3 Mayıs 2022 Salı

Gulcin zamani

Dun burada tatildi. Bayramin da ilk gunune denk geldi bu tatil. Ben oyle buyuk bayram coskulari yasamiyorum artik. Sanirim pndemiyle birlikte bu his iyice kayboldu bende. Ne yazik ki. Kaybolmasaydi iyiydi. Deniz'e bayram coskusu yasatabilseydim iyiydi ama hele bu sene hic icimden gelmedi. 

Sabah her zamanki gibi kahvaltimizi yaptik. Aileleri aradik. deniz zaten bu aralar telefonde konusmayi da pek sevmiyor ondan da buyuk bir cosku duymadi yani. 

Boyle anlarda kendimi cok suclu hissediyorum. Onna bu rituelleri akataramamak kendimi suclu hissetmeme sebep oluyor ama bu ara gercekten o kadar boyle seylere enerjim yok ki...

Sonra Ozan ve Deniz Hobbledown'a gittiler. Denizin en sevdigi yer olabilir. Yani kendisi oyle soyluyor. Hobbledown dedik mi cocugun gozleri parliyor. Bu geziyi "bayram gezmesi" olarak adlandirarak kendisine biraz bayram coskusu vermeye calistik. Oldugu kadar.

Ah nerede o benim aksamdan kiyafetlerini asmalarim, evi balonlarla suslemelerim, evde sarkilar calip bayram diye kizimla dans etmelerim. Nereye gitti o enerjim?

Ozanla bugunu Deniz-Ozan gunu olarak planlamistik ki ben de biraz yalniz vakit gecirebileyim. Bu ara -gerci her zaman- Deniz bana cok duskun. Her sey anne. Anne, anne gelsin, anne soylesin, anne yatirsin, anne anlatsin. Surekli bir anne. Bir yadan yaptigim hicbirseyden de memnun olmuyor. Anne oyle soyle,me, anne oyle yapma, anne oyle bakma. E her seyi anne yapsin diyorsun, yapinca da begenmiyorsun? Biraz zor bir donem hepimiz icin.

O yuzden benim de gercekten biraz yalniz kalmaya ihtiyacim vardi bu ara. Bana kalsa gunun cogunu evde pinekleyerek gecirirdim ama Ozan birakmadi. Biz giderken seni de yol ustunde bir yere birakalim cik evden dedi. Iyi ki de demis. Sabahi yepyeni bir bolgede kitabimi dinleyip yuruyus yaparak gecirdim. Bu aralar Kizim olmadan asla dinliyorum. Canimin istedigi yerde oturdum kitabimi okudum. Ayfer Tunc- Osman okuyorum.

Eskiden iki kitabi ayni anda okuyamazdim. Simdi de okuyamiyorum ama bir kitabi okuyup digerini dinleyebiliyorum ve ikisinden de kopmuyorum. Okuma aliskanliklarim son yillarda gercekten cok degisti.

Sonra gogledan buldugum bir kafede guzel bir ogle yemegi yedim. Sahipleri de Turkmus. Sohbet ettik guzel oldu. yemekler de nefisti.

Sonra da tek basima sinemaya gittim. The Lost City diye bir film. Acikcasi filmi degil seansi secmistimama film de fena degildi. Bir de sinemanin koltuklari yatak gibi oluyordu oh iki saat cok guzel keyif yaptim.

Sonrasinda kahve-kitap keyfi. Sonra biraz alisversi ve donus yolunda Ozan ve Deniz beni aldilar.

Aksam denizin banyosunu yaptiriken de onu yatiriken de cok daha sailriydim. Ikimiz de birbirimizi ozlemistik. Bol bol sarildik, kucaklastik, mis gibi bir aksam yasadik.

oyle zamanlarda yalniz cocuk buyutmenin ne kadar zor oldugu bir kez daha carpiyor yuzume. Gercekten non-stop bri tempomuz var. Ozanin da benim de. Sabahtan gece yatana kadar kendimize ayirabildigimiz sure o kadar az ki. O da isten cal, aklin iste kalsin vs seklinde.

Birbirimize boyle detsek de olmazsak hakikaten cok ama cok zor her sey. Birbirimize destek olmak icin elimizden geleni yapiyoruz. Biz Turkiyede iken ozan arkadasinin yanina gitti mesela. 1 hafta cocuksuz bir tatil yaptui. Ben de dun iste gunduzu yalniz gecirdim kendime geldim.

Ebeveynlik dunyanin en zor ama ayni zamanda en guzl seylerinden biri.

Dneizin annesi olmayi hicbir seye degismem. Asla. Ama biraz daha destekle cocuk buyutebilme, kendimizi bu kadar yipratmama sansimiz olsaydi da hayir demezdim.

hayat. payimiza dusen neyse onu yasiyoruz. Her gunumuze sukrediyorum.

Hayatimi seviyorum. kizimi herseyden cok seviyorum.

28 Nisan 2022 Perşembe

En guzel zamanlar...

Hayatin en guzel zamanlarini konusur hep insanlar. Kimi lise yillari der, kimi universite. Kimine gore evliligin ilk zamani, kimine gore ilk para kazandigin yillar... 

Gecen gun bunu dusunurken buldum kendimi. Hayatin en guzel zamanlari ne zaman?

Deniz'e bakiyorum, cocukluk sahane. Denizin ilk dogdugu zamnalari hatirliyorum o yeni bebek kokulu zamnalar nefis. Istanbulda ilk calismaya basladigim zamanlar kizlarla gecirdigim gunler, tadi hala damagimda. Hollanda yillarimiz, gezip tozdugumuz yillar bir baska guzel. 

Her yasin guzelligi ayri suphesiz. Ama bence hayatin en guzel zamanlari tum sevdiklerinin saglikli oldugu zamanlar. ayatinda sevdigin insanlar saglikli ise her yil guzel. Cunku saglik olunca gerisi oluyor. Gerisi bir sekilde yolunu buluyor. Evet kesinlikle oyle. En guzel yillar saglikla sinanmadigin yillar. Sonunu bilmedigin, gidisatini kontrol edemdigin bir illetle ugrasmadigin yillar en guzelleri. Hepsi de oyle guzeldi ki.

Simdi de guzel. Cunku birlikteyiz. Cunku yine bir araya gelip guluyoruz. Bir arada yasiyoruz. Bundan daha kiymetlisi yok. 

Ama simdi bir de zor. Icimdeki su kontrol edemedigim huzursuzluk zor. Bilmedigin bir yolda yurumek zor. Annemi hasta gormek zor. Annemin uzuldugunu gormek zor... Zor...

Her gunumuze sukrediyorum. Biliyorsunuz hep ederim. Simdi de degismedim, sukrediyorum. 

Ama su blogu actigim gunden beri en sevdigim gunler en siradan gunler derim. Hep dedim. O siradan gunleri ozluyorum. Simdi siradan baskalasti. Bu baska da zor.

Annem cok kotu degil en cok buna sukrediyorum. Daha iyi olmasi icin her gun dua ediyorum. 

Ama iste oyle. En guzel yillar sevdiklerinin saglikli oldugu yillar. Oyle yillardaysaniz kiymetini bilin olur mu? Cok kiymeti bilinesi gunler onlar....


27 Nisan 2022 Çarşamba

Yeniden Izmir

Bu yari tatil bizim icin cok ucmali bir tatil oldu. Amsterdamdan sonra 4-5 gun Londrada kalip bir seyler kapmadigimizdan emin olduktan sonra bu kez Izmir'e gittik. Hazir firsat varken annemleri de yeniden gormek istedik. Zaten nereye gitsek ne yapsak, Izmir'e gitmedigimiz surece icimde bir burukluk oluyor. Bu dogru degil biliyorum ama kontrol edebildigim bir his de degil. O yuzden Izmir'e gidince bir ferahliyorum. Ama elbette annemi hasta gormek baska turlu zor. Elden gelen bir sey yok. Onumuze ne gelirse onu yasiyoruz.

Mart ve Nisan aylari annem icin zor gecti. Daha once de bahsettigim gibi ilaclar agir geliyor. Belki sorunumuz sadece kanser olsa basetmesi daha kolay olacak ama onceden de yazdigim gibi kanserin onceki roundlarindan kalan hasarlar da annemi cok yoruyor. En cok yoran da diyabet su anda. Diyabetin etkisi ile damarlar, sinirler zaten iyice hassas ustune bir de agir ilaclar eklenince durum o kadar da ic acici olmuyor. Ama elden gelen bir sey yok iste.

Bu gidisimizde annem bazi gunler daha iyi bazi gunler daha kotu idi. Iyi oldugunda da eskisi gibi olmuyor elbette. genel bir halsizlik var uzerinde ama yine de iyiyse ooturuyor, sohbet ediyor, kucuk islerini hallediyor. yani cok sukur iyi ise iyi oluyor. Ama bazi gunler cok bulantisi oluyor, halsizligi oluyor. O gunleri genelde yatarak gecririyor. Bu hicbirimizin alisik olduguu bir sey degil. 

Onumuzde insallah uzun bir surec var. Biz elimizden geldigince annemin konforunu arttirmaya calisiyoruz. iste bulantisi dinsin, ilaci rahat icebilsin, yan etkiler olabildigince kontrol edilebilsin cabamiz bu. Bundan otesi doktorlarin ve ilaclarin elinde. Onlar da ellerinden geleni yapiyorlar.

Anneme tabi denizi gormek cok iyi geldi. Olabildigince birlikte oynadilar vakit gecirdiler. Abim ve babama da denizi gormek elbette cok iyi geldi. Deniz yine cok uyuymlu idi ama arada arizalar da cikmadi degil. Annemler su anda koy evinde Torbali'da. Deniz orada biraz sikiliyor tabi. Yazin cesmeye gittigimizde umuyoruz her sey daha kolay olacak. 

Yaz icin planlar yapmaya calisiyoruz. Su an Cesme'de evde gunluk islerde, annemin ilaclarinin takibinde bize yardimci olabilecek birini ariyoruz. Annem asla yatili yardimci istemiyor. O kafasinda baska bir asamaya gecis sanki. Onu da anliyorum. Ama yatili olmayan yardimci hele de donemlik bulmak oyle zor ki. Bakalim umarim buluruz.


Sizin de cemse civarinda bu konuda bize yardimci olabilecek akliniza gelen biri olursa bana yazarsaniz cok sevinirim.

bakin iste yine buraya yazarken aklima geldi ben bunu instagramdan da sorsam ya.

Evet evet sorayim...

Iyi ki sizlerle paylasiyorum, iyi ki yaziyorum. Boyle iste yazarken paylasirken fikirler sekilleniyor sanki.

beni hep dinlediginiz, okudugunuz icin tesekkur ederim.

14 Nisan 2022 Perşembe

Kizimizla Hollanda

Deniz dogdugundan beri O'nunla Hollandaya gitmek hep aklimizdaydi. Olmadi. Bir turlu denk gelmedi. 

Yilbasinda Ozan Nisan ayinda Hollanda da bir toplantisi oldugunu soyledi. Baktik tam da okul tatiline birlestirilebilecek bir donem. Hadi dedik alalim biletleri de gidelim. Hem Nisan ayinda Hollanda cok guzel olur.

Once Ozan gitti. Ardindan biz Denizle O'na katildik. Sadece 5 gun Hollandadaydik ama cok guzel zaman gecirdik.


Malum yillarca Hollanda da yasadik. O yuzden ulkenin ucunda bucaginda yapilabilecek hemen hemen herseyi yapmisizdir sanirim. Oyle turistik aktivitelerde gozumuz yoktu Biz yasadigimiz yerlerei Denize gosterelim istedik, Onu arkadaslarimizla tanistiralim, Hollanda ile tanistiralim. O yuzde oyle bir suru sehir gezmek ustune falan planlar yapmadik. Hatta hic plan yapmadik. Ciktik yola...



Once Amsterdamdaydi. Cumartesi hava biraz kotuydu. Hollandalilar bir acip bir kapatan havaya "moody" der. Tam da moody bir hava avrdi Amsterdada Cumartesi gunu. Biz arkadaslarimizla beraberdik. Deniz onlarin 8 ve 10 yaslarindaki kizlari ile oynadi, kopekleriyle tanisti, kostu eglendi. Guzel bir sehir yuruyzu, ardindan tabi ki cocuk parki! O gunu sakince gecirdik, arkadaslarimizi gorduk ve buna en co k kendine oyun arkadasi bulan Deniz sevindi :)


Pazar gunu hava acti. Arkadaslarimiz Maduradam'a gitmeyi onerince ok dedik biz de. Bana kalsa sanirim o gun lale tarlalarinin arasinda dolanmayi tercih ederdim ama cocuklarla bir gezi ayarlayinca biraz cocuklarin planina uymak gerekiyor. Cocuklar da Maduradam'a  bayildi.

Maduradam'i annem cok sever. Minyatur bir Hollanda dusunun. Sehirlerin, onemli yasam alanlarinin minyatrleri yapilmis. Pek cok interaktif oyun var. E oyle olunca cocuklari cok eglendiren bir yer tabi. Bence biraz, hatta baya pahali. Amacocukla HOllnadaya gidiyorsaniz yapilabilecek etkinliklerden biri. Hava da guzel olursa. tum gunu disarda gecirmek icin iyi bir alternatif. Benim pazar gununde favorim ise donus yolunda aralarinda gectigimiz lale tarlalari oldu. Nasil seviyorum Hollandayi lale zamani :)



Bu donemde yani Nisan, Mayis ayinda Hollanda'da olursaniz yapilabilecek en guzel seylerden biri zaten leleleri gezmek. Keukenhof Hollandanin dunyaca unlu lale bahcesi. Sahane bir yer! Biz de cok severiz. Bu blogda'da Keukenhof'a dair pek cok yazi var diye hatirliyorum. Ama arabasiz ulasimi cok rahat degil. Bizim de vaktimiz uymadgi icin bu sefer gidemedik Keukkenhof'a ama baska bir Hollanda gezisinde Denizi mutlaka goturmek istedigim yerlerden biri :)

Bu mevsimde, Hollanda da yasarken bizim yapmayi en sevdigimiz seyse hep araba ile Lisse tarafina gidip lale tarlalari arasinda dolasmak olurdu. Lisse Keukenhof'un da bulundugu sehir. O bolge bastan asagiya lale tarlasi. Tarlalara girmek yasak. Ama bisiklet kiralayip turlamak mumkun ve bu sahane bir deneyim. Ha bunu yapmak icinde bolgeye ulasmak gerekiyor. O da arabsaiz yine biraz zor. Ah Rafadan Kafadan olsaydi simdi dedik Ozanla. Atardik Deniz Rafadan kafadan'a giderdik lale tarlalarina. Ama lale tarlalarina karsidan bakmakla yetindik bu sefer. Olsun o da guzeldi :)



Pazartesi de hava sahaneydi ve biz amsterdamda bir arkadasimiz ve bebegi ile bulusup sonra rotayii Denizin hayvanlari ve cicekleri bir arada gorebilecegi Artis'e ceirdik. Ve tabi bayildi! Sonra UTrecht ah canim Utrecht!


Utrecht'e gitme nedenimiz Deniz'in Nintje muzesini gormek istemesiydi. Bu da yanlis bir cumle aslinda. Deniz durduk yere ben Nintje muzesini goreyim demedi elbette :) Biz cocuga orada boyle bir muze var falan demistik, e Nintje de sevdigi bir karakter gormek isterim dedi. 

Nintje Dick Bruna'nin cizdigi bir kahraman. Hollandali Dick Bruna, Nintje'yi de Hollanda da cizmis. Doalyisiyla oz be oz Hollandali bir karakter. Deniz dogdugunda arkadaslarimiz ona NIntjeli hediyeler yollamisti. Sonra ben de Ozan da her Hollandaya gittigimizde O'na Nintje kitaplari aldik. E dogal olarak cocugun sevdigi asina oldugu bir karakter oldu. Laf aramizda ben de severim :) 



Utrechtte bir Nintje muzesi var. Nefis bir yer. Mesela Maduradamin yari fiyati ve bence cocuklar icin cok daha eglenceli. Deniz de orada acayip eglendi. Ilk girdigimizde museye bu ne yahu kres gibib bosuna geldik diye dusundum yalan degil. basit bir yer. Oyle fazlaca mataryel yok. Ama iste cocuklarin ihtiyaci olan da bu degil mi? Kalabalik usterine ustlerine gelen dolu dolu muzelerde sikiliyorlar aslinda. Burasi tam deniz'e goreydi. Tam 3,5 saat Nintje muzesinde su bile icmeden oynadi. Bu konuda ciddiyim, su icer misin annecim diyorum yok anne isim var diye kaciyor :)

11 de girdik muzeye 3'e dogru artik zorla cikardik Deni'zi. Biraksak gunu orada kapatirsi. E biraksaydiniz diyeceksiniz. Haklisiniz da. Hava 21 derece idi ve gunes bizi cagiriyordu. Muzenin her bir kosesinde de ucer dorder kere oynamisti e yeter dedik yani.



Gunun sonarsi gunesi takip ederek gecti. Gunes nerede biz orada! O pub senin bu kanal kenari benim!


Utrecht sahane bir sehir Her sey var. Kucuk ama nefis. Benim gercekten en en en sevdigim sehirlerden biri. Pazartesi ve sali gunleri 20.000den fazla adim atmisiz. Hem de Utrechtten hic cikmadan. Ozan da ben de yurumeyi cok seviyoruz. Sehrin her bir kosesini defalarca yuruduk. Anilarimizi tazeledik. Surada sunlarla oturmustuk, burada sun konusmustuk. Insan beyni ne garip. Bazi yerleri gorunce orada konustugu seyler bile aklina geliyor insanin :) 



Bu kadar yuruyebilmemiz tabiDenizin arabasini yanimiza aldigimiz icin mumkun oldu. Iyi ki almisiz arabasini. Deniz kucukken pek kullanamdik biz arabayi. Deniz sevmezdi arabasinda turmayi. hep asidik kucuk hanimi. 3 yasina geldiginde daha hafif bir arabasi olsun diye bu arabasini almistik. O zaman hakli olarak pek cok insan e araba yasi bitiyor demisti ama annem mesela yok bundan sonra oturur arabaya asil demisti. Tabi annem hakli cikti :) 



Yasi ilerledikce daha cok kosuyor zipliyor e tabi daha cok yoruluyor. E artik kucakta tasimak da gittikce zorlasiyor. Arabasi yanimizda olunca, istedgide oturdu dinlendi, hatta aksamlari uyudu ve biz de rahat rahat yuruduk dolastik. Havanin surup gibi olmasinin da bu rahatligimza katkisi cok oldu. Yagmurda araba islandi, sogukta uyurken usudu derdi de olmadi. Ve Deniz yorgunluktan hakli olarak sizlanmadi, anne baba planlari degistirmek zorunda kalmadi ve istedigi kadar yurudu :) Yani arabayi goturdugumuze degdi :)



Denizle bu 5 gunluk ollanda tatili hepimize cok iyi geldi. 

Aylar sonra degisik bir sey yapabilmek, ailece ruinimiz disina cikmak bana kendimi cok iyi hissettirdi. 

Deniz arada tabi ki) bizi zorlasa da genelde uyumluydu ve tatilde eglendi.

Ve yillar sonra evliligimizin, yurtdisi maceramizin basladigi yere bu kez kizimizla donmek bizi gercekten mutlu etti.

Iste boylece kizimizla ilk Hollanda seyahatimiz cok tadinda, cok guzel, harika bir deneyim oldu.

Ve bitti...



Biraz da instahgram hikayeleri...

Cumartesi...






Pazar







Pazartesi







Sali








Carsamba





1 Nisan 2022 Cuma

1 Nisan

Ben bahari cok seviyorum ya Deniz de bana benziyor. Ya da benden etkileniyor. Bahar gelince Denizde de bir sevinc bir mutluluk. 

Gecen hafta oyle bir mutluluk vardi evde. Okul sonrasi hemen parka kosmalar, piknige gitmeler. Okula diz alti corapla gitmeler. Hava 21 derecelere ulasti. Etraf mis gibi oldu. Sabah yuruyusleri uzadi, calisirken pencereler acikti. Ah ne guzeldi. Bahar ne guzel sey. 

Deniz de sanirim en cok kisa kollularla okula gidebildig, corapsiz dolasabildigi icin mutluydu. Cocuk giyinmeyi hic sevmiyor :) Usumedigini soyluyor. Oyle kat kat giyinsin hic sevmiyor. Benim icimdeki Turkiyeli anne de surekli usuyecek diye cocugu giydirme pesinde. Ama icine uzun kollu giysin, aman ustune bir ceket alsin. Ve tabi o benim ustune verdigim ceketler hic giyimeden eve geliyor. Ingiliz oldu :)

Gecen hafta hava guzel olunca benim de icim rahatti, Deniz de cibil cibil dolandi herkes mutlu :)

Ama bu hafta hava 2-3 dereceye dustu. Deniz icin degisen bir sey yok. Ustune ince bir mont alip cikiyor. Anne benim icimde kalorifer var usumuyorum dedi bana :) E ne yapalim israr etmenin alemi yok :)

Bugun 1 Nisan. 1 Mart geldiginde de evde ziplayarak kutlamisti Deniz. Bu saba da aynisi oldu. Bir de babasindan 1 Nisan sakalarini ogrenmis. Sabah yataga geldi. Yatiyoruz birbirimizi opuyoruz kizimla. Bir anda "Anne burnnda ari var" dedi. A nerde nasil derken bir gulmeye basladi. Saka yapmis :)

Cocuk ne guzel sey.

Nesesi insana nasil iyi geliyor.

Kizim bize nasil enerji veriyor.

Iyi ki var.

Anneme de en iyi gelen Deniz. Hep oyle. Ne zaman konussak en cok konustugumuz Deniz oluyor. Biliyorum annem de en cok Denizle hayata baglaniyor.

Iyi ki.

Iyi ki.

Iyi ki.

Haydi bahar iyi geleceksin bize, biliyoruz. Inaniyoruz. 

Cicekler acacak, hava isinacak, annem adim adim daha rahatlayacak. Her sey iyi olacak biliyoruz. Inaniyoruz. Haydi bahar. Iyiki geliyorsun....

2 Mart 2022 Çarşamba

baristik :)

 Dun eve geldiginde Deniz cok mutluydu.

Okuldan gelen fotograf ve videolarda da mutlu gorunuyordu ama ben butun gun o kadar kendimi kahrettim ki, Denizin eve gelince kirgin olacagini hatta dudagini bukup bana bugulu gozlerle bakacagini falan dusunmustum.

Deniz eve ziplayarak girdi. Anne biz bugun kulaklikla kitap dinledik, o kitapta anlatilanlari yaptik, anne yagmur yagdigi icin beden dersi yapamdik, anne bak bugunun sebzesi havuctu havuc stickerim var diye dur durak bilmeden anlatmaya basladi. 

Ben de katildim coskusuna. Toplantim da yoktu. Aksamustu birlikte cay saati yaptik - o sut iciyor. Sonra baleye gitmek icin hazirlanmaya basladi.

O sirada Deniz dedim bu sabah biraz tartistik bzi degil mi? Evet anne ama ikimiz de sinirlendik ya ondan oldu, ben yagmurlugumu giymeden disari cikmadim o kadar da sicak degilmis hava dedi. Ben de oyle davranmamliydim Deniz dedim. Daha sakin kalabilirdim ben de. Bir dahakine kalirsin anne dedi.

Baristik, opustuk, sarildik.

Bu da boyle bir animiz oldu iste. 

1 Mart 2022 Salı

Kizimin kalbini kirdim bu sabah...

 Burasi da dert kupu oldu. Habire icimi dokmek icin bloguma geldigimden, Gulcince'nin bu aralar, pek de ic acici bir blog sayfasi olmadiginin farkindayim, Ama eskiden boyle degildi biliyorsunuz. Gezdigimiz, guldugumuz gunleri yazdigim da coktu. Yine gelecek o gunler umarim. BU ara  boyle, beni idare edin.

Bu sabah denizle tartistik. Ve benim sucumdu.

Deniz, biliyorsunuz bir yandan dunyanin en kola cocugu. Hani temel seylere bakinca biz oyle klasik cocuk buyutme zorluklarini cok yasamadik Denizle. Ama detaylarda zorlandik, zorlaniyoruz. Herseye ikna edilmesi gerekiyor Deniz'in. Aklinda hep kendince inandigi seyler var ve onun disindakilere Denizi ikna etmek cok zor. En azindan ben zorlaniyorum arada. Buyuk sabir istiyor. Her seyi anlatmak gerekiyor, tane tane, kafasinda oturmasini beklemek gerekiyor. Oyle.

Bu en basit seeyler icin bile gecerli. SOyle bir animiz var Denizle. Kucuktu 2,5 yasinda falan. Eline bir oyuncak almis yanima geldi.

D: Annesi bu ne renk?

G: Siyah Denizcim.

D: ii beyaz.

G: Denizcim bak bu beyaz, bu siyah bence ne dersin?

D: ii beyaz.

G: oyle mi neden oyle dusundun?

D:....

G:...

D: Annesi, bu kirli beyaz.

Evet, bu kadar. Bu detayda kaasindakilere tutunan bir cocuk. 

Bu kotu mu? Asla. 

Ama kolay mi? Degil.

Cunku aliniza gelebilecek herseyde bunu yasiyoruz. Ve en basit konuda bile bu konusmalar dakikalar surebiliyor. Ha ikna etme cocugu diyeceksiniz, ki zaten oyle bir derdim yok ama bazen bazi seylerin yapilmasi da gerekiyor.

Mesela bu sabah mont yuzunden tartistik. Hava 9 derece ama okula mot giymeden - daha dogrusu yagmurlukla- gitmek istiyor. Usuyecek diye dusunuyoruz ve bir tik kalin montunu giymesini istiyoruz ama yok.

Ha mont da giymesin inanin bu da umurumda olmuyor bir sure sonra ama Deniz bunu artik bize bagirarak anlatmaya calisiyor. Hemen bir ihhh, giymicem, you cant say this, I decide myself vs vs havalarda ucusuyor. Ve sanirim su aralar icinden gectigim durumunda etkisiyle benim buna hic ama hic tahammulum yok. Deniz bagirinca bende bir sey tetikleniyor.

Bu dogru mu? Asla.

Kontrol edebiliyor muyum? Hayir.

Ve iste o yuzden bu sabah yasanan benim sucum. Cunku 5 yasindaki cocuk kendini kontrol etsin bagirmasin isterken asil kendini kontrol etemsei, edebilmesi gereken benim. Biliyorum. O yuzden ben hataliyim.

Ama iste o an gercekten kontrol edemedim kendimi ve bu sabah okula giderken onu ugurlamadim. Koca insan yaptigimdan utaniyorum. 

Sabah okula birakirken Ozan aglamis. Kizim.

Gelince ozur dileyecegim vs vs. Ama iste olan oldu.

Bazen yasadiklarim Denizden cikiyormus gibi hissediyorum, halbuki onun ne sucu var? Hic. Gercekten hic. Ama ben de isnsanim iste oluyor.

Oldu. Artik bunu degistiremem.

Ozur dilerim, sariliriz ama kalbi kirildi biliyorum.

Kizimin kalbini kirdim bu sabah. Keske boyle olmasaydi.

28 Şubat 2022 Pazartesi

Iyi haberler

 Kisacak yazmaya  geldim.

Test sonuclari geldi.Tumor buyumemis ki bu ilacin calistigini gosteriyor ve iyi haber.

Ve herhangi bir sicrama yok. Bu harika haber.

Yani evet kanser hayatimizda ve ilac agir bir ilac, annemi zorluyor ama olabilecegimiz en iyi hallerden birindeyiz.

Cok sukur!

Tabi ceken annem. Onun hisleri en onemlisi ama o da cok sukur diyor ve mutlu.

Bizim icin gonedrdiginiz iyi dileklere, dualara cok ama cok tesekkur ederim.

Hele bir insan var ve o kendini biliyor, ona tesekurum sonsuz. Bu blogu actigim 2010 yilindan beri taniyorum kendisini. Buradan tanistik ama birbirimize yoldas olduk. Ne zaman darda kalsak yetisir, yine yetisti yanimda oldu. Her zamanki gibi.

Blog garip bir sey. Iyi ki yazmisim diyorum hep. Iyi ki yazmisim da burayi okuyan herkesle yolumuz kesismiz.

Simdi bir sonraki testler Mart sonunda. Hep iyi gelsin sonuclar insallah...

Hepinize iyi haftalar.

23 Şubat 2022 Çarşamba

Izmirdeydik...

Biliyorum annemin durumu merak ediliyor. Denizle yeni izmirden donduk. Oyle fena bir zamana denk geldi ki her sey. Kovid bir yandan.. Neyse...


Annem cok iyi diyebilmeyi cok isterdim. Geçti gitti diyebilmeyi cok isterdim. Ama durum o kadar toz pembe değil. sanirim bu sefer niye farkli oldugunu anlatabilmem icin gecmisi de biraz anlatmam gerekiyor. 


Annemin bu kanserle ilk tanismasi degil. Annem 2007 yilinda ilk kez kanserle tanıştı. O zaman bobreginde bir kitle tespit edildi ve ameliyatini Cumhur abi yapti. Cumhur abi, izmirde cok basarili bir cerrah ve bizim aile dostumuz. Ameliyattan ciktiklarinda, "Sadece kitleyi alabilirdik ama büyüktü ve risk almak istemedim böbreğin tamamini aldik" dedi. Cok şanslıydik. Hic yayilma yoktu. Cumhur abi kitleyle birlikte böbreği de alinca kanser tamamen temizlenmiş oldu. Kemoterapiye falan ihtiyac olmadan bu atlatildi ama kanser hayatimiza iste boyle girdi.


Bundan sonraki 9 yil annem icin yillik kontrollerle gecti. 2016 yilina kadar da hiçbir şikayeti olmadi.


2016 ocak ayinda annemin sikayetleri, karin agrilari basladi. Aralik ayında bizim yanimiza gelmişti ve Ozan'ın annen halsiz gorunuyor dedigini hatırlıyorum... Ocak ayinda yine yillik kontroller vardi ve orada annemin karin bolgesinde kitkeler tespit edildi. Bir oncekinden daha ciddi idi durum. Pankreasin kuyruk bölgesinde ve kolonda kanser geri gelmişti. O donemi bilenler bilir. Biz tatil icin Floransada idik. Annemin kanser oldugunu ve Denizin aramiza katilmaya karar verdigini ayni gun ogrenmistik... Hayatimin en degisik ve en unutamayacagim günlerinden biri...


Annem subat ayinda buyuk bir ameliyat geçirdi. Pankreasinin kuyruk bölümü, dalagi, lenflerinden bir kısmı ve kalin bagirsaginin bir bölümü alindi. Whipple ameliyati deniyor buna. Ameliyat cok agirdi ama sonuçlar bizi hafifletti. Annemin pankreasindaki kanser pankreas kanseri değildi. 9 sene once alinan böbrekten matestaz olmustu. O zaman doktorlari bu durum saskina cevirse de bize "Sevinin." dediler "pankreas kanseri cok daha zor." Sevindik. Kalinbagirsak ne imis derseniz. O yeni ve bagimsiz bir kanserdi. Ama yine cok sanlsiydik cunku bu ameliyattan sonra pek cok hasta torba ile yasamak zorunda kaliyordu ama annem icin bu gerekmedi. Yani tablo zordu ama zorun kolayi idi. Aldik basimiza koyduk. 

O donemi blogdan takip edenler bilir. Annem benim hamileligime paralel uzun bir kemoterapi sureci yasadi. Zordu. Ama biz cok umutluyduk. Kanserli kitleler temizlenmisti. Kemoterapi aliyordu, iyi de idare ediyordu ve bebek geliyordu. Biz o zor zamani elimizden geldigince pozitif kalarak geçirdik. Sonra Eylul geldi. Deniz geldi. Annemin pet sonuclari temiz cikti ve kanser yeniden gitti. Bizim ailemiz icin en guzel zamanlar basladi. Hepimiz kus gibi hafiflemistik.


Belki de o yuzden Denizin dogumunun sonrasinda 3 basimiza olsak da, lohusaligimi yalniz gecirmek zorunda kalsam da bir kere of demedim. Bebegime sarildim. Her günümüze sukrettim, keyfine vardım. Sonrasini da biliyorsunuz ailemle ayri ulkelerde olsak da kizimi beraber büyüttük. Biz gittik onlar geldi annem hep yanimizda oldu. Belki de o yuzden denizin anneme bu ayri bambaska düşkünlüğü...

Her sey iyi gidiyordu. Annemin aylik kontrolleri 3 aya sonra 6 aya cekildi. Gectigimiz 5 yil boyunca 6 ayda bir kontrolleri yapildi. Annem geldi biz gittik, hayatın tadina varmaya calistik. Annemin en buyuk nesesi hep Deniz oldu. Ve kanserin bu roundundan geriye kalan annem icin seker hastalığı oldu. Pankreasinin bir bolumu alindigi icin annemin artik insulin kullanmasi gerekiyordu. Annem tabi bunu hic sorun etmedi. Igneler haplar cogalsa da nesesi enerjisi yerindeydi. 

Sonra pandemi geldi. Aramiza listeler, sinirlar girdi. Ve en onemlisi biliyorsunuz pandeminin basinda kanser + korona yuzunden dayimi kaybetmemiz oldu. Bana sorarsaniz annemi en cok uzen, hirplalayan ve cokerten o oldu. Annem dayima cok duskundu, dayim da anneme... Yine de onu da cok iyi idare etti annem. Hep umutlu kaldi. 2020 yazinda Izmire gittigimizde gayet iyiydi. uzgundu elbette ama iyiydi.


Ve 2021 yilina geldik. Yani annemin bobrek kanseri ile tanismasinin ve bobreginin alinmasinin ustunden 14 yil, buyuk ameliyatin ustunden de 5 yil, dayimin vefatinin ustunden 9 ay gecmisti. 6 ayda bir olan kontrolleri devam ediyordu. Ve ocak ayındaki kontrolunde tiroidlerinde bir sislik hissedildi. Kontroller hemen 3 aya indirildi. O sirada biz de korona geciriyorduk hatirlarsiniz, geçen Ocak ayi.


Ocak sonunda bir gun biz evde karantinada iken annemi aradim Denizle konussun diye ama acilmadi telefon. Tekrar aradim, acan yok. Tekrar, yok... O gun evde annemin sekeri düşmüş. Ama baya ağırmış. Eve ambulans gelmis. Oncesindeki yazda biz çeşmede iken de olmustu bu. Annem bu seker dususlerinden aonra o kadar sarsiliyordu ki 3-4 gun kendine gelemiyordu. Yine aynisi oldu. Biz Londra'da korona, annem Turkiye'de testler icinde. 2021 zor başlamıştı...


Bu seker dususunun ustune annem buyuk testlere girdi ve tiroidlerindeki siskinlige de bu arada biyopsi yapilsin dendi. Biyopsi sonucu okdi ama Cumhur abi "Talih gel biz bunlari alalim bosver durmasin" dedi. Biz Cumhur Abi'ye cok guveniriz, o alalim derse alınır. Iyi ki de alinmis. Ya bir sey yok ama alinsin diye yapilan ameliyatin sinunda tiroidkerde kanserin geri geldigi anlasildi. Hem de yine 14 yil önce alinan bobrekteki kanserin matestaziydi. Cumhur abi bana "Gulcin tıp literaturune gececek bir sey akil almiyor bobrek yok ama aktif matestaz yapıyor ustelik bobrek kanserinin en son matestaz yapacagi yerlerdendir tiroid" dedi. Yine sansliydik. Yine yakaladik. Sonrasi baska yerde de var mi diye yapilan petler, scanler. Zaten bilen bilir en zoru o test sonuclarini beklemek... Ama temiz geldi. Baska yerde tutulum yoktu. Yine derin bir nefes aldik. Kontroller 3 ayda bir devam edecekti...


Bir sonraki 3 aylik kontrolde anevrizamada genisleme goruldu. Kanserle alakasi yoktu ama bir de bunun ameliyatini oldu annem gecen haizran ayinda yani tiroid ameliyatindan 3 ay sonra. Bu da agir bir amilyatti ya da anneme agir geldi. Sonra agustos basinda retinasi yirtildi ve bir de goz ameliyatı oldu. Yani cok sukur kanserle alaksi yoktu bunlarin ama 69 yasinda ust uste bu kadar ameliyat hem vucudunu hem ruhunu yordu...


Ama bizim cesmede olmamiz, Denizle uzun oyun saatkeri anneme iyi geldi. Biz geldigimizde enerjisi baya dustuktu ama biz gidetken baya toparlanmisti. Yine bir oh dedik. Derin bir nefes aldik. O nefes anca 2 ay huzur dolu oldu. Kasim ayindkai kontrollerde yine supheli degerler görüldü. Yine petler yine scanler. Bu test donemlerinin yasattigi stresi ancak yasayanlar anlar. Nasil diyeyim sanki bogaziniza bir yumru oturuyor da orada kalıyor. Nefes cigerinize inmiyor, su, yemek kursaktan geçmiyor.


Testler kasim sonunda bitti ve sonuclar iyi değildi. Kanser geri gelmişti. Yine bobrek kanserinin matestazi. Yine... Ve bu sefer bilmedigimiz bir sekilde geri geldi kanser. Ameliyat edilemez yerlerdeydi... Yıkıldık..


Cunku o zamana kadar doktorlar bize hep sevinin ameliyatla cikacak bir sey demişlerdi. Mutlu olun alıp cikaracagiz. E şimdi...


Annem ameliyat olmak asla istemiyordu cunku cok yorgundu. Ama istese de ameliyat olamiyordu zaten. Bu sefer 2 yerde kitle tespit edildi. Biri - kanserli olduğundan hala emin olunmasa da- bobrek. Ki biliyorsunuz annemin tek bobregi var... Biri de - kanserli oldugu kesin olan ve bobrek kanserinin matestazi oldugu kesin olan- pankreasin uc bolgeisne cok yakin bir yer. Tam pankreasin, organin ucu degil ama oradaki ana damarlara ve organa cok yakin bir lenf. (anladığım kadari ile)


O doktor konusmalari cok zordu. Ben orada değildim ama abim bana her konusmagi kaydedip yolluyordu. Ameliyat edemeyiz. Edersek ameliyat sonrasi hayat kalitesi cok dusecek ve zaten temizleyebilecegimiz kesin degil. Diyalize baglanmak zorunda kalabilir. Bobrege dokunmasak birini alip birini birakmanin analami yok. Yeni bir whipple icin vucut güçsüz. Pankreasin bas bolgesi ameliyati en zor bölge....


Bir doktor gorusmesinden sonra abim bayıldı. Dinlemesi oyle zor seyler ki... Bu sefer baya kotu kapaklandik yere. Bu sefer fena sardildik. Zordu...


Sonra Cagatay bey - annemin medikal parktaki onkologu- iyi haberler de var dedi. 
Birincisi bunlar cok yeni olusumlardi. Cunku annemin daha bir ay once batin ultrasonu cekilmisti ve bir sey yoktu. Ayrica Tumorun yapisi da annemin gen yapisi da akilli ilaca uygundu. Akilli ilaca baslanacakti. Ve boylece kasim sonunda akilli ilac macerasi başladı.


Kanserin bu seferki ziyaretinde bilmedigimiz bir yerdeydik. Benim aklimda bir turlu bazi seyler oturmuyordu. Annemin morali iyiydi, umutluydu ama ilac cok agirdi. Ben yemek yiyemiyordum, uyuyamiyordum. Keza abim ve babam da. Ben Deniz'e belli etmemek icin, onlar annemi uzmemek icin disariya güçlüyü oynuyorduk ama hepimiz kotuyduk. Hani kelimenin tam anlamiyla dibe coktuk cunku bilmedigimiz anlamadigimiz bir yerdeydik ve ilac anneme agir geliyordu. Nasıl gelmesin organlarin yarisi zaten yok...


Kasım ve Aralik aylarinda - lanet korona yuzunden Turkiyeye gidemedigimizde- ben hayatimin en buyuk bunalimlarindan birini yasadim. Iste beni ne instagramda ne bir yerde goremediginiz zamanlar. Calisiyordum, Denizle ilgileniyordum, spor yapiyordum, yuruyus yapiyordum, kitap okuyordum, cok daha cok calisiyordum. Kafami dagitmak icin herseyi yapıyordum ama olmuyordu. Hani disaridan bakan vay be nasil da guzel idare ediyor bu zor durumu, hala bunca seyi yapabiliyor der ama ben aslinda hicbir seyi idare edemiyordum. En huzurlu oldugumuz anlarda bile kafamda senaryolar dolanıyordu. Sanki kafamda bir ses hic susmuyirdu. Onu duymamak icin daha cok calisiyordum. Denizi yatirip yeniden calisiyordum. Mudurum gulcin dur diyordu. Durdurmayin beni diyordum. Birakin çalışayım. Ofistekilere bana durumu sormayin dedim. Cunku konusmaya baslayinca ağlıyordum. Bana sadece is sorun. O kaddar uzun zamandir bu sirketteyim ki beni hepsi taniyor. Sessizce kenara cekildiler. Kimse bana bir şey demiyordu. Ben calisiyordum onlar izliyordu.


Christmas geldi. O aile ile olma laflari bana nasil agir geliyordu anlatamam. Ailemle olamiyordum işte. Annem ilacin etkilerini cok kotu yaşıyordu. Korona çıldırmış gidiyordu. Bir gece Ozan'a deli gibi ağladım. Cocuk sok oldu. Bu kadarini ben bile tahmin edememistim gulcin kotusun goruyorum ama bu kadarini dusunmemistim dedi. Icten ice curuyordum. Kimseye anlatmiyordum cunku bir seyi kac defa anlatabilirsin. Biz bunu 4. defa yasiyorduk. Hatta dayimi kaybedisimizle 5... Her defasinda anlat anlat. Kimseyi uzmek de istemiyordum zaten. Instagrama vs yazmama sebebim de buydu. Elimden geldigince kendi kendime halletmeye calisiyordum ama olmuyordu. Ne icin ugrasiyorduk? Ilac tumoru bitirecek miydi? Gecip gidecek miydi bu? Hani ameliyat zamani onu bekliyorsun ve sonrasinda gelen buyuk bir rahatlama oluyor. Simdi de oyle bekledigimiz bir sey var miydi? Hani hemen yakalamistik ya bu hemen bitiverecekti belki de. belki de o kadar kotu durumda deildik? Ama oyleyse neden doktorlar o kadar agir konusmustu? Bu ilac ne kadar devam edevekti. Annemi o kadar hirpaliyordu ki ne kadar bunu icecekti? Daha onemlisi ne kadar bu ilaci icebilecekti? ve icemezse ne olacakti? Kafamda binlerce soru vardi. Ve bir tane cevap bile yoktu. Cevaplari bilemeyince benim beynim en kotu senaryolari kuruyordu. Sürekli . Surekli... Yalniz halledemiyirdum iste. Terapiye başladım... Ve annemin doktorunu arayip Cagatay bey bu belirsizlik beni mahvediyor ne olur bana acik acik her seyi anlatin dedim. Anlatti...


Bu hemen yakaladigimiz bir tumordu evet ama eski kanserin matestazi oldugu icin oyle ah yakaladik halledeceğiz diyecek bir durum degildi. Annem artik 4. evre bobrek kanseri idi yani son asamaya gelmiştik ve kanser her seferinde daha kisa bir sure sonra atak yapıyordu. Agresif bir durum vardi. Yani tablo cok tozpembe değildi. Elimizdeki silahlarla tumorun buyumesini ve yayilmasini engellemeye calisacaktik. Yani kanser atak yaparken biz savunmayi guclendirecektik. Ama ilacla bitecek bir sey degildi bu. Ve annem maalesef bundna sonra hep tedavide olacakti. Ya akilli ilac ya immunoterapi. Ellerindeki silahlarla savunabildikleri kadar vucudu savunacaklardi. O en zor soruyu sordum peki onumuzde kisitli bir zaman mi var? Evet dedi. Ama oyle aylar degil. Cunku savunmaya cabuk basladik. Yillar var onumuzde. Ama kac yil olacagini mucadele suresinde gorecegiz. Cunku biz savunma yapabiliyoruz. Kanser atak yapmazsa daha uzun yillar. Yaparsa .... Ona gore baska bir savunma. Yasayip gorecegiz. Bunlar on goremeyecegimiz, kontrol edemeyecegimiz şeyler...


Bu hayatimin en zor konusmalarindna biriydi. Cok üzüldüm. Ama guzel üzüldüm. O uzuntu beni dustugum kuyudan çıkardı. Hersey zordu. Benim gibi kontrol hastasi biri icin daha zordu. Ama en azindna kafamda bazi seyler aydinlandi. Hadi simdi disimizi sikalim bitsin, sonra yeniden mutlu olmaya devam ederiz diyecek bir halde degildik. Ilac bitsin annem toparlanacak, gececek eski gunlere donecegiz diyecek bir halde degildik. Bekledigimiz bir sey yoktu. Ama kotu sonuclara hemen varmak da sacmaydi. Sureci yasayip gorecek, kansere karsi elimizden gelen savunmayi yapacaktik. Ilaclar kendi isini yapacakti. Bize düşen de hayati guzel yasamakti.


Ne kolay yazdim degil mi? Am hiç kolay yasamadim bunlari biliyor musunuz...


Ama iste bu konusma benim icin bir donum noktasi oldu. Zaten o sirada o hic bitmeyecek gibi gelen christmas tatili de bitti. Ise donmek iyi geldi. Annem de biraz daha iyiydi. Boyle giderse doktoru subatta izmire gitmemize izin verecekti, tabi bir aksilik cikmazsa.


Ocak başında abim de biz de korona olduk. Buna ailece sevindik biliyor musunuz cunku boylece subatta antikorlar yuksek olacakti. Ve iste gecen hafta yine delice dikkat ederek annemin yanina gittik. Anneme de bize de bu ziyaret cok iyi geldi...


Gelelim bugune... 

Annem cok sukur cok kotu degil. Ama tabi ki cok hirpalandi. Cok sukur ilaci icebiliyor ama ilac agir geliyor. Tiroid degerleri, sekeri, tansiyonu hepsi oynamis durumda. Ote yandan tiroidleri yok, pankreasinin bir kismi yok, dalagi yok, kalin bagirsaklari yok yani vucut eksik bir sekilde bu savasa devam ediyor. Eksikler baska ilaclarla kapatilmaya calisiyor ve bir suru ilac iciyor. Tabi bunca ilac da onu yoruyor ve eskisine gore daha halsiz ve bitkin. Daha cok yatmak istiyor. O kadar agir bir tedavi ki bunlar normal. Ama zor. 


Ilacin calisip calismadigi (tumor buyumezse calismis sayilacak) ve kanserin baska bir yere atak yapip yapmadigi (maalesef olasiliklardan biri beyin-ne olur olmasin...) onumuzdeki gunlerde yapilan tomografi ve mr cekimleri ile belli olacak. Yani yine bizim icin stres dolu gunler var. Ah bir temiz gelse...


Annemin morali iyi. Onun morali hep iyidir zaten biliyorsunuz. Cok sukur bu da gececek diyor. Ilaci iciyor, olabildigince vucudunu dinliyor. Bir yandan korona olmasa bence cok daha kolaylasacak aslinda surec ama koronadan dolayi ekstra bir  ice kapanma var tabi. Bu da onu baska turlu yoruyor. Ama yine de iyi. Eskisi gibi kipir kipir degil, nasil olsun.. Dalip gidiyor arada. Denizle oynarken bile bazen kenara cekilip uyuyuveriyor. Ilacin verdigi bir yorgunluk bu normal. Vucudu ne isterse onu yapsin dinlensin tek isteidgimiz bu... Zaten ona sorsaniz hep iyiyim diyor. Bu kadar olacak canim ben iyiyim. Canim.


Babam hep annmein yaninda. Kriz doneminin insanidir babam. Anneme yine nasil guzel bakiyor. Butun aile korona izin verdikçe moral vermeye calisiyoruz ama annem hic evden cikmak istemiyor. Korona etkisi ve tabi vucudunun yorgun olmasi bunun sebebi. E hakli... 
Baharla birlikte bunu yenecegiz insallah cunku ne demistik bu sureci guzel yasamaliyiz. Tabi vucudu izin verdiğince... 

Deniz yine anneme cok iyi geldi. Bir de nasil anlayisli nasil tatlıydı. Deniz anneannesinin hasta oldugunu biliyor ama tum ciddiyeti anlatmadim tabi. Daha 5 yasinda. Bir ilac kullandigini, yorgun olabilecegini, eskisi kadar uzun oynayamayabilecegini biliyor. Biliyorsunuz Deniz ve annem butun gun birlikte oynarlar. Bunun bazen mumkun olamayacagini ona gitmeden anlattim. Nasil anlayisli. Anneme sen yat ben simdi yalniz oynarim diyen, gidip anneanneiani uyurken open kucuk bir kuzu o...


Hayat ne gosterecek bilmiyoruz. Sonuca varmamaya, kendimi simdiden kahretmemeye, merakta kalip olacaklari beklemeye calisiyorum.. Cok zor. Keske boyle olmasaydi ama iste oldu. Dilerim bundan sonrasi daha kolay olsun. Dilerim su onumuzdeki testlerden yuzumuzu guldurecek sonuclar ciksin.  


Bizden haberler boyle iste. Bize dua ederseniz cok sevinirim... Su testlerin temiz cikmasi icin bizi de iyi dileklerinize alirsaniz cok mutlu olurum. 

Canim annem, canik babam. Ikisini de cok seviyorum...

10 Ocak 2022 Pazartesi

Nerden baslasam nasil anlatsam

Bu aralar halim inisli cikisli. Annemin artik blogumu okumadigini umarak buaraya daha rahat yaziyorum ama uumarim okumuyordur.

Tabiki yasadigimiz son olaylar beni sarsti. Bu sefer tahminimden daha cok sarsti. Ama toparlanmam lazim biliyorum. Toparlanacagim, onu da biliyorum. Zaman. 

Benim beynim biraz boyle calisiyor. En kotusunu dusunuyor ilk basta. Bir terslikle karsilastigimizda beni alip bir yere vuruyor. En kotusunu gozume sokuyor falan. Yikiliyorum. Hem de cok.

Sonra sakinlesmeye basliyorum. Yavas yavas. Kabullenme sureci sanirim bu. Sonra biraz daha onumu gormeye baslayabiliyorum iste. Ama karsilasilan sorun bizimki gibi buyuk olunca tabi bunlar da daha fazla zaman aliyor. Normal belki de.

Terapiye basladim. Gecen hafta. 

Pandeminin basinda, dayimla ilgili durum basladiginda da terapi almistim. Simdi de basladim. O da iyi gelecek umuyorum.

Bu sakladigim bir sey degil. Hic olmadi. Olmayacak. Ben terapi almayi seviyorum. Iyi geliyor bana. Umarim bu sefer de gelir. 

Elimden geleni yapiyorum. Iyi olmak, daha iyi hissetmek icin elimden geleni yapiyorum. 

Yuruyorum her gun. Bazen kitap okuyarak yuruyorum. Bazen muzik dinliyorum hayaller kuruyorum. Kimsenin hasta olmadigi hayaller. O hayaller ne guzel hayaller.

Kitap okuyorum. Ama boyle hafif kitaplar Debbie Mccomber falan. Kutuphanede hepsi var. Gidip gidip aliyorum. Ergen gibi onlari okuyorum kafam dagiliyor.

Spora geri dondum. 2 aydir falan hic spor yapamiyordum. O da iyi gelecek biliyorum.

Olabildigince arkadaslarimizla zaman gecirelim diye ugrasiyorum.

Ve en onemlisi iyi olmak icin kendimi zorlamamaya calisiyorum. En zoru bu biliyor musunuz? O kadar alismisiz ki guclu olmaya, anneme destek olmaliyim yikilamam, kizim var yikilamam, babama destek olmaliyim iyi olayim. Ama iste bazen de iyi olmak istemiyor ki insan, ya da istese de iyi olacak halin olmuyor ki. O zorlama hali en zoru. Cunku o zaman disin iyi olsa da icin iyi olmuyor ya icten cururyorsun sanki. O hal iste en fenasi bence. Ona dusmemeye calisiyorum da pek de basarili oldugumu soyleyemeyecegim.

Bazen kimseyle konusmak istemiyorum. Kemseye anlatmak istemiyorum. Drama queen gibi olmak istemiyorum. Ama iste anlatmayinca da icinde birikiyor. O daha fena. Onu da biliyorum.

O yuzden buraya yazmaliyim belki. Belki daha cok yazmaliyim.

Okuyup da ici kararanladan ozur dilerim ama beni en cok dinleyen sanirim blogum. Hic sikayet etmeden hem de.

Nerden baslasam nasil anlatsam bilmiyorum.

Iyi degilim. Ama iyi olacagim biliyorum.




5 Ocak 2022 Çarşamba

Christmas Tatili

Biz genelde Christmas tatillerinde Turkiyeye gitmiyoruz. Son 10 yildir bu boyle. Turkiyede kimse tailde olmuyor, eskiden Turkiye bu donemde baya soguk oluyordu derken kis tatili evimizde gecirmeyi sevdigimiz bir sey. Ama bu denge Denizin okula baslamasi ile biraz bozuldu kabul etmeliyim. 

Deniz aramiza katilmadan once bu donem Ozanla basbasa calismadan gecirdigimiz, sinemalardan, tiyatrolardan cikmadigimiz, kalan vakitte evde ust uste diziler izleyebildigimiz, sadece bize ayrilmis bir zamandi.

Deniz dogduktan ve krese basladiktan sonra bu donem, denizin krese devam ettigi bizim de calismadigimizdan yine kendimize zaman ayirabildigimiz. Kizimizi kresten erken alip onunla guzelce zaman gecirebildigimiz. Yani hem dinlenip hem de kosturmadan bir yere yetisme telasi olmadan Denizle zaman gecirebildigimiz cekirdek ailemize ayrilmis bir zaman oldu.

Bu sene deniz okula basladi ve dengeler sasti. Evet 2 hafta calismadik ama dinlendiniz mi derseniz cevabim eh iste. Cunku denizi oyala, bir yerlere gotur, pesinden kos derken su 15 gunde 1 kere sinemaya gidebildik, aksam yorgunluktan bayilmadigimiz 1-2 aksam da 1-2 bolum dizi izleyebildik o kadar. Eh yetmedi!

Aslinda bu sene icin planlarimiz biraz baskaydi. Turkiyeye gitmek vardi aklimda annemin rahatsizligindan dolayi. Ama yine annemin rahatsizligindan dolayi, ona bir sey tasima riskini goze alamadigimizdan biz bu kis tatilini yine Londrada gecirdik. Aklim oradaydi. Ama bazen iste risk almamak gerekiyor, doktorlari dinlemek gerekiyor. Biz de oyle yaptik...

Burada da, Turkiyede de o kadar cok vaka vardi ki bir yandan iyi ki oyle yaptik. Su an annemin tedavisi acisindan bir sey tasimayi goze alamiyoruz. Buyuk risk. ne olur ne olmaz iste... Ama insan yine de ah gitseydik diyor, gidebildeydik. demez mi?

Peki burada ne yaptik? 

Heralde Christmas donemi Londrada yapilabilecek hemen hemen her seyi yaptik. Tabi virusten dolayi bazi seyleri es gectik. mesela burada Winter Wonderland diye bir fuarimsi yer aciliyor. Icinde Christmas marketler var, oyuncaklar var. Sahane bir yer. Baktik oraya kim gitsek covid pozitif oluyor biz de gitmemeyi sectik. yani elimizden geldigince, virus izin verdigince herseyi yaptik desem daha dogru sanirim.

2 tane Christmas markete gittik ama daha kucuk yerlerdelerdi. Biri Rochester, biri Winchester. Rochester olan eh iste fena degildi. Bolge guzel, yine gidilir hele baharda. Ama orada annemin bana ordugu cok sevdigim atkimi kaybettigim icin gune dair puanim yuksek degil :)


Winchester ise cok sevdigimiz bir gun ve aksam oldu. Sehir zaten guzel. Gez yuru harika. Bir de guzel kathedrali var ve Christmas market onun bahcesinde kurulmus. Mistik bir havasi var tabi, eski zamanlari cagristiriyor insana. 


Oyle buyuk oyuncaklar falan yok ama isikli balonlar satiyorlardi o da denize yetti. 


Bize de sicak sarap o soguk havada iyi geldi :) ve shirde yaptigimiz guzel yuruyus. Bizim evden 1 saatten biraz fazla suruyor Winchester. Ozanla yola deger diye konustuk, yine gitmeli. 


Tatilin ilk iki gunu icin Deniz'e bir tatil kulubunde yer ayirttirmistik. Iste resim yapiyorlar, oynuyorlar falan. Pazartesi Deniz'i  oraya birakip ozanla asilarimizi olmaya gittik. Asimizin ustune de guzel bir yemek yiyip sinemaya girdik. Hah iste tatildeki tek sinema keyfi bu ve Hayalet avcilarini izledik. 


Ertesi gun ikimizde asidan serildik. Moderna denk geldi bize booster olarak. Aman yarabbim o da neydi! Deniz de o gun tatil kulubune gitmek istemedi. Evde sizinle duracagim dedi. Zaten caseler 100binin ustune cikmisti, kendi kendine oynayabilirsen kal tabi deniz ama biz oynayamayiz dedik kizimiza. Anlayisla karsiladi. O gun deniz oynadi, bir Ozanla kolumuzu oynatamadan yattik. Aman yarabbim o da neydi! O gun imdadimiza eve Christmas icin aldigim suslemeler yetisti. iste bir yerlere isik as, pencereler icin Deniz'e sticker ver oyalansin derken gun de gecti. Agaci falan kaldirdik da su susler hala bizimle :)


Ertesi gun deniz icin bir santa etkinligine bilet almistim. Deniz eskiden Santadan cok korkuyordu. Gorunce bile agliyordu. Ama bu sene gitme istedigini soyledi. Soylemisti! Bir onceki aksam da evimizin sokagindan gecti Santa. Aman ona da cok heyecanlandi falan. Ama sabah kalkti ve bana Santa'ya gitmek istemiyorudm dedi. E iyi dedik gitme ama etkinligin oldugu yere gidelim de orada karar ver.


Etkinligin oldugu yer de Hobbledown, cok sevdigi bir macera bahcesi. Santa disinda da yapilacak bir suru sey var. Ama var ya bizi yedi yedi Santayi istemiyorum diye. Bezdik o kadar diyeyim! Tamam gitme diyoruz ama soylemeye devam ediyor. Rahatlatmak icin konusalim diyoruz yok. Susalaim diyoruz yok. Aman yani!

neyse Hobbledown'a gittik. Bir bakacagim Santa'ya dedi. Sonra da ne oldu tabi etkinlige bayildi! Ama ben bundan sonra dunya kadar para verip deniz'e sana etkinligi alir miyim? Hayir. Yolsa belde gorurse Santayi gorsun. benden bu kadar vallahi. 

Bizim Hobbledown'a yillik biletimiz var, o yuzden gunun geri kalanini da orada gecirdik ve harika bir isik etkinligine katildik. 


O kadar seviyorum ki su isiklari anlatamam. Velhasil kelam, biraz zor baslayan gunumuz Hobbledownda harika gecti eve mutlu bir kuzuyla donuldu. Haneye bir arti ekleyelim!

Ve ertesi gun evimizde Denizin arkadasini agirlayacaktik. Bir onceki gunun aksine o gun harika basladi. denizin en sevdigi arkadaslarindan biri bize geldi, oynamaya basladilar. Kizlarin keyfi yerinde, ben de iste kitabimi okuyabiliriyorum, Ozan calisabiliyor keyfimiz yerinde. derken Phoebe bana iyi hissetmiyorum dedi. Kuzucugu biraz gozlemledim takip ettim, oynuyor ama yok yani belli hasta. Bir atesine bakalim dedik ki 39! 

Hayda!

Annesini aradim. gelip aldilar Phoebe'yi. nasil mahcup oldu insanlar ya size korona getirdiysek diye. deik ne yapalim canim geldiyse geldi uzulmeyin. Zaten bizim korona stresi kadar buyuk bir sorunumuz vardi Denizin hayal kirikligi! Phoebe eve gitmesin diye aglamasi! Ay ne agladi. Yani bu sefer de cok guzel baslayan gun gozyaslari ile son buldu. Ama haneye eksiyi yazmamak icin hemen Deniz'e bir kek kiyagi yaptik! Ve phoebenin PCR sonuclarini beklemeye basladik. Neyse ki negatif geldi. haydi bu sefer de yirrtik!


Test sonuclarindan sonra konsolosluk randevumuza gidebilcegimize karar verdik. Denizin ve benim pasaportumuzun sureleri doldu da. Hava guzeldi o gun, konsolosluk sonrasinda Hyde Parkta guzel bir yuruyus yaptik. 

Deniz o aksam mahallemize yakin bir isikli sokak var, ona gitmek istedigi icin merkez Londrada daha cok kalmayip donduk. Ve aksamina kuzunun istedigi sokaga gittik. 


Sokak sahaneydi de, guzel hava bizi teketmisti artik. Cok fena islandik cok! Eve gelip Deniz'i kurutup uyuttuk ve biz de her anne babanin asli gorevi olan Santanin hediyelerini hazirlamaya basladik :)


Sonra Christmas geldi. benim icin tatilin en zor iki gunu Christmas ve Boxing day idi. Onun da sebebini buldum. Burada Christmas cok onemseniyor. Surekli bir "aile zamani", aile ile gecirilecek zaman, aileye ayrilan zamanin onemi gibi konusmalar oluyor. E bizim ailemizin yaninda olma sansimiz yokken de bu bana agir geldi. 

O gun Londraya gider isiklara bakariz diye dusunmustum. hani oyle olsa bir hareket olacak. Ama hava cok kotuydu ve Deniz asla cikmak istemedi. E oyle olunca benim de iyie moralim bozuldu. Velhasil kelam evde duramayacagimi anlayinca bir yuruyuse cikti. karanlik sokaklarda yurudum. Evlerinde Christmas yemegi yiyen ailelere baktim. Biraz da agladim. O aglama iyi geldi. Dondum kendi kucuk ailemin christmas yemegini hazirladim. Buyuk ailemden uzakta...


Ne yalan soyleyeyim, Christmas gecince ben bir rahatladim.. Acildim. Sanki ustumden bir yuk kalkti. Tatilin de ikinci haftasi baslamisti. Aslinda benim gozum Kanarya adalari tatilinde falandi. O kadar bunaldim ki Christmas ve ertesi gunu, bir yerlere kacsam cok iyi gelecek gibi geliyordu. hani bazen ev ustunuze ustunuze gelir ya. Hah oyle hissediyordum. Ev ustume geliyordu. Gitmek istiyordum. Ama Borisin aciklama yapacagi. Londrayi 15 gunluk bir kapanmanin bekledigi falan konusuluyordu. hadi ne diyecek dedik, e onu bekledik derken tatile gitme firsati kacti. 


Tatil degil de degisiklikti benim ihtiyacim olan. Belki biarz gunes. 2021 yili zor gecti bizim icin. Hani Alalh bugunumuzu aratmasin diyorum hep ama... Ocakta bizim korona olmamizla basladi yil. E o zaman daha asi yok, varytantlar hafiflemis degil. Zordu bizim hastalik sureci. Daha biz iyilesmeden annemin saglik sorunlari basladi. Sonrasi biyopsiler, sayisiz pet, sayisiz scan, 5 aya sigan 3 ayri emaliyat ve kanserin Kasim basinda geri gelisi ile basladigimiz yeni yolculuk. Saklayamam bu yil agir geldi bana. Hep olumlu tarafindan bakmaya calissam da, kizima ailem isime odaklanip iyi kalmaya calissam da agir geldi. E ustune bir de tatilde ailemin yanina gidememek. 

ne bileyim kacmak istedim iste. Sanki biraz baska bir yere gitsek, biraz gunes gorsek iyi gelirdi. Ama olmadi. Olsun ne yapalim dedik buradaki zamanimiza odaklandik. Tatilin ikinci haftasinda bol bol arkadaslarimizi gorduk. O da cok iyi geldi.


Biz Minelere gittik, Seraplar bize geldi, yilbasinda Hakanlar ve Guvenlerle bulustuk. Insan, insan ariyor. Net. Arkadaslarimizi gorunce benim de moralim duzeldi.

Bu arada 1 gun deniz Phoebelere gittik. Biz de o gun Ozanla basbasa zaman gecirdik. 5 saat falan yurumusuz. E arada da bir se susi yedik, iyi gelmez mi...


Anne baba zamani cok ama cok gerekli. hani bir gun bile insana oyle nefes aldiriyor ki sasirip kaliyor insan. Aile destegi olmadan bu cok zor ama arkadaslarimizin destegi ile elimizden geldigince bir seyler yapiyoruz iste. 

ve bizim icin tatilin en onemli gunu 31 Aralikti. Cunku o gun deniz gozluklu oldu :) 

O kadar sevdi ki gozluklerini, o kadar sevindi ki gozluk taktigina, bizim de ya takar mi ya rahat eder mi diye aklimzdaki sorular buhar oldu gitti. Deniz artik gozluklu bir kuzu. Yeni yila gozlukleri ile girdi. OOO kadar da yakisti ki!

1 Ocakta tatil icin aldigim son aktivitemiz vardi. hampton Court Palace'daki isik gosterisi. 


Benim bu tatilde yaptigimiz aktiviteler icin en en en sevdiklerimden biri bu oldu. Mekan cok guzeldi, isiklandirmalar harikaydi. 

Hava da o gun Londrada 14 derece falandi. Dolayisiyla aksam usumeden gezmek de oldukca guzel oldu. 

Hava biraz daha soguk olsa da bir guzellik olacak ve buz pateni yapabilecektik ama bu sene 1-2 gun hava o kadar isindi ki buz pateni icin hazirlanan sahalar guvenlik gerekcesi ile kapatildi. E kismet yapacak bir sey yok dedik ve elimizdekinin keyfini cikarip sarayin bahcesinde 3-4 tur attik biz de. Guzeldi.

tatilin sonu yaklasirken hadi dedik ozanla kendimize bir raki sofrasi kuralim. Ben deniz kuuzyu hazirlarken Ozan da bize guzel bir sofra haziraldi ve evimizde 2022 mutevazi ama bize gore guzel bir raki sofrasi ile acildi. Muzeyyen Senar ve Zeki muren dinlerken bir anda aglamaya baslamasam daha da guzel olabilirdi ama bu ara gozyaslari bizim evde hayata dahil. yapacak bir sey yok bazen de...


Ben artik tatilin son gunu, evde dinleniriz diye dusunuyordum ama Pazartesi gunu deniz yine Hobbledown'a gitmek istedi. Buarada resmi tatil haftasonuna gelise (mesela 1 Ocak cumartesi idi), sonraki pazartesi tatil olarak veriliyor. Guzel bir uygulama. O kapsamda burada pazartesi de tatildi de. E tamam dedim gidelim 1-2 saat durur doneriz.



11de girdik Hobbeldown'a ve saat 17:30 da ancak cikabildik. O gun tatilin son gunu ve Christmas etkinliklerinin son gunu diye her seyi srmisler cocuklarin onune. Isik gosterileri, alevlerle dansedenler, suslenmis hayvan barinaklari, ipuckarini toplayan cocuklara hediyeler. E cikar mi deniz oradan? Cikmadi hakli!

Ozan evde calisirken, biz de Hobbeldown'da guzel bir anne kiz gunu gecirmis olduk. 


ve benim bu cok ama cok sevdigim isiklara bir daha bir daha bakma sansini yakaladik. 



2021 Christmas tatiline, boyle isiklarin arasinda veda etmek guzel oldu...

Dun sabah deniz okula basladi, biz de ise basladik. Evimizin duzeni geri geldi. Christmas doneminin bitmesi de sanki bana iyi geldi. 
Is beni oyaliyor. Bos kalmak, tatil icin bile olsa - olmak istedigin yerde degilsen - bana iyi gelmiyor. 

Ama sonucta gecen 2 haftaya bakinca ve simdi boyle yazinca yne de cok guzel bir kis tatili oldu bu. Londrada yapilavilecek pek cok seyi yaptik bence Daha ne olsun.

Seneye umarim tatilin tamaminda burada olmayiz ama Londra akismi icin yapmak isteyeceklerim soyle. Yazayim de seneye doner bakarim :)

- Winchester Cathedral Christmas Market - 19 Kasim - 22 Aralik arasinda
- Petworth Christmas event - Aralik ilk haftasonu
- Santa Fir Christmas Tree Farm - Santa aktivitesi de var ve girisi uygun (son ziyaret 12 Aralik civari)
- Chessington garden center 
- White House Christmas Craft aktiviteleri / Cheam gunu - Aralik boyunca
- Kew gardens isik gosterisi
- 1 panto olabilir - Cryer Arts Centerdakiler guzel gibi
- 1 gun merkez londra keyfi
- National trust gezileri 

E daha ne olsun degil mi :)

Saglik olsun. Gonul ferahligi olmayinca ne yapsan biraz eksik kaliyor. Insanin gonlu ferah olunca ne yapsa daha guzel oluyor. Umarim gonlumuzun ferah olacagi zamanlar, tatiller olsun hep.

Bu da anilarimizda dursun. 
Iste bizim evde 2021 tatili boyleydi...





Bunlar da ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails