamadigimiz paltolardan sonra tiril tiril gomlek ustu trenckot bile bana mutluluk sebebi oldu :)

Yagmur yagmadi mi?
Yagdi ama bir saat bile degildi yagan yagmur.
Ardinda mis gibi toprak kokusunu da birakip gidince bulutlar, gunesli Izmirimde annemle yaptigimiz yuruyus bize daha buyuk keyif oldu.

Buldugumuz her arada yok ama ogle yemegi yemedik, yok ustune cay icmedik diye yiyip durmasaydik o yuruyus eminiz ki bize saglik da olacakti.
Ama insan Reyhan pastanesinin Inci pastasina nasil karsi koysun?
Bence hic karsi koymasin!
Hatta Izmire giden, yolu Alsancak'a duzen herkes Reyhan'da Inci pastasinin tadina varsin :)


Babami da cok sasairtarak hemen hemen hic alisveris yapmadim Imzir' de bu sefer.
Eve gelince babam abime bile sormus "Hani nerede bizimkinin paketleri?" diye :)
Hava oyle guzeldi ki sokaklar bize daha cazip geldi.
Zaten o gunesi gormusken hicbir kuvvet beni kapali dukkanlara sokamazdi:)
Bizim bu sefer en uzun vakit gecirdigimiz kapali mekan yine annemin Alsancakta buldugu ikinci el kitapci oldu.
Bayiliyorum/z kitaplarin arasinda dolasmaya.
Eski  kitap kokusu nasil da iyi geliyor insana...


Sahile indik bir de firsat bulunca.
Denize verdik yuzumuzu oturduk sohbet ettik uzun uzun annemle.
Hafif ruzgar Izmir kokusu tasidi burnuma.
Gunes isil isil oyunlar yapti bana Kordonun sularinda.
Soyle baktim bir Izmirime ne kadar ozlemisim yeniden anladim.
Soyle baktim bir aksam eve donunce bizimkilere ne kadar ozlemisimyeniden anladim.
Gectigimiz hafta mutlaka katilmam gereken o toplantilar olmasa ben daha kalirdim Izmirde ama olmadi kalamadim.
Ben sanirim bu sefer hic Izmire doyamadim...


Olsun...
Kisacik da olsa gittim ya.
Kisacik da olsa orada oldum ya ben buna seviniyorum.
ve simdiden yine ilk firsatta gitme planlari yapiyorum.
Neden olmasin ki bakarsiniz bir firsat olur yine...

Hem abim yeni bir tatlici bulmus, biraz da eve uzak.
Yeni bir midyeci bulmus, o da eve biraz uzak.
Sahane!
Aksamlari hadi bana tatli almaya git, benim canim mideye istedi alsana diye iskence yapiyorum O'na
Bu sefer topu topu bir-iki aksam iskence yapabildim.
Gideyim de iskencelerime devam edeyim :)


Ama simdi kisacik da olsa Izmir kacamaginin keyfini sureyim...
Bir de hepimize cok guzel bir haftasonu dileyeyim :)

11 Aralık 2012 Salı

Kacak (3)

Haftasonu kacamagimin guzel kismina bakacak olursak...
Izmirdeydim.
Sagolsun Pazar gunune kadar gunesinden mahrum birakmadi beni. 
Hem icimi isitti hem de kemiklerimi :)

Pazar gunu havalanindayken, macera baslamadan once, soyle yazarim bolguma diye dusunmustum:
"Ey SunExpress durduramadin iste beni.
Ben yine Izmir' e gittim :)
Ben degil sen kaybettin!" 
Bak bak bak.
Laflara bak sen!
Boyle dusunur musun?
Aldim boyumun olcusunu :)
Bugun de cevap atmis bana Sun Express, Nisandan sonra normal duzene geri doneceklermis.
Aman donsunler, gozlerini seveyim :)


Izmir gunleri yine her zamanki gibi kisa, kosturmali ama cok guzeldi.
Doya doya alisveris yaptim annemle Izmir' de.
Alsancak, Guzelyali, Hatay.
Artik 1 yil bir sey almam diyecegim ama bu soyledigime kendim de inanmayacagimdan demiyorum :)
Bir sureligine alisverise doydum diyeyim :)
Simdi boyle yazinca surekli alisveris yapan bir insan gibi oldum sanki.
Yok degilim! 
Ama arada kendime guzel seyler almayi da seviyorum :)
Bir de laf aramizda bir sey aldim ki ben de nerede nasil giyecegim bilmiyorum.
Ama cok sevdik annemle dayanamadik, aldik.
Iste bu deri mini etek.

Giyer miyim ben bunu?
Aldim artik giyecegim :)
Simdiden nasil bir macera olacak merak ediyorum :)

Sonra filmler aldim bize.
Uzun kis aksamlari icin filmler.
Bir de kitaplar elbette.
Roman, hikaye, siir.
Ama beni en cok sevindiren Muzaffer Izgu kitabi almak oldu galiba.
En son lisedeyken okumustum Muzaffer Izgu.
Her yasta okunmasi gereken yazarlardan bence. 
Simde merakla bekliyorum nasil olacak yeniden bulusmamiz acaba?

Kitaplardan acilmisken soz...
Annem Kibris Sehitlerinde yeni bir kitapci kesfetmis.
Yeni kitaplar var.
Ama 2. el kitaplar da var.
Icerisi mis gibi kitap kokuyor.
Insan hangisine bakacagini sasiriyor.
ve benim aklim hala, sahibinin istenilen her kitabi burada nasil buldugunu almiyor.
Kitap paylasilmasi gereken bir sey bence.
O yuzden Izmir' de olanlar bu dukkanlar bir goz atmaya deger.


Ve elbette yiyecek aldim durdum bize.
Mutluyum ulkeye kacak peynir soktum :)
Millet nelerin pesinde Gulcin peynir pesinde!

Evet Hollandaya peynir sokmak yasak.
Peynirin memleketiymis Hollanda, peynir getirilemezmis.
Izmir tulumsuz peynirin memleketi mi olur be!
Ben zaten ne yapiyorsam su peynir memleketinin eksikleri tamamlansin diye yapiyorum :)

Bak o adam alip gitseydi cantami peynirlerim de gidecekti.
Oh Allahim peynirlerim de kurtuldu :)
Bunlar da peynirlerim degil ama cerezlerim.
Babam, cocugum bir daha ac karnina alisverise gitme dedi :)
E hakli.
Kilo aliyorum diye sikayet edersem bana bu alisverisi hatirlatirsiniz olur mu :)


Komsularimizi gordum Izmirde sonra.
Tam 15 yil once cekilmis bir videomuzu izledik beraber. 
Ne garip bir his.
Liseye yeni baslamisim o zamanlar.
Biz bildiginiz cocuk, anneler babalar e tabi daha genc.
Soylenenlere gore hic degismemisim, hep ayniymisim.
Ben o goruntulere nazaran biraz degismis oldugumu gonulden umuyorum.
Ergen hali cok fena :)
Saka bir yana bol bol video cekmeli.
Sonradan izlemesi bir harika!

Arkadaslarimi gordum sonra.
Ortaokulda tanistik biz.
Sonra hic ayrilmadik. 
Hayat hakikaten dort bir yana savurdu bizi ama biz yine de kopmadik.
Yine sohbet ettik. Yine doyamadik.
Beraber buyuduk biz, beraber neler neler yasadik.
Yerleri bambaska, onlari gormek de bambaska.

Ve bu gezinin surprizi sanirim 20 yil sonra ilkokul arkadaslarimla bulusmakti.
Simdi kimimiz evli, kimimiz cocuklu...
Ama simalar gercekten ayni.
Ozlemisim.
Ama ne garip, onlari gorenek adar ozledigini bilmiyor insan ve gorustugunuz anda bir sey uyaniyor icinizde.
Evet diyorsun bu insanlar da var benim hayatimda.
Onlar da dokundular hayatima.
Onlarin da yeri var icimde.
Cok garipti ama cok gzueldi.
Dilerim yine olur bu bulusmalar da biz de ozlem gidermeye devam ederiz.

Ve elbette hep ozledigimi bildiklerim.
Evimin insanlari.
Onlari gormek elbette Izmir' e gitmenin en guzel yani.
Iyi ki varlar.
Iyi ki Izmir' i benim icin izmir yapiyorlar.

Bir Izmir gezisi daha boyle bitti...
Yine sonu geldi.
Yine Hollanda gunlerine geri donuldu.
Ama yine anilarima cok cok cok guzel gunler eklendi.
Yolculuk ne kadar zor olursa olsun, bunlara degerdi benim guzel izmirim...



24 Ekim 2012 Çarşamba

Hadi gel fotograf cekelim...(6) ve Iyi bayramlar!!!!

Oncelikle gorevimi yerine getireyim ve bugnun fotografini ekleyeyim bloguma.
Gorev insaniyimdir ben boyle is edinirim herseyi iste kendime :)
Oyle sevdim ki bugunun kelimesini...

24 Ekim...
Rahat...


Bizim icin rahatin tanimi bu salincakti bu yaz.
Sabah, ogle, aksam, gece..
Kim bos bulursa aldi salincaktaki yerini.
Annem hep isterdi bir salincak ben kalabalik eder diye almayalim derdim. Cok yaniliyormusum anladim. 
Neymis anne sozu dinleyecekmissin :)

Simdi orada olmak icin neler vermezdim?
Hele onumuz bayram olunca.
Ama yine ayni seyi soyluyoruz elbette...
Gonullerimizin arasindaki mesafeler uzun olmasin da....
Boyle fiziksel ayriliklar onemsiz aslinda...

Sevdiklerinizin sevgisini yanibasinizda hissedeceginiz bir bayram olsun dilerim.
Bu vesileyle...
Buyuklerimin ellerinden, kucuklerimin gozlerinden, yasitlarimin yanaklarindan operim :)
Hepimize iyi bayramlar!!!

28 Eylül 2012 Cuma

lldiri...

Simdi disarida hava sogukkken, ben boynuma kaskolumu sarmadan sokaga cikamazken, taslaklar arasinda bu yaziyi ve yaz gunlerinin fotograflarini gormek oyle iyi geldi ki... 

Bana sorarsaniz ne Germiyan, ne Dalyan ne Alacati.
Cesme'nin en guzel yeri Ildiri...


Daha once de soylemistim biz cok severiz oralari.
Yine bir Cesme gezisinde dustuk Ildiri yollarina.
Ama bir degisiklik yaptik ve sadece koyu dolasip, kahvesinde soluklanip, turkuaz kafenin gozlemeleriyle yetinmedik.
Biz bu sefer Ildiridaki kazi alanlarini gezdik.

Yok ben anladim... 
Bu dunyadaki butun taslari gormeden bana soyle kumsallarda uzanip keyif yapma izni yok! 
Illa keyfime ara verilecek illa taslarin pesine dusulecek :) 
Daha Torbali tarafinda da varmis gezmediklerimiz. 
Vay basim diyorum daha ne diyeyim bilemedim :)
Saka bir yana bence Cesmeye yolunuz duserse Ildiriyi gormeden gecmeyin.


Cok korkuyorum sonu Alacati gibi olursa diye.
O guzelim tas evleri dukkanlar yem eder, o sokaklarda insandan yurunemez hale gelirse diye.
Olmasin diye dua ediyorum icimden. 
Kesfetmesinler Ildiriyi bozmasinlar onun o tarihi dokusunu...

Ildiriya yolunuz duserse, Turkuaz Kafenin yaninda Roma Villalari kazi alani var. 
Bence gormeden donmeyin.


Kazi alanina ayaginizi basar basmaz calisanlar gelecek yaniniza.
Ogrenciler yemekteymis bizim yanimiza gelen arkadaslar iscilermis.
Kusura bakmayin detayi bilmiyoruz ama gonlunuzce gezin, sorunuz varsa saat 1de gelin dediler.
Varsin detayi bilmesinler bizi oyle bir buyur ettiler ki biz hep geliriz buraya diye dusundurttuler.

Sonra yolunuz Ildiriya duserse, koyun tepesinde daha eski kazi yerleri de var.  
Firsatiniz olursa, oralara da ugramadan gecmeyin.


Once bir anfi tiyatro karsilayacak sizi.
Sonra tiyatronun merdivenlerinin bitiminden baslayan ve tepelere cikan keci patikasi gibi bir yol.
Tozlu, toprakli ama sonu cok guzel yerlere ulasan bir yol.


Yukari cikmasi biraz zahmetli.
En azindan benim gibi tirmanma konusunda cok da basarili olmayanlar icin.
Ama ciktiginizda sizi karsilayanlar cekilen zahmete deger.
Bir kilise, bir de tapinak...
Tamam cok iyi korunamamislar ama yuzyillarca sonra hala ayaktalar...


Kilisenin o vakitlerdeki pencerelerinin birinden iste bu ova selamliyor sizi.
Ucsuz bucaksiz.
Verimli Egemin verimli topraklari.
Yamacin diger tarafi deniz....


Hani oyle bir manzara ki insan bakmaya kiyamiyor. 

Bana sorarsaniz tek kelimeyle harika.
Bir de her yil artan yesili yutup buyuyen binalar butunu olmasa...


Bu tepelerin eteklerinde kucucuk bir koy var.
Bizim hep gittigimiz, gezdigimiz, baliklar alip, gozlemeler yiyip dondugumuz koy orasi.
Koyun mis gibi tertemiz sokaklari en az kazi alanlari kadar gezilesi, gorulesi...


Ama siz soyleyin haksiz miyim sosyetikler Ildiri' ya da dokunacak diye korkmakta?
Alacatinin guzel sokaklarinin kalabaliklarda yitisini gordukten sonra haksiz miyim ya Ildiri da oyle olursa diye endiselenmekte?

Olmasin.. 
Oyle olmasin...
Ildiri bizim gibi beach olmasa da olur, deniz guzel olsun diyenlerin olsun...
Ildiri yahu bosver sen juicy mucy simdi, var mi taze demlenmis cayin ya da kopuklu bir ayranin diyenlerin olsun...
Ildiri o afilli yemekler bir kenarda dursun, otlu gozleme bizim olsun diyenlerin olsun...
Ildiri son moda kiyafetleri, topuklu ayakkabilari olmadan tatil yerinde sokaga cikmayanlarin degil sortunu ve sandaletini cekip tatildeyiz be diyenlerin olsun.
Her ne kadar hala cok sevsek ve gitmekten vazgecemesek de Alacati aksamlari sokaklarinda adim atilamayacak kadar kalabalik, gunduzleri onca parayi verip beachlere girmezseniz denize yanasamayacaginiz kadar garip oldu. 
Biraksinlar Ildiri boylece sakin sessiz ve guzel bizim olsun...

Olsun, ne olur boyle olsun...
Kalsin, ne olur Ildiri boyle kalsin...


Bunlar da ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails