27 Şubat 2020 Perşembe

Corona

An be an yayiliyor. Kendimi bir korkku filminin icinde gibi hissediyorum.

Kendi adima korkuyorum.

Onemseme diyenlere saskinlikla bakiyorum. Nasil onemsemeyecegiz. Sadece yaslilar oluyor korkma diyorlar. E oldu o zaman mi diyecegiz. Ben diyemiyorum.

Bir kere virusun yayildikca guclenen bir seymis gibi geliyor bana. Ama bilimsel aciklamalar oyle demiyor sanirim. Yayildikca olduruculugu azaliyormus galiba. Bu kismi tam analamadim acikcasi. Bildigim tek sey ben gerceekten korkuyorum.

Ofise giderken metroya biniyorum. Londra metrosu muhtemeldir ki yeryuzunun en pis yerlerinden biri. Orada olan mikrobun, pisligin hicbir havalaninda olmadigi kanisindayim. E hal boyleken ben gercekten korkuyorum elimde degil.

Denizin kreste olmasi da ayri bir sey. Kreste kac tane cocuk va, Hangisininannesi babasi seyahatten dondu, hangisinin abisinin ablasinin okulundaki arkadaslari nerelere gitti? Bunlari bilmek, kontrol etmek mumkun mu? degil.

Bugun UK 2 kisi daha hastaliga yakalandi. Boylece sayi 15 oldu. 
Bugun et balik vs hepsini cok iyi pisirerek yyin, ciftlik vs gibi yerlerdeki hayvanlardan uzak durun diye Dunya saglik orgutu aciklama yapti. Insan dusunuyor yeni bir sey mi oldu?

Zaten Dunya saglik orgutu pandemic olacak diyor. Ama ulkeler yok sayiyor. Sirketler yok sayiyor. Neye guveniyorlar anlamiiyorum. Anlayamiyorum.

Ama dedigim gibi kendi adima ben korkuyorum.

mart ayinda bir Denizi alip Izmire gidesim vardi. Ama ondan da korkuyorum. Kendimden ya da Denizden cok anneme bir sey tasimaktan korkuyorum. Otur oturdugun yerde Gulcin diyorum kendime. Otur.

Boyle zamanlarda yani gitmek isteyip de snein kontrolun disinda olan sebeplerden dolayi Turkiyeye gidemeyince cok kotu hissediyor insan kendini. Bu da gurbetciligin mayasinda var. En azindan istedigin an gidebilmek ya da gidebilecek olmak insani rahatlatan bir sey. Ama ben su an buna cesaret edemiyorum.

Bir iki haftaya cozulecek diyen var. Nisanda cozulecek diyen var. Bu yaz boyle gececek diyen var. Yani bilinmezligin icindeyiz u an.

Daha fazla insan olmeden bitse keske.
keske.

24 Şubat 2020 Pazartesi

Gurbet cocuklugu

Bu haftasonu Cumartesi gunu Denizin arkadaslari ile bir kafede bulustuk. Cocuklar kelimein tam anlami ile kudururken biz de kahve icip sohbet ettik. 

3 yas cok guzel. Cunku kendi kendilerine oynadiklari sure uzuyor. Tehlikenin daha farkindalar (ki Deniz hep sikkatli bir bebek/cocuk oldu) dolayisiyla surekli baslarida durup gozetlemek gerekmiyor. O yizde cocuklar oynarken biz kahve ictik cumlesi gercek anlamiyla kullanilabiliyor. Su ana kadar cocuklar oynadi biz kahveictik daha cok onlarin pesindeyken arada sogumus kahvemizi yudumladik seklinde kullaniliyordu ama artik oyle degil :) Ha bundan gittigimiz kafede kamerali bir sistemin olmasinin etkisi buyuktu. Bir de Denizin bir arkadasinin abisi onlarlaydi. DOlayisiyla gercekten guzel bir denge oldu :)

Deniz kres arkadaslariyla kres disinda zaman gecirmeyi hep cok sevdi, hep cok seviyor. Dolayisiyla Cumartesi onun mutlu oldugu, dolayisiyla bizim de mutlu oldugumuz bir gun oldu :)

Pazar gunu de bizim arkadaslarimizla beraberdik. BUrada, Londrada bizim taa universiteden arkadaslarimiz var. Ne yazik ki hepimiz sehrin ayri bir kosessinde oturdugumuz icin ve onlar cocuksuz ciftler oldugu icin cok sik gorusemiyoruz. Ama boyle arada toplaniyoruz. Ve bize bu toplanmalar cok iyi geliyor.

Bu sefer Guven ve Ezgilerdeydik. Otirduk hepbirlikte leziz yemekler yedik, sohbet ettik. Ve Deniz abla/abi, amca/teyzeleriyle doyasiya oynadi.

Ortamin tek cocugu olmak dezavantaj gibi gorunse de, orada yalniz kalacak  oynayacak kimse olmayacak diye insan bir an dusunse de oyle olmuyor aslinda. Ortamin tek cocugu olmak ilgiyi tamaen Denize yoneltiyor. Bunda bizim cocuk seven arkadaslarimizin etkisi buyuk.

Deniz Hakanla kosturmaca oynamaya, resim yapmaya, Gulbenle oturup sohbet etmeye bayiliyor. Ne zaman bir araya gelsek onunla surekli oynayan en az bir yetiskin olmasina ise daha cok bayiliyor. Dolayisiyla bizim kadar Denize de iyi geliyor bu toplasmalar. Seviliyor, simariyor, simariyor.

Deniz yalniz bir cocuk. Evet surekli arkadaslariyla bir araya getiriyorz falan. Ama nihayetinde bu cocuk neredeyse tum akrabalarimizdan uzakta buyuyor. Sana cok duskun diyorlar. E nasil olmasin? Ben Denizjn annesiyim ve yanimizda olmayan tum akrabalarimizdan bir parcayim. Diger parca da babasi. Denizin bize duskun olmasindan daha dogal bir sey yok benim gozumde. Bir sekilde sevgiyi tamamliyorlar, bize de duskun olmasa kiminle tamamlasin?

O yuzden boyle bizim arkadaslarimizla bir araya gelmesine, simartilacak kadar sevilmesine ayrica seviniyorum ben. Bence her cocugun boyle cok sevilmeye hakki var. Boyle uzaklarda bazen Denizin o hakkini elinden aliyormusuz gibi geliyor bana. 

Turkiyede olsa ne cok sevilecegini biliyorum. Kalabalik bir ailenin icinde olacak. Sevilecek, simartilacak. Ve kalabalik bir arkadas gurubumuz oldugundan bir de oyle bir sevgiyle kusatilacak. Sanki bu hayati secerek onun bu hakkini elinden aliyormusuz gibi geliyor bazen bana. Hayat yaptigimiz tercihlerin sonuclarinin toplami. BU da bizim yaptigimiz bir tercih ve bundan en cok etkilenen artik Deniz.

Ben cok kalabalik bir ortamda buyudum. Bir suru kuzenim vardi, halalar, dayilar, komsular, annemin arkadaslari. Sanirim kafamdaki cocukluk kavrami bu oldugundan simdi Denizin cocuklugunda bu eksik gibi geliyor bana. Ama alidan Deniz kendi cocuklugunun dinamikleri icinde yasiyor. Karsilastirma yapmamali belki...

Ama iste insan cocugu icin en iyisi olsun ister diyorlar ya, belki de dogru. Ben oyle en iyi kiyafet, oyuncak vs pesinde hissetmedim hic kendimi. Ama Deniz dogdugundan beri sevgisi hep eksiksiz olsun istedim. Onu sevmedigim, ona sevdigimi soylemedigim, o mis kokulu yanaklarini ensesini opmedigim gun olmasin istedim. Yaptim da bunlari. iste sanirim ona bagli olarak, bizim disimizdaki sevgisinde olusan mecburi (fiziksel) eksiklikler beni en cok yaralayan.

Ama sunu biliyorum. Sundan eminim. Denizin yaninda olmasa da onu cok seven bir ailesi, secilmis teyzeleri amcalari var. Umarim bunun, bu etrafindaki sevginin hep farkinda olur benim minik gurbet cocugum.
Baska da dilegim yok...

19 Şubat 2020 Çarşamba

Oradan buradan bu aralar Gulcin

Gunler uzamaya basladi. En azindan saat 3te hava kararmiyor artik. Ama hala soguk. Cok soguk. Ve ben sogukla arasi iyi bir insan degilim. Zaten kisla arasi iyi olan bir insan da degilim. Ama bu sene iyi idare ediyorum bence!

Elimden geldigince kendimi mesgul tutmaya calisiyorum. Ki tam zamanli calisan bir anne olarak bu konuda cok zorlandigimi soyleyemeyecegim :) Ama yapmaya calistgim sey biraz baska aslinda. Kendimi is ve ev disinda seylerle mesgul tutmaya calisiyorum. Isten sonra, bazi aksamlar, kendime biraz zaman ayirmaya calisiyorum. Olabildigince kendimi mutlu tutmaya calisiyorum. Cunku buna ihtyacim var.

Bundan birkac sene once is yerinde bir mudurumle konusurken soyle demisti bana; Gulcin sen enerjisi cok yuksek bir insnasin, Enerjinle etrafindakileri de olumlu etkileyip ofisin havasini degistirebiliyorsun. Bu cok guzel. Ama su var. tersini de yapabiliyorsun. Mutsuzsan, enerjin dusukse etrafindakiler de bundan etkilenebiliyor. Bu ekibin sana bagli oldugu icin oluyor. Ama daha cok yuksek enerjine alisik olduklari ve buna ihtiyaclari oldugu icin de olabiliyor. Yani senin kisisel enerjin bu takim icin belirleyici.

Hic sevmemistim bu yorumu. Cunku olumlu gibi gorunse de degil. Bana ne arkadasim sizin enerjinizden. Ben kendim mutlu olurum, mutsuz olurum takilirim. Siz de takilin iste. Ama hakliydi biliyordum. Hakliydi iste.Cunku mutsuzsam gercekten etrafimin enerjisini de asagiya cekebiliyorum ben. Bu cok kotu bir sey. Ama oyle. 

Bu ev icin de gecerli. Ben iyiysem evin enerjisi daha iyi oluyor. Ben kotuysem evi de etkiliyorum. Ve Deniz hayatimiza girdiginden beri evin enerjisini olumsuz etkilememek icin ekstra caba sarfediyorum. Zor oluyor ama yapmam lazim.

Bu kis bana iyi gelenlerden biri kitap okumak oldu. Masallah, nazar degmesin, tahtaya dokunayim naparsam yapayim da su halim degismesin ne olur... Cunku bu ara guzel okuyorum. Mutlu olarak okuyorum. Iyigeliyor okumak bana. Kendimi baya iyi hissediyorum. O yuzden elimden geldigince okuyorum.

En son Alamut kitabini okudum. ve cok sevdim. Bu sene okuduklarim arasinda en sevdigim Alamut oldu sanirim. 

KItap Hasan Sabbahin, Alamutta kurdugu duzeni anlatiyor. Ve tarihin ilk "canli bombalarini" nasil yetistirdigini. Urpertici. Hasan Sabbah'a pek cok kaynak tarihin ilk teroristi diyor. Bu kitapta da insan tarihin ilk teroristinin aklina yaklasiyor. Urpertici demistim degil mi?

Dusundukleri urpertici. Yaptiklari urpertici. Yapabilecekleri urpertici ama en cok vagecebilecekleri urpertici. Ben urperdim. Ama kitabi okumayi da cok sevdim. Keske devami olsaydi diyordum ki varmis. Sagolsun instagramdan bir arkadasim yazmis Turkiyeye gidince hemen bakacagim.

Yeni kitabima basladim umarim onu da severim ve umrim bu kisi enerjim dusmeden bitirebilirim :)


4 Şubat 2020 Salı

Deniz baleye basladi

Deniz Ocak ayinda baleye basladi. Belki bunu daha once yazmisimdir ama buna ait ayri bir yazi olsun istedim blogumda. Tarihe bir baska not :)

Deniz oyle muzik acinca hemen dans eden, kiritan bir bebek olmadi hic. Zaten diyorum ya sakin bir bebekti, sakin de bir cocuk. Oyle kipir ipir halleri pek olmuyor bizim kuzunun.

Dans edince de bir komik dans ediyordu ki sormayin. Cok guluyordum. Boyle zipliyor falan. Kuzum ya :) Ritim duygusu hep iyiydi ama. Muziklere, sarkilara pek guzel eslik ederdi. Kendi kendine oynarken hep sarki soylerdi. Yani muzige ilgisi vardi ama dansa pek yoktu. 

Ama bir sure once durum biraz degismeye basladi. Hic elsa izlememis kizimiz, kresteki arkadaslarinin etkisiyle ben Elsa gibi dans ediyorum diye ortalikta dolanmaya asladi. Anne hadi muzik acalim dans edelim demeye basladi. Dansa da yavastan ilgi duymaya basladi. Ve bir gun televizyonda Peppa izliyordu, Peppa bale yapiyor. "anne ben de bale yapabilir miyim?" dedi. "Tabi yapabilirsin Deniz, ben bakayim mi senin icin bale?" dedi. Hevesle "evet" dedi.

Ben aslinda Deniz icin jimnastik istiyordum bu kis. Onu da bir turlu bize uyan saatte bulamadim. Ona bakarken bale de bakmaya basladim. Cocuk malum. Daha da 3 yasinda kuzum. Hevesleri istekleri hizla degisebiliyor. O yuzden jimnastik bulamadim bale buldum ama sadece deneme dersi icin kayit yaptirdim hani bir bakalim diye. 

Ve Deniz ders icin gun saymaya basladi. Ne zaman baleye gidecegiz diye. Bir Cuma aksami bale kiyafetlerini denize denettigimizde oyle mutlu oldu ki sastik kaldi. Ben Denizi giydigi herhangi bir sey icin cok az bu derece mutlu gordum diyebilirim. Cildirdi. Guldu, kahkahalar atti, etrafta dondu durdu. Cok tatliydi :)

Ve ertesi gun baleye gittik. Hemen cembere katildi. 

Denizi hep anlatiyorum ya size. Deniz bir ortama girince hemen o ortama karismiyor. Once izliyor. Biz de onu ogrendik artik. Oyle durumlarda Denize hadi bak sen de yap, yap, yap vs demenin hicbir anlami yok biliyoruz. Onun kendine ait bir ritmi var. izleyecek, gozlemleyecek, kendisi hazir hissettiginde katilacak. Boyle bizim kuzumuz.

Ben de o gun o izlerken hemen yaninda oturdum. sadece oturdum. Arada bana sarildi ben de sarildi. Gozunu kirpmadan izledi bir sure. Sanirim 5 dakika falan. Sonra bana bakti guldu. Ve yavastan katilmaya basladi yapilanlara. Ve dersin ilerleyen zamanlarinda Deniz herkese katildi. Ve dersin sonunda cok mutlydu :)

Ders dedigime bakmayin. 45 dakika suruyor bunun belki 10 dakikasi sadece bale gibi bale. Onun disinda kosuyorlar zipliyorlar. Ellerine kurdeleler, bayraklar, ayilar veriyorlar onlarla bir seyler yapiyorlar. Tam benim istedigim gibi. Daha 3 aysinda oyle cok sisiplinli bir seye ihtiyaci yok bence. Eglensin iste.

O gun yani ilk gun Deniz derse evet katildi ama cogu hareketleri tabi ki yapamiyordu. Deniz ne guzel cabaladin dedik. Aferin cok guzel denedin dedik. Sonraki unlerde Deniz evde de bale yapmak istedi. Bacaklarimi nasil yapicam goster dedi. Bak bu piliye piliye diye evde dolasmaya basladi. Ve o gunden beri deniz baleye kosarak gidiyor.

Sabhlari bale var mi diye uyaniyor. Baleye kac gun kaldi diyor. Ve bugun bale var dedigimizde gozlerinin ici guluyor. 

Denizi bebekleiginden beri boyle eglenebilecegi aktivitelere goturuyoruz ama hicbir sey konusunda bu kadar hevesli oldugunu gormemistik. O yuzden deneme suremiz bitince de devam etmeye karar verdik.

Ve ben bunu neden buraya not etmek istedim. Cunku bu surecte Denizin, hep dusundugum gibi, bana ne kadar cok benzedigini bir kez daha gormus oldum. 

Bir konuda Deniz'e asla israrci olmamamiz gerektigini, sevdigi seyleri secmeisni icin ona firsat verip geriye cekilip beklememiz gerektigini bir kez daha gordum. Kizimi biraz daha tanidim. Ve onun sevdigi bir seyi bulabildigimiz icin cok ama cok mutlu oldum.

Deniz baleye de istedigi surece gidecek. Istemedigi zaman elbette birakacak. Ama omrunun cougunu dansla gecirmis, hayatta en mutlu oldugu yerlerden biri sahne olan bir insan olarak, kizim dansa ilgi gostedrigi icin cok ama cok mutluyum. E o kadarcik da olsun canim :)

Ve olur da her ne formada olursa olsun dansa devam edecek olursa, bu da Denizin dansa baslama hikayesi olarak burada olsun :)

Bunlar da ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails