Denizim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Denizim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Eylül 2024 Cuma

Hizlica sunu yazmak istedim sadece...

Bugunlerde yine donup blogumu okuyorum. Iyi ki yazmisim diyorum. Artik niye yazmiyorum ki diyorum. Instagramdan da elimi ayagimi cektim. hani eskiden bu yillari da oradan hatirlar Deniz diyordum ama o da gitti. Sanki Deniz'e hic hatira birakamiyormusum gibi bir hisse kapiliyorum. Ne sacma. Hatiralari Deniz'in kalbine birakmam yeterli degil mi zaten? Ama iste oyle gelmiyor bana. Illa donup bakabilecegi bir sey oldun istiyorum. Onu ne kadar severek buyuttugumuzu gorebilecegi seyler.

Mesela keske bunca yildir vlog cekseydim diyorum. Hadsizligime bakin. Suraya 2 yazi yazmamisim, instagrama fotograf ekleyemez olmusum ama vay neden vlog cekmedim diye hayiflaniyorum :) Ama ne bileyim iste bir gun donup izleseydik bazi gunleri guzel olmaz miydi? Olurdu sanki.

Bu hislerde donup donup Denizin bebeklik videolarini izliyor olmamizin etkisi de buyuk. Oyle seviyor ki o videolari izlemeyi. Ve bana o kadar komik geliyor ki tepkileri. Cunku ayni benim onu sevdigim gibi seviyor kendi bebekligini. yerim seni diyor mesela, ya icime sokucam seni bebek diyor kendine. Bunlari da yazdiklarimdan okumadi iste. Sonucta bir yerlere yaptiklarimiz da isleniyor.

Bu aralar oyle garip bir his var ustumde. Daha cok animiz olsun, daha cok birlikte zaman gecirelim. Daha ne yapacaksak. Cocuk okulda oldugu zaman disinda koynumuzdan cikmiyor resmen ama yetmiyor bazen. 8 yil oldu ve ben hala durup durup kendime yeterince severek buyutuyor muyum diyorum. Yanlis anlamayin kalbimdeki sevgi degil sorguladigim. Onun daha buyuk olmasi mumkun degil gercekten degil. Ama yeterince opuyor muyum? Yeterince sikistiriyor muyum o yanaklari. Gozlerinin icine bakip yeterince Deniz seni cok cok cok seviyorum birtanem diyor muyum? Bunlar aklimdan gecenler.

Gecenlerde ofiste bir arkadasimizin bebegi oldu. Gecenlerde dedigim bebek 6 aylik olacak neredeyse. Kizcagiz baya zor bir postparturum geciriyor. Aslinda ofiste degil ama bana mesaj atti konusabilir miyiz diye. Tabi dedim. Merak da ettim niye ariyor beni. Toplantiyi actik ve aglamaya basladi. Dedi ki Gulcin ben galiba bebegime iyi bakamiyorum. Cok uzuluyorum. Galiba bene bebegimi yeterince sevmiyorum. Konustuk konustuk. Ona dedim ki XX, bebegime iyi bakamiyor muyum diye uzulen bir anne bebegini sevmiyor olabilir mi? Sevmiyor olsan onun icin endiselenir misin hic? Cok sevdiginden ne yapsan yeterli gelmiyor. Muhtemelen cok sevdiginden o kadar zorluyorsun ki kendini yorgunsun. Yorgunluk da boyle hissettiriyor. Daha cok agladi. Cok yorgunum Gulcin dedi. 

Uzakta bir bebegi bir basina buyutmek nedir, nasil yorucudur bizim gibi gurbet kuslarindan daha iyi anlayan olabilir mi? O da Hollanda da. Ben de anladim onu. Dinledim sadece. Cunku biliyorum sadece birisi onu duysun ve gececek desin istiyor. Yarim saatlik bir konusalim demisti 1 saat konusmusuz. Kapatirken dedim ki sanma ki yeni annesin, kucuk bir bebek diye boyle hissediyorsun bak 8 yasinda oldu hala kendim yeterince optum mu diye soruyorum, yeterince sevdim mi bu ara diyorum. Annelige hosgeldin, hep bir yetersizlik hissi de bu isin olmazsa olmazi iste.

Oyle. Ama oyle de guzel bir his ki daha cok sevme istegi. ben oyle seviyorum ki bu hissi. Konudan konuya atladim ama ben aslinda sadece sunu yazacaktim... 

Denizle basbasaydik bu hafta, Ozan is seyahatindeydi. Oyle guzeldi ki basbasa gunler. Iste o yuzden bunu buraya yazayim istedim.

Deniz, seninle bazen cok kavga ediyoruz. Bildigin didisiyoruz. Ama biliyorum ki beni cok seviyorsun. Sen de bil ki ben de seni cok seviyorum annecim. Hep yeterince gosteremedigimi dusunecek kadar cok seviyorum seni.

Yillar sonra en azindan bunu oku diye yazdim bunu Deniz. Iyi ki varsin. Sen bu hayatta en sevdigim insansin. Hani he diyorum ya sana, dunya bir yana sen bir yana canim kizim. Iyi ki varsin...

18 Kasım 2020 Çarşamba

Deniz 4 yas + 2 ay

Nasil hizli buyuyor. 

Deniz dogmadan once bile hemen buyuyecek diye huzunleniyordum. Dogdu bu his iyice artti. Her anini doya doya yasamak icin elimden geleni hep yaptim. Evde bebek olmasi oyle guzel bir sey ki. 

Artik bizim evimizde bir bebek yok. O donemler gecti. 4 yasini bitirmis 5. yasindan 2 ay almis bir cocugumuz var evde. Ama bu da o kadar guzel ki...

Her anini kaydedebilsem. Ah keske yapabilsem. Sadece bazilarini kaydedebiliyorum ama olsun. Hic yoktan iyidir. Iste bu ay aklimda kalanlar. 

****
Bu aralar harflere takti. En sevdigi oyun bir harf secip, o harfle baslayan kelimeler bulmak. "De" diyor bir anda sonra saymaya basliyor. Deniz, Delik, Denge... Aman biz onun aklindaki bir keilmeyi soylersek evde cikan olayi sormayin :) 

Harfleri taniyor. Kreste ogretiyorlar zaten. Seneye okula baslayacak. Bana oyle erken geliyor ki bunlar. 4-5 yasinda ne gerek var hissini icimden atamiyorum ama sonucta nerede yasiyorsan oranin sistemine adapte olmak zorundasin iste.

Ben erken diyorum ama Deniz de harfleri ogrenmek icin can atiyor. Gecen gun soyle bir konusma gecti aramizda:

            G: Ben cocuk olmayi cok istedim Deniz. O zaman istedigim kadar oyun oynardim!

            D: Ben de buyuk olmak isterdim anne.

            G: Neden?

            D: O zaman okuyabilirdim

Gecen gun de ilk kelimesini okudu. Yeni bir kitap aldirmis babasina. Yanardag var icinde patliyor. BOMMM yaziyor orada. B, O yanyana. Bom mu yaziyor burada dedi. Yanardag patlamasindan tahmin etmis de olabilir. Ama demek istedigim su ki 4+2 nin bizim evdeki en buyuk gundemi harflr ve okuma istegi oldu :)

*****

Bebekliginden beri yeni bir sey anlatilirken buyuk bir dikkatle dinler Deniz. Normal zamanlardaki dinleyisinden farklidir o. Boyle gozleri koyulasir sanki dikkati arttikca. Boyle derin derin bakar dikkatle dinlerken. 

Bugunlerde de -her zaman oldugu gibi- cok soru soruyor ve verdigimiz cevaplari dikkatle dinliyor. Ama cevaplarimiz onu daha az tatmin ediyor artik. detay bilmek istiyor. detaylari israrla soruyor.

Mesela bu kitap nerede baasilmis derse, matbaada diye cevap vermeniz Deniz icin asla yeterli degil. Matbaa bnedir, icinde nasil makinalar vardir, murekkep nasil bir seydir, o makina murekkebi nasil kullanip harfleri basar, o murekkep nasil kuru gibi bastan sona sureci anlatmanizi istiyor. 

Ve surecin sonu hep ayni.

Biraz gozlerini kisip dusunuyor. Sonra Demek ki... Oyleyse.. ile baslayan cumlelerle kafasinda bir ozet yaratiyor. bazen ozetler sasirtici olabiliyor :) Demek ki o matbaada siyah murekkep varmis renkli yokmus gibi :)

*****

Olaylari kendince anlatmasina cok guluyorum. Ben babayla giderken bir kaplumbaga gordum diyor mesela. Gormemisler tabi. Ama bunu yalan soylemek icin soylemiyor. Hayal gucu iste. Kaplumbaganin ustunde renkli desenler vardi diyor mesela.

Oyle anlarda kafasindan gecenleri dinlemeye bayiliyorum. En sonunda siz babayla bunu yolda mi gordunuz, yoksa yolda giderken gorsek mi diye dusundun acaba diyorum. Cogu zaman ben hayal ettim diyor ama gorduk yolda gorduk dedigi de oluyor. Ne derse. Snucta hayal gucu. Boyle anlarda yok gormemissindir falan demiyorum.

*****
Ilk hikaye kitabini lock downda babasoiyla yazmislardi. "Kalem ve balon". 
Seriye dondurdu Kalem ve Balonun yeni macerasini ad gecen gun ayzmislar :)

Ciddiyetle babasina hikayeyi anlatiyor ve babsi yaziyor. Sonra birlikte resimliyorlar. Sonra zimba ile onu kitap haline getiriyorlar. Tabi hepsini sakliyorum :)

Ama gecen aksam uykudan once kendi kitaplarini okumak istedigi icin cikardi. bak onlari bulup yine saklayayim da kaybolmasin :)

****
bir de her seyi sarki ile anlatma var. O da cok komik.

denizin cani elma istiyooorrrr, var mi elma, var mi elma diye dolaniyor ortada.

Aklindan gecenler, yazdigi hikayeler hepsini sarki sekline getirmaya bayiliyor :)

*******
Denizin resimle cok ilgisi alakasi yoktu baslarda. Lockdown ile birlikte biraz ilgisi artmaya basladi. Bu gunlere kadar yaptiklarina zaten resimden cok karalama diyebiliriz :) Ama su aralar hakikaten bizim de anladigimiz seyler cizmeye basladi.

cocuk gelisimciler su satirlari okusa beni linc eder de siz anladiniz ne demek istedigimi diye dusunuyorum. sonunda "aaa ne guzel olmus, ne var burada denizcimm" demeden de ne cizdigini anlayabilmek guzel oldu. Hayir anlamayalim hic onemli degil de anlamayinca kiziyor. Cok sukur yedigimiz azar sayisi oradan azlsin bari :)

*****

Kendince yaptigi esprileri arttikca artti bu ara. Kafiyelere takti bir de.

beyler bayanlar, seker  yalayanlar.
beyler bayanlar, kafasi karisanlar 

diye, diye dolaniyor evde. Bir de her soyledigine gulmemizi bekliyor. Gulecegimiz espriyi de secemiyoruz iyi mi :)

*****

hayatimin hic bir doneminde su son bir yilda konustugum kadar cis, kak uzerine konusmamisimdir sanirim. cocuk cis kaka muhabbeti yapmaya bayiliyor. 4+2 de de bu durum degismedi. Bizim evde en cok gulunen yine cis kaka oldu!

Bir de bu yetmezmis gibi babasiyla igrenclik saatleri yapiyorlar. Karsilikli oturup akillarina gelen en igrenc seyleri soyluyyorlar. mesela sumuk koftesi yapip yiyelim falan!

Bir de benim bunlari dinlemem ve gulmem bekleniyor.

Herkesin kizi elsa, prenses pesinde bizimki cis, kaka, sumuk iyi mi :)

****

ha is giyinmeye suslenmeye gelince kendisi bir prensesten farksiz ama. Babasi kucuk diva ne giydin diye karsiliyor her sabah kendisini :)

Uzun zamandir oldugu gibi 4+2de de kiyafetlerinin cogunu kendisi secti. Kombin yapmayi pek seviyor. hayir bir de beceriyor. En azindan benden daha iyi becerdigi kesin :)

Giyinsin, suslensin, sacina tokalar taksin, kolyesini bilezigini secip aynada kendisine baksin bayiliyor.

suslu yapacak bir sey yok :)

*****
Elif hala en sevdigi bebegi. Puzlle yapmayi da seviyor. Mutfagiyla eskisi kadar oynamasa da raflarini yerlestirsin, arada bize yemek yasin seviyor.

Bu ara daha cok role play denilen oyunlar ilgisini cekiyor. Sen doktor olan ben hasta, hadi trenci olalim gibi. bebek oynatmaktan daha zevkli oldugu kesin :)

*****
Yemeklerle arasi biraz duzelmeye basladi. hala minnak. 25 persentilin degismez fedaisi o cizgide buyumesine devam ediyor :)

Evde islere dahil olsun, ama mumkunse ortaligi toplamasin. 
O ne soylerse dinlensin ama biz bir sey soyleyince ben istedigimi yapamiyorum diye aglasin. 
Evden cikmak icin bin dereden su getirsin ama ciktik mi eve donmesin...

Bunlar da kucuk hanimin bu aralar degismez ozellikleri.

Guluyor, oynuyor, opuyor, seviyor, arada aglayip bagirip sabrimizi zorluyor, sakalar yapip yuzumuzu gulduruyor serken hayat Denizle cok hizli ama cok guzel akip gidiyor....

26 Haziran 2020 Cuma

Deniz krese dondu...

Deniz,
Bugun tam 3,5 ay sonra krese dondun. Ustelik artik Toddler 2'ye degil pre-schoola basliyorsun. Pandemide buyudun...

Sana pazartesi gunu soyledik krese baslayacagini. Cunku her an kararimiz degisebilirdi, rakamlar artabilirdi. Once bir durumdan emin olmak istedik. Yuzundeki gulumseme oyle guzeldi ki, bizim yuregimize oyle bir su serpti ki...Gunlerdir canta hazirliyorsun, ne giyecegini dusunuyor, arkadaslarina neler anlatacagini planliyorsun. Kimlerle oynayacaginin hatta kreste ne yiyeceginin bile hayalini kuruyorsun. Biz sana katiliyoruz sadece. Sevincine ortak oluyoruz. Bir de buyumeni biraz gozumuz yasli izliyoruz. Gecen yillarda biz seni krese gitmeye hazirlarken, bu sefer resmen sen bizi yeni duzene hazirliyorsun gibi hissediyoruz gunlerdir. 

Gecen gun seni aldim piknige goturdum. Sen, ben, kucuk piknik cantamiz. Oturduk peynirlerimizi yerken yine konu krese geldi. Dedin ki Anne siz cok eglencelisiniz, ama biliyor musun kres de cok eglenceli. Ah benim bizim gonlumuzu de yapan kizim. Dilerim hic biz ne dusunuruz , uzulur muyuz diye dusunmeden istedigin yere yuruyebilecek kadar ozgur yetistiririz seni Deniz.

Sanirim ben senden daha heyecanliydim. Ama ben de buyudum gecen 3 senede Denizim. Biliyorum ozellikle kres konusunda ben ne kadar rahatsam sen o kadar rahatsin. O yuzden en buyuk glumsemem vardi bu sabah yuzumde. Hem de gercekti Deniz yapmacik bir gulumseme degildi. Sen de kocaman guldun bize. Cantani taktin, scooterina bindin ve gittin. Benim kocaman olmus kucuk bebegim, sen cantani takip scooterla krese gidecek kadar ne zaman buyudun?

Dun sana dedim ki Denizcim biz ofise gidemiyoruz ya sen kresteyken evde calisacagiz. Yani evdeyiz. Tamam dedin. Yorulursan, eve gelmek istersen ogretmenerine soyleyebilirsin dedim. Aa tamam dedin. Soonra bana donup, anneler babalar zaten hep alirlar cocuklarini, onlarin ynaina donerler annecim ben oynarim dedin. Deniz sen ne zaman boyle seyler soyleyip anneni bile rahatlatacak kadar buyudun bebegim?

Bu sabah sen ben ve baban yuruduk krese. Kapida biraz cekindin ama Janny'i gorunce sevindin. Ve hic aglamadan, bize opucukler vererek gittin krese. Benim bir yandan yuregim hafifledi uzulmedin diye, bir yandan yuregim agirlasti e sen yine krese basladin diye. Bunlar anneligin ince cizgileri, normal Denizim....

Simdi ev bombos geldi bana. 3,5 ay sonra kahvemi yanimda sen olmadan iciyorum. Deniz saklayamam biraz yalniz kalmaya, bir yandan oyun oynamadan calisabilmeye cok ama cok ihtiyacim vardi. Bu iyi geldi. Ama seni simdiden ozledim be kuzu. Cok sacma! Cok cok sacma biliyorum ama iste seni simdi bunlari yazarken bile ozluyorum.

bakalim gunun nasil gececek. Aksam donup anlatacaklarini merakla bekliyorum.
Bir esigi daha boyle su gibi gectigin icin sana ne desem bielmedim denizim.
Seni cok seviyorum...

 

19 Haziran 2020 Cuma

99. gun... Denizime

Canim Denizim, 
Yarin pandemi hayatimiz baslayali tam 100 gun olacak. 2-3 hafta evde oluruz sonra normale doneriz diye basladigimiz bu surecte dalya diyecegiz. 

100 gundur evdeyiz. Kucuk park gezileri disinda evimizin disinda vakit gecirmedik. 
100 gundur ucumuz basbasayiz. Arkdaslarini gordugun 1-2 saat disinda bizden baskasini gormedin. 
Bu bizim de asla yasayacagimizi tahmin etmedigimiz, hayal bile edemeyecegimiz bir seydi ama iste gercek oldu...

Bu sureci olabildigince normal gecirmen, korkmaman icin baban da ben de elimizden geleni yaptik. Sokakta, parklarda vakit gecirmeye alismis, her gun arkadaslariyla saatlerce oyun oynayan, heyecanla tatil planlari yapan bir cocuktun 100 gun once. Alistigin her seyden uzak kaldin, sokaga cikamaz oldun, bizimle basbasa kaldin. Biz bunlarin hep iyi taraflarina odaklanmaya calistik, senin de kotu etkilenmemen, bilakis bu donemden keyif alman icin elimizden geleni yaptik.

Oldu sanki Deniz. Sanki oldu...

Simdi 100 gun geride kalirken benim aklim hala bu olanlari almazken seni izliyorum. Rutine alismani izliyorum. Arkadaslarini ozlemeni izliyorum. Arada yasadigin hayal kirikliklarini yonetmeye calismani izliyorum. Soru soruslarini, bu olanlari aklinda bir yere oturtmaya calismani izliyorum. Buyumeni izliyorum annecim, gun be gun buyumeni izliyorum.

Daha kac gun evde olacagiz bilmiyorum Deniz. Cok istedigin gibi yazin Izmir'e anneannenle oynamaya gidebilecek miyiz bilmiyorum. Cesme'de dondurma yiyebilecek misin bilmiyorum. Ogleden snra gunesi denizde batirabilecek miyiz bilmiyorum. Olur da gidebilirsek diye seni maske fikrine alistirmaya calistigimizda, tamam deyisini gidebilmek icin her seye katlanmaya razi olusunu icim buruk izliyorum.

Senin sevdiklerinden uzak buyumen bizim yillar once verdigimiz yurtdisinda yasama kararimizin bir sonucuydu. Biz bu karari verirken istedigimiz her an onlarin bizim ve senin yanina gelebilecegini ya da bizim bir ucaga atlayip gidebilecegimizi dusunuyorduk. Bunu, boyle bir sebeple uzak kalmayi hesaba katmamistik annecim. Daha 3,5 yasinda bu kisitlanmislikla ve sevdiklerini gorebilmek icin bir seylere (masketakmak zorunda olmak gibi) katlanmak zorunda olmak hissiyle tanistigin icin ozur dilerim. Biz bunu hesaba katmamistik annecim...

Ama hayat boyle Denizim, bir karar aliyorsun ve o kararin sonuclarini yillar sonra gordugun bile oluyor. Onemli olan o anda yillar once verdigin karari sorgulamadan yoluna devam edebilmek. O an elinde olanin artilarina odaklanabilmek. Baska care yok annecim.

Biliyor musun, ben bunu senden once bu kadar yapamiyordum. Hala da tam yapamiyorum ama senin hayatimiza girisinle cok yol katettim. Sana bunun icin ne kadar tesekkur etsem az. Umarim sen, benim gectigim o zorlu yollardan gecmeden bunu gorebilir, verdigin kararlari karsilastigin her zorlukta sorulamaz, hep onune hep ileriye bakabilirsin guzel kizim. Cunku sonucta her sey olacagina variyor Deniz. Ve uzulmek hicbir seyi degistirmiyor. Uzulmek yerine degistirmek lazim annecim. Umarim sen enerjini uzulmek yerine hep seni uzen seyleri degistirmeye harcarsin. Ya da uzulmeyi bir kenara koyar ve yasadigin anin tadina varirsin. 

Cunku benim guzel kizim Cemal Sureya'nin o guzel siirinde dedigi gibi: Hayat kisa, kuslar ucuyor. 

Her durumda yasadigin anin guzelligi yanina kar kalan oluyor. Bak iste aynen simdi yasadigimiz surec gibi. Bunlarin hepsi gececek Deniz, elbet Izmir'e de gidecegiz. Ve donup arkamiza baktigimizda her sabah yatakta yaptigimiz keyifler, anne kiz kahvelerimiz, babanla yaptiginiz resimler, yazdigin ilk kitabin, bahce pikniklerimiz, biz onde baban arkada kovalamaca oynamalarimiz, trampolinde ziplarken attigimiz kahkahalar yanimiza kar kalacak. 

Olur da ileride bir gun verdigin kararlarin sonuclari onune cikarsa ve aklina soru isaretleri duserse bunlari hatirla Denizim. Keske deme de bir bak bakalim anin mutlulugu seni nereye goturecek. Tutun o mutluluga guzel kizim. Birak kendini o mutluluga. Uzulerek mutlu olma firsatini sakin kacirma. Ama baktin icindeki uzuntu mutlulugun onunde.... O zaman bil ki seni uzen ne varsa uzaklasacak, her seye yeniden baslayacak, kosullari degistirecek gucun hep var. Ve biz omrumuz oldukca hep arkandayiz. Korkmadan yeni yola yuru annecim. Her ne yapmak istersen biz yanindayiz.... 


5 Mart 2020 Perşembe

Mini Deniz

Bugun burada Dunya Kitap Gunu. Cocuklar krese, okula sevdikleri bir kitap kahramani gibi giyinerek, yanlarinda da o kahramanin oldugu kitabi goturerek gidiyorlar. Sonra gun boyunca kitaplarla ilgili aktiviteler yapiyorlar. 

Deniz kreste oldugu ilk sene Elmer olarak gitmisti. Elmerli bir pijama almistim ona. onu giymisti :) Kucuck cocuga nasil o polyester kostumleri giydireyim butun gun icinde olacak?

Gecen yil saniyorum bu zamanlarda Turkiyedeydik ve ozel bir kostum giymeden gitti. Diye hatirliyorum.

Bu sene de aklimda bir sey yapmak yoktu acikcasi. Evde bir iki kostumu var onlardan giyer dedim.

Dun, evden calisiyorudm ve islerimi erken bitirince - daha dogrusu hic ama hic calisamadigimi farkedince - hadi dedim Denizi erken alayim gezelim azcik. Gezmek de parka gidiyruz ama dun cok yagmur vardi kafeye giiti, o kadar :)

Neyse krese gittim, ogretmeni dedi ki Deniz yarin cindrella mi olacakmis? Aa dedim oyle miymis :) Vallahi butun gun ben cindrella olucam dedi dediler. Hayde buyur buradan yak :)

Neyse beraber kafeye gittik, kitapciya ugradik eve donduk. Evdeki kostumleri cikardim. Nereden bulayim son anda sindrella :)

Hic aklimda yokken bir de mini kostumu yarattim ona evdekilerle ve kendisi onu secti!

Sabah bayila bayila gitti krese. Aman girince bir elbisesini gostermeler bir kurulmalar bir nazlar. Bayiliyor ilgi gorsun. Neyini eksik ettik de boyle oldu bilmiyorum ama kendisi hakikaten iltifat edildin, ilgi gorsun bayilan bir cocuk.

Deniz onemli olan snein begenmen giydiklerini desem de gercegimiz bu. Deniz icin su anda etraftan aldigi begeni cok onemli. Umarim hep boyle kalmaz, bu da bir asamadir. Ben boyle seylerin diyasiya yasanmasi gerektigine inaniyorum. Su an buna mi ihtiyaci var ok, istesin ilgi, gorsun ilgi icinde kalmasin. Belki de boyle boyle gelisiyor iste kisilik.

Ya da bizimki ilgi seven bir insan olacak. Bunu da yasayip gorecegiz.

Bu da bizim evin minisi. Kafasinda da kulaklari var ama buraya tumden fotosunu koymuyorum buyrun instagrama bekleriz :)




24 Şubat 2020 Pazartesi

Gurbet cocuklugu

Bu haftasonu Cumartesi gunu Denizin arkadaslari ile bir kafede bulustuk. Cocuklar kelimein tam anlami ile kudururken biz de kahve icip sohbet ettik. 

3 yas cok guzel. Cunku kendi kendilerine oynadiklari sure uzuyor. Tehlikenin daha farkindalar (ki Deniz hep sikkatli bir bebek/cocuk oldu) dolayisiyla surekli baslarida durup gozetlemek gerekmiyor. O yizde cocuklar oynarken biz kahve ictik cumlesi gercek anlamiyla kullanilabiliyor. Su ana kadar cocuklar oynadi biz kahveictik daha cok onlarin pesindeyken arada sogumus kahvemizi yudumladik seklinde kullaniliyordu ama artik oyle degil :) Ha bundan gittigimiz kafede kamerali bir sistemin olmasinin etkisi buyuktu. Bir de Denizin bir arkadasinin abisi onlarlaydi. DOlayisiyla gercekten guzel bir denge oldu :)

Deniz kres arkadaslariyla kres disinda zaman gecirmeyi hep cok sevdi, hep cok seviyor. Dolayisiyla Cumartesi onun mutlu oldugu, dolayisiyla bizim de mutlu oldugumuz bir gun oldu :)

Pazar gunu de bizim arkadaslarimizla beraberdik. BUrada, Londrada bizim taa universiteden arkadaslarimiz var. Ne yazik ki hepimiz sehrin ayri bir kosessinde oturdugumuz icin ve onlar cocuksuz ciftler oldugu icin cok sik gorusemiyoruz. Ama boyle arada toplaniyoruz. Ve bize bu toplanmalar cok iyi geliyor.

Bu sefer Guven ve Ezgilerdeydik. Otirduk hepbirlikte leziz yemekler yedik, sohbet ettik. Ve Deniz abla/abi, amca/teyzeleriyle doyasiya oynadi.

Ortamin tek cocugu olmak dezavantaj gibi gorunse de, orada yalniz kalacak  oynayacak kimse olmayacak diye insan bir an dusunse de oyle olmuyor aslinda. Ortamin tek cocugu olmak ilgiyi tamaen Denize yoneltiyor. Bunda bizim cocuk seven arkadaslarimizin etkisi buyuk.

Deniz Hakanla kosturmaca oynamaya, resim yapmaya, Gulbenle oturup sohbet etmeye bayiliyor. Ne zaman bir araya gelsek onunla surekli oynayan en az bir yetiskin olmasina ise daha cok bayiliyor. Dolayisiyla bizim kadar Denize de iyi geliyor bu toplasmalar. Seviliyor, simariyor, simariyor.

Deniz yalniz bir cocuk. Evet surekli arkadaslariyla bir araya getiriyorz falan. Ama nihayetinde bu cocuk neredeyse tum akrabalarimizdan uzakta buyuyor. Sana cok duskun diyorlar. E nasil olmasin? Ben Denizjn annesiyim ve yanimizda olmayan tum akrabalarimizdan bir parcayim. Diger parca da babasi. Denizin bize duskun olmasindan daha dogal bir sey yok benim gozumde. Bir sekilde sevgiyi tamamliyorlar, bize de duskun olmasa kiminle tamamlasin?

O yuzden boyle bizim arkadaslarimizla bir araya gelmesine, simartilacak kadar sevilmesine ayrica seviniyorum ben. Bence her cocugun boyle cok sevilmeye hakki var. Boyle uzaklarda bazen Denizin o hakkini elinden aliyormusuz gibi geliyor bana. 

Turkiyede olsa ne cok sevilecegini biliyorum. Kalabalik bir ailenin icinde olacak. Sevilecek, simartilacak. Ve kalabalik bir arkadas gurubumuz oldugundan bir de oyle bir sevgiyle kusatilacak. Sanki bu hayati secerek onun bu hakkini elinden aliyormusuz gibi geliyor bazen bana. Hayat yaptigimiz tercihlerin sonuclarinin toplami. BU da bizim yaptigimiz bir tercih ve bundan en cok etkilenen artik Deniz.

Ben cok kalabalik bir ortamda buyudum. Bir suru kuzenim vardi, halalar, dayilar, komsular, annemin arkadaslari. Sanirim kafamdaki cocukluk kavrami bu oldugundan simdi Denizin cocuklugunda bu eksik gibi geliyor bana. Ama alidan Deniz kendi cocuklugunun dinamikleri icinde yasiyor. Karsilastirma yapmamali belki...

Ama iste insan cocugu icin en iyisi olsun ister diyorlar ya, belki de dogru. Ben oyle en iyi kiyafet, oyuncak vs pesinde hissetmedim hic kendimi. Ama Deniz dogdugundan beri sevgisi hep eksiksiz olsun istedim. Onu sevmedigim, ona sevdigimi soylemedigim, o mis kokulu yanaklarini ensesini opmedigim gun olmasin istedim. Yaptim da bunlari. iste sanirim ona bagli olarak, bizim disimizdaki sevgisinde olusan mecburi (fiziksel) eksiklikler beni en cok yaralayan.

Ama sunu biliyorum. Sundan eminim. Denizin yaninda olmasa da onu cok seven bir ailesi, secilmis teyzeleri amcalari var. Umarim bunun, bu etrafindaki sevginin hep farkinda olur benim minik gurbet cocugum.
Baska da dilegim yok...

4 Şubat 2020 Salı

Deniz baleye basladi

Deniz Ocak ayinda baleye basladi. Belki bunu daha once yazmisimdir ama buna ait ayri bir yazi olsun istedim blogumda. Tarihe bir baska not :)

Deniz oyle muzik acinca hemen dans eden, kiritan bir bebek olmadi hic. Zaten diyorum ya sakin bir bebekti, sakin de bir cocuk. Oyle kipir ipir halleri pek olmuyor bizim kuzunun.

Dans edince de bir komik dans ediyordu ki sormayin. Cok guluyordum. Boyle zipliyor falan. Kuzum ya :) Ritim duygusu hep iyiydi ama. Muziklere, sarkilara pek guzel eslik ederdi. Kendi kendine oynarken hep sarki soylerdi. Yani muzige ilgisi vardi ama dansa pek yoktu. 

Ama bir sure once durum biraz degismeye basladi. Hic elsa izlememis kizimiz, kresteki arkadaslarinin etkisiyle ben Elsa gibi dans ediyorum diye ortalikta dolanmaya asladi. Anne hadi muzik acalim dans edelim demeye basladi. Dansa da yavastan ilgi duymaya basladi. Ve bir gun televizyonda Peppa izliyordu, Peppa bale yapiyor. "anne ben de bale yapabilir miyim?" dedi. "Tabi yapabilirsin Deniz, ben bakayim mi senin icin bale?" dedi. Hevesle "evet" dedi.

Ben aslinda Deniz icin jimnastik istiyordum bu kis. Onu da bir turlu bize uyan saatte bulamadim. Ona bakarken bale de bakmaya basladim. Cocuk malum. Daha da 3 yasinda kuzum. Hevesleri istekleri hizla degisebiliyor. O yuzden jimnastik bulamadim bale buldum ama sadece deneme dersi icin kayit yaptirdim hani bir bakalim diye. 

Ve Deniz ders icin gun saymaya basladi. Ne zaman baleye gidecegiz diye. Bir Cuma aksami bale kiyafetlerini denize denettigimizde oyle mutlu oldu ki sastik kaldi. Ben Denizi giydigi herhangi bir sey icin cok az bu derece mutlu gordum diyebilirim. Cildirdi. Guldu, kahkahalar atti, etrafta dondu durdu. Cok tatliydi :)

Ve ertesi gun baleye gittik. Hemen cembere katildi. 

Denizi hep anlatiyorum ya size. Deniz bir ortama girince hemen o ortama karismiyor. Once izliyor. Biz de onu ogrendik artik. Oyle durumlarda Denize hadi bak sen de yap, yap, yap vs demenin hicbir anlami yok biliyoruz. Onun kendine ait bir ritmi var. izleyecek, gozlemleyecek, kendisi hazir hissettiginde katilacak. Boyle bizim kuzumuz.

Ben de o gun o izlerken hemen yaninda oturdum. sadece oturdum. Arada bana sarildi ben de sarildi. Gozunu kirpmadan izledi bir sure. Sanirim 5 dakika falan. Sonra bana bakti guldu. Ve yavastan katilmaya basladi yapilanlara. Ve dersin ilerleyen zamanlarinda Deniz herkese katildi. Ve dersin sonunda cok mutlydu :)

Ders dedigime bakmayin. 45 dakika suruyor bunun belki 10 dakikasi sadece bale gibi bale. Onun disinda kosuyorlar zipliyorlar. Ellerine kurdeleler, bayraklar, ayilar veriyorlar onlarla bir seyler yapiyorlar. Tam benim istedigim gibi. Daha 3 aysinda oyle cok sisiplinli bir seye ihtiyaci yok bence. Eglensin iste.

O gun yani ilk gun Deniz derse evet katildi ama cogu hareketleri tabi ki yapamiyordu. Deniz ne guzel cabaladin dedik. Aferin cok guzel denedin dedik. Sonraki unlerde Deniz evde de bale yapmak istedi. Bacaklarimi nasil yapicam goster dedi. Bak bu piliye piliye diye evde dolasmaya basladi. Ve o gunden beri deniz baleye kosarak gidiyor.

Sabhlari bale var mi diye uyaniyor. Baleye kac gun kaldi diyor. Ve bugun bale var dedigimizde gozlerinin ici guluyor. 

Denizi bebekleiginden beri boyle eglenebilecegi aktivitelere goturuyoruz ama hicbir sey konusunda bu kadar hevesli oldugunu gormemistik. O yuzden deneme suremiz bitince de devam etmeye karar verdik.

Ve ben bunu neden buraya not etmek istedim. Cunku bu surecte Denizin, hep dusundugum gibi, bana ne kadar cok benzedigini bir kez daha gormus oldum. 

Bir konuda Deniz'e asla israrci olmamamiz gerektigini, sevdigi seyleri secmeisni icin ona firsat verip geriye cekilip beklememiz gerektigini bir kez daha gordum. Kizimi biraz daha tanidim. Ve onun sevdigi bir seyi bulabildigimiz icin cok ama cok mutlu oldum.

Deniz baleye de istedigi surece gidecek. Istemedigi zaman elbette birakacak. Ama omrunun cougunu dansla gecirmis, hayatta en mutlu oldugu yerlerden biri sahne olan bir insan olarak, kizim dansa ilgi gostedrigi icin cok ama cok mutluyum. E o kadarcik da olsun canim :)

Ve olur da her ne formada olursa olsun dansa devam edecek olursa, bu da Denizin dansa baslama hikayesi olarak burada olsun :)

22 Ocak 2020 Çarşamba

Isterim anne...

Haftasonu sifayi kaptim. Nezle. Burun cesme gibi akiyor, hapsuruklar ust uste siralaniyor, gozler sipir sipir sulaniyor. Iste klasik nezle. Ve tabi o nezle kucagimdan asla inmeyen, biraz oksurdugu icin gece uyanip uyanip yanima gelen ve kucagimda uyumak isteyen kizima da bulasti. Beklenen son. 

Deniz benim kadar kotu olmadi cok sukur. Kuvvetli bir virus ya da bakteri degilse cocuklar daha cabuk atlatiyor. Ben ateslendim falan ama o cok daha iyiydi. Yine de Pazartesi gunu babasiyla evdeydi. Dun de ben hazir evde duracakken Onu da krese gondermek istemedim. Beraber evdeydik. 

Krese gitmesine engel olacak bir hali yok. Sadece burnu akiyordu dun sabah. Ki bu yaslarda genelde burunlari akiyor zaten. Ama iste ben evdeyken o da dursun dedim. Bu durumda benim cekindigim sey bagisikligi gorece daha dusuk olacagindan nezle nedeniyle baska seyleri daha cabuk kapma ihtimali. Hani varolan nezlesi icin degil de baska yakalanabilecegi hastaliklari icin gondermiyorum aslinda. Bir de bahane iste beraber oluyoruz, kucak kucaga vakit geciriyoruz kizimla.

Bu aralar bir baska tatli. Tamam biliyorum, ben hep boyle soyluyorum ama bu donem gercekten bir baska tatli. 

Tam bir bicirik. Soylediklerine, konusmalarina yetisemiyorum yazmak icin artik. Aklima geldikce not ediyorum  ama iste yetismek ne mumkun. Her konusmamizda bir baska gulduruyor beni. Her sey oyun onun icin. Bir bakiyorsun, hayat normal akisinda devam ederken bir oyunun icine girivermissin. 

Gecen gun Deniz karnin doydu mu dedim mesela. Bakti bana guldu. "Hokus pokus karnimiz tokuz" dedi :) Ondan sonrasi Denizin sihirbaz oldugu bizim guldugumuz dakikalar :)

En sevdigim anlar onun oyun kuruo beni de icine dahil ettigi anlar. Dun evdeydik ya bu tabi cok oldu. Bir baktim aksamustu ikimiz koltuk altinda, mutfak dolabinda canavar ariyoruz :) Canavari buluyoruz ama bitmiyor. Gozlerini kapat 20ye kadar say diyor, o sirada canavar baska yere saklaniyormus :)

Ben cok oyuncu bir insan degilim. Oyun kurmayi falan cok beceremiyorum. Oturalim kitap okuyalim, sohbet edelim, mutfakta beraber birseyler yapalim, yurusyuse cikalim falan tamam. Ama diger oyunlarda biraz guduk kaliyorum. Gercek bu ama farkediyorum ki o simdi oyun istiyor, olmayan bir canavari arayalim, olmayan bir kopege mama verelim, bir civciv hayal edip konusturalim. Iste elimden geldigince Denize uymaya calisiyorum ama itiraf edeyim cok zorlaniyorum.

3 yas hayal gcunun cok gelistigi bir donemmis. Oyle. Bizim evde bu ara canavarlar araniyor, baheye ayilar gelip dans ediyor, gokyuzunden kuslar geciyor diye tavanlar izleniyor.Oyle iste garip seyler. Bir yandan urkek bir kus. Baleye basladi kucuk hanim, bale kursunun maskotu da kucuk bir ayicik. Her derste bunlara ayi dagitiyorlar, o ayiyi uyutuyorlar, dans ettiriyorlar. evet boyle bir baleye gidiyor, bale degil de oyun diyelim :) Hah iste o ayicigin buyuk maketini getirdiler bir derse yanina yanasmadi :) E hani bahcede ayilar dans ediyordu diyemedik tabi :) Istemiyorsan yaklasma kuzum dedik :) Iste bir yandan ruhu kanatlanip ucmek istiyor bir yandan gercek dunyanin buyuklugunden hala urkuyor benim kucuk kusum

Bu yazi nereye gidiyor bilmiyorum ama yaziyorum su an. Bir kac kez ara vermek zorunda kaldim o yuzden iyice kopmus olabilir konular birbirinden ama idare ediverin :)

hayal dunyasi ya da degil bizim hayatimizin en onemli gerceklerinden biri su: Deniz evi, evde vakit gecirmeyi cok seviyor. Evde olsun, oyuncaklariyla oynasin, koltugunda smoothie icsin, bizimle kahve keyfi yapsin. ciksin odasinda bebeklerine kitap okusun. Bunlar varsa bizim kizimiz cok mutlu. Evdeysek oyle disari cikmayi cok istemiyor. Dun de istemedi mesela.

Kac defe annecim seni parka gotureyim dedim, yuruyuse cikalim dedim, babycino izmeye gidelim anne-kiz dedim hepsinde ayni cevabi verdi: simdi degil anne. Ne zaman Deniz? Ben simdi bebeklerin altini degistireyim, sonra onlari parka gotureyim, sonra senle canavar kovalayalim sonra tamam mi?... Tamam diyorum. Cunku belki de evi ozluyor diye dusunuyorum. Istemedigi seylere vaktimiz musaitken zorlamak istemiyorum. Evse ev, durmaksa durmak peki Deniz diyorum.

Zaten hafta ici biz ise yetisecekken, ne kadar onun temposuna uymak icin erken kalksak da acele ettiriyoruz onu. Mecburuz. Denizi zaten 8:30-9da birakiyoruz krese, kim kree biraktiysa Denizi ise gitmesi 10u buluyor. Daha da esnetmemiz mumkun degil sabahi. O yuzden evdeysek tamam diyorum evde duralim gitmeyelim bir yere.

Dun de oyle dedim. Disari gitmek yerine kek yapmak istedi tamam dedim. O da benim gibi kekin dibini, pismis halinden daha cok seviyor L( Azcik yemesine musade ediyorum artik :) Oturdu biraz kek dibi yaladi. Sonra kekimizi piknik yaparak bahcede yiyelim dedi kabul etti. E yeter kis gunu bahce keyfi de bize ne yapalim. BIraz kek yeme, biraz trampolin. biraz bahcede top oynama derken hava aldi iste. Hic yoktan iyidir.

Iste boylece bir anne kiz gunumuz daha oldu,


Cok seviyorum onunla boyle zaman gecirmeyi. Ama ertesi gun bir baka ozluyorum onu. Sabah cok cok cok sarildik denizle. Cok cok cok gulduk. Bebekligine baktik. MInnacik oldugu zamanlari gorunce bir baska sizladi icim. Buyuyor, ben ne yaparsam yapayim doyamiyorum onunla gecirdigim zamana. Al iste ilk bir yil yanindan ayrilmadim 10 dakika doydum mu o zamana? Hayir. Cuku doyulmuyor. Bugunleri de ileride bakip icim sizlayarak doyamamiz olarak hatirlayacagim biliyorum. O yuzde isim azsa hemen kaciyorum, o yuzden daha buyuk projelere evet demiyorum. deniz okula baslamadan olabildigince anne kiz zamani yasayaim istiyorum. SOnra da yasayacagiz elbet ama bunlar da baska.


Bu arada beraber o buyuyunce yapacaklarimizin hayalini kuruyoruz. 

D: Ben buyuyunce bana da makyaj malzemesi alacak miyiz?
G: Aliriz tabi
D: Kahve de icer miyim?
G: Icersin tabi. Beraber alisverise gideriz, sonra oturur kahve iceriz. Kek de aliriz yaninda.
D: peki ben buyuyunce sarap da icecek miyim?
G: Istersen evet. Istersen kahveden sonra dolasiriz, dolasiriz, sonra cok guzel bir restorana gideriz. Anne kiz. Cam kenarinda bir masaya otururuz. Sarap da soyleriz. Seninle ben sohbet ederiz, sarap iceriz. Yemek yeriz. Konusuruz, onusuruz. 
D: Isterim anne. Yapalim, isterim.

Ben de isterim Deniz. Hem de cok. Bakma bebekligine cocukluguna doyamama, ben senin buyumeni de sabirsizlikla bekliyorum. Birlikte yapacagimiz her seyi ama herseyi sabirsizlikla bekleiyoum benim guzel kuzum.

6 Ocak 2020 Pazartesi

Denizle bir gun...

28 Aralik Cumartesi gunu Denizle cok guzel bir anne kiz gunu yasadik. Buraya yazmak istedim.

Cocuklarla her gun, her sey planladiginiz gibi olmuyor. Bazen birlikte bir gun planliyorsunuz ama bazi seyler ters gidiyor ve o gun burnunuzdan geliyor. Ama bazen de oyle olmuyor. Bazen de her sey yolunda gidiyor ve birlikte harika bir gununuz oluyor. Benim tecrubeme gore hicbir seyin garantisi yok. O yuzden guzel gunlere minettar olup sonuna kadar keyfini cikarmak ve ters giden gunleri bir sekilde kapatip yola devam etmek en iyisi. Ha belki bir de guzel gunleri boyle bir yere kaydetmek. 

Ben de iste onu yapayim istedim. Bu gunu yazayim ki bir gun donup bakabileyim...

Haftalar oncesinden Peppa cok seven kuzular icin, #canimdogumizni ekibimizle Peppa tiyatrosuna bilet almistik. 28 Aralik Cumartesi saat 11e. 

Deniz onceki gunlerde  biraz hasta oldugundan bu sefer son gune kadar nereye gidecegimizi soylemedim ona. Hayal kirikliklarini yonetmek cok zor olabiliyor. Ama Cuma aksami yarin pepaya gidecegiz dedigimde sevinci gorulmeye degerdi. Ona peppali bir kazak da almistim. Ertesi sabah kalktik, kahvalti ettik. Gayet sorunsuz giyindi (ki 2-3 yas bebe anneleri bunun kiymetini bilir) ve yola ciktik. 

Deniz metronun sesinden korkuyor. O yuzden genelde kucagimda olmak istiyor. Sarildi bana. Yolun bir kisminda kucagimda koala gibi oturdu.Oyle zamanlar bana hep kanguru ile Denizi tasidigim gunleri hatirlatiyor. Arada kafasini opuyorum. Nefesi gogsumu gidikliyor. Mis kokusu burnuma geliyor. Ne cok sevdim bebek giymeyi ben, ne severek tasidim kangurusunda Denizi. O da seviyordu biliyorum. O yuzde boyle kucagimda kafasi gogsume yapisik yatarken kafasini opmemi, kulagina canim kizim diye fisildamami da cok seviyor hissediyorum... 

Oyle gittik baya bir sure. Ama bir yandan sese alissin da istiyorum Yavas yavas konusa konusa, etrafi anlata anlata oturttum onu yanimdaki koltuga. Ve sonra metrodaki insanlardan konusmaya basladik. KIyafetleri, cantalari. Sonra metroya asilmis reklamlar. Oyle tatli oyle usul usul bir yolculuktu ki. Eli elimde, bicir bicir sesi kulagimda. Cok sevdim.

Tiyatroya geldigimizde saat cok erkendi. Biz de bir yerde anne-kiz kahve keyfi yapalim dedi. Deniz smoothie aldi ben kahve. Cok guzelmis smoothiesi oyle dedi. Karsimda oturdu, smoothiesini icerken bana tiyatro hakkinda sorular sordu. Heyecanini sevdigim cocuk. 



Amm velakin tiyatroya giitimizde yine bir cekindi, Hep boyle oluyor zaten. Ilk basta cekiniyor. Karanlik, ses, etrafin kalabalikligi. Oyle, alistik. Ama yaninda Arya ve Onur olunca, ben de artik bu konuda baya tecrube kazandigimdan 5 dakikanin sonunda gayet dikkatle izlemeye baslamisti, 

Deniz boyle tiyatrolari falan gozunu kirpmadan izliyor. Yine oyle izledi. Arada Arya ile dans ettiler, arada guduler ve Peppayi gayet guzel izlediler. Ama sanirim Peppa kadar sevdikleri sokakta ucunun el ele yurumesi oldu. Arkadas olmayi ne seviyorlar. Ve ben bu hallerini nasil da seviyorum. 

Sonra anneler ve cocuklar harala gurele bir yemek yedik. 3 cocukla yenilen yemek diyeyim size siz anlayin :) Ha o 3 cocuga sonrasinda cikolatali dondurma verinde baya buyuk bir sessizlik oluyor ama. Sonrasi arkadaslardan ayriligin getirdigi huzun olsa da, bizim Denizle anne kiz zamanimiz basladi.

Hicbir planim yoktu. Acikcasi gunu Denizin moduna gore planlamaya karar vermistim. Eve de donebilirdik, gezmek isterse gezerdik. Ne istersek oyle yapacaktik. Denize eve donelim mi gezelim mi dedim. Gezelim dedi.

Biz de bir muzeye gittik. Ve Deniz o muzeyi gayet dikkatle gezdi. bana resimler hakkinda soular sordu. 3 yasinda, sanat elestirisi yapmiyor tabi ki. Ama heykellere bakiyor, bak bunlarin sakali var bunun yok diyor mesela. Sonra oturuyor kanepelere tek tek resimlere bakiyor. Bak bu abla uzulmus diyor. neden acaba diyorum, kendince sebepler sitaliyor. Arkasinda bir masa var mesela bir resimde uzgun olan kadinin. Pasta vermemisler ona ondan uzulmus diyor :) 

Baska birisi sevinmis diyor. Galiba hava gunesliymis ondan mutlu diyor. O'nun o 3 yasindaki zihninin resimleri heykelleri yorumlayisi oyle mutlu etti ki beni. Anlatamiyorum ama boyle bambaska bir zaman oldu o muze zamani. Ne cok buyumus meger dedigim bir zaman...

Sonra sokaklarda dolastik Denizle. Kucak kucak diye tutturmadi. Bildiginiz atrafi izleye izleye gezdi kuzu, Isiklara bakti. tezgahlari inceledi. Sorular sordu, cavaplari dinledi...


Bir de kitapciya gittik kizimla. Ve tabi kitapciyi bir kutuphane gibikullanip baya kitap okuduk orada. Oyuncaklara baktik. Deniz elbette kitaplari duzenledi. Ve yoruldum anne dedi sonra bana. 

Hani yorulunca, aglarlar arizaya baglarlar ya. Oradan anlarsin yorgun olduklarini. Oyle yapmadi. Yoruldum anne eve donelim dedi. Tamam dedim ben de ona. Aldim kizimi eve donduk beraber. Birlikte gecirilmis mis gibi bir anne kiz gunun ustune donduk evimize. 



Ah o gun ne iyi geldi bana. 


Ve ne cok sey dusundurttu, hissettirdi bana. Aynen instagrama yazdigim gibi....


Deniz buyuyorsun. Bu aralar bunu daha çok hissediyorum. Hele böyle tatillerde. Hele böyle rutinin dışına çıktığımızda. Hele böyle günlük kosusturmanin bir adım gerisine cekilebildigimizde. İşte o anlarda daha da çok hissediyorum ne çok buyuyorsun. Bizimle sohbet ediyorsun, gideceğimiz yeri seçerken fikir belirtiyorsun, görmek istediğin insanları sayiyorsun. Senin gözünden yaptiklarimizi dinlemek bir başka keyif simdi. Deniz sen, kendince bir yorumla anlatıyorsun ya yaşadıklarımızı benim için bambaşka bir pencere açıyorsun. Deniz buyuyorsun, bir müzede resim inceliyorsun mesela benimle, ya da kitapçıda kitap seçip bak şuna benziyor bu kitap diye yorum yapıyorsun. Yollarda kucak kucak demiyor da elimi tutup etrafa bakarak yürüyorsun. Etrafta gördüklerini bana anlatiyorsun. Deniz, buyuyorsun. Ama bir yandan hala ufaciksin. Uyanınca hemen benim kucağımı istiyorsun. Neden diye soruyorum, çok seviyorum kucağını diyip beni çok mutlu ediyorsun. Düştün mü hala yanıma koşup öpücük istiyor, yeni bir şey yapacaksan gözlerinle benden onay bekliyorsun. Deniz buyuyorsun ama hala ufaciksin. Kızım buyuyorsun ama hala benim bebegimsin. 2019 giderken ben en çok seni hatırlıyorum geriye bakınca. Ve yeni yıl için, sen biraz daha büyürken beraber yasayacaklarimiz için çok ama çok heyecanlanıyorum kuzum. Deniz, iyi ki bu hayatı bizimle yaşıyorsun ❤️
Ve iste bu da Denizle boyle bir gundu....

Bunlar da ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails