19 Kasım 2019 Salı

Bu yil da bitiyor

Size de oyle geldi mi? Bu yil sanki cok cabuk gecti. Hala Kasim olduguna inanamiyorum. Ne zaman takvime baksam ne cabuk diyorum. Sanki dun Subat ayiydi daha ne cabuk kasim oldu. 

Son bir iki yildir, sanirim Denizden sonra hayat daha da hizli akmaya basladi. GUnler birbirini kovaliyor, aylar ucuyor, yillar geciyor. 

Gecen gun aynaya baktim ve kendimi cok yaslanmis hissettim. Dudaklarimin kenarindaki cizgiler belirginlesti. Hep cok gulmekten. Zamaninda ortalikta pismis kelle gii dolasmasaydim iyiydi, Saclarimdaki beyazlar artti. Ve gozlerimin yorgunluguiyice belirginlesti.

Eskiden uyumadan ise gelirdik. Denizle alakasi yoktu bu uykusuzluklarin. Denizden coook onceki zmanlardan bahsediyorum. Gezerdik dolanirdik, ertesi gun hic yorulmamiscasina calisirdik. Simdi oyle olmuyor. Diyorum ya yaslandik sanki. Yaslandik demeyelim tabi de yaslanmaya basladik sanki. O eski enerjik haller kalmadi. 

Deniz artik cok sukur geceleri genelde uyuyor. Ey gecede 12-13 kez kalktigim zamanlar! Cok sukur bittiniz. Orada bir yerde bebegi geceleri dealarca uyandigi icin uykusuzluk ceken anneler varsa, tunelin soununda isik var. Umut var bilin.

Ha hic mi uyanmiyor? Bazen evet hic. Ama bazen de uyaniyor. Yatagindan kalkiyor. Pitir pitir bizim yatagin kenarina geliyor. Anne ben geldim diyor. Kucagima gelip uyuyor. Uyumada bana bir seni zoledim diyor bazen, bazen opuyor. Bazen bunlarin hicbirini yapmiyor. Ama her zaman elini gogsume koyuyor :) Dun aksam baktim yanima geldi, ama daha ben yataktan kalkaadan geri dondu odasina gitti. Allah allah ne oldu ki dememe kalmadan baktim uyku arkadasini almis yanima donmus. Boyle de deli bir insan :)

Bak konu Denize gelince yazinin odagi kaydi yine. Diyecegim o ki denizden dolayi cok uykusuz kalmiyoruz artik. Aman masallah diyin, tahtaya falan vurun ne olur :) Ama Deniz gecede 1 degil de 2-3 kez uyanrsa ertesi gun benim saftim kaymis oluyor. Yahu Gulcin 12-13 kez uyaniyordun bu nedir ki diyorum kendime ama gozaltlarim beni dinlemiyor. Diyorum ya yas aliyoruz. Ve artik ben buun etkilerini daha da cok hissediyorum.

Ama dun Gonca ile konusurken farkettim, yas aldigimi en cok ne zaman hissetmeye basaldim biliyor musunuz? Her seye usenmeye basladigim zaman. Tatile gtmeye dahi uzenir oldum. Ben yahu ben. Gezmek diyince pabucu disarida bekleyen ben, gezmeye uzenir oldum.

useniyorum vallahi. Bavul topla. Denizin duzenini boz. Gittigimiz yerde ustumden inmesin, huzursuz olsun. Don camasir yika, valizi ortadan kaldir (ki en sevmedigim kisim bu), genelde Deniz donunce hasta olsun krese gonderme. (cunku geziden sonra dinlenmek istedigini dusunup genelde krese yollamiyorum 1-2 gun, evet deliyim biliyorum). Is guc ayarla, kostur, kostur. Vallahi uzeniyorum. Neden? Cunku yas aliyorum.

Kabullenmek en guzeli. Hayati biraz da ritmine gore yasamak belki de en guzeli. Gun ne getiriyorsa oyle yapmak. Zaten gunler jet hiziyla geciyorken bir de ben kormasam diyorum baze. O his daha cok hosuma gidiyor. O yuzden zaman hizlanirken ben yavasliyorum bu ara. Yavaslamak iyi geliyor.

Ve ben yavaslasam da zaman hizla akiyor. bakin iste Kasimin ikinci yarisina geldik. Bu yil da bitiyor. 
Ne cabuk yahu. ne cabuk yahu!



14 Kasım 2019 Perşembe

Evlilik, bosanma, ve soyadlari gibi gibi seyler uzerine

Kadınların evlenince soyadını değiştirmesi gerekliliğini hiç anlayamadim. 12 senedir evliyim. Sosyal medya hesaplarimda soyadımi hiç değiştirmedim. Hatta sosyal medya hesaplarımi evlendikten sonra açmış olsam da kendi soyadimla açtım. İş yerinde de hala kendi soyadimi kullanıyorum. Değiştirmeyi evlenince ozanın soyadiyla iş yeri maili actirmayi falan düşünmedim. Soyadı düşünsenize. Soyumdan gelen ad. Evlendim diye benim soyum değişmedi ki, soyadım niye degissindi? Ozanın da bu konuda bir yorumu hiç olmadi. Zaten olacak olsa sanırım ozanla evleniyor olmazdım.

Tabi bunlar benim kontrol edebildiğim yerler. Pasaportumda, nüfus cüzdanımda ise tabi ki yeni soyadım yazıyor. Çünkü kanunlar evlenince soyadınızı degistirmenizi bekliyor. Kanunlar kadar etraf da bunu bekliyor. Hatta iş yerinde soyadınızı değiştirmediginizi duyduklarında aman Bill Gates sanki, soyadı değişince tanınmayacak falan diye sizinle dalga da geçiyorlar. Geçsinler. Umurunda olmadı, olmuyor, olmayacak.

Evet Bill Gates degilim. Zaten erkek değilim. İş hayatında adımın, yerimin olmasının kinayesinin bile erkekler üzerinden yapıldığı bir dünyada çalışan bir kadınım. Evlenmeden önce de çalışıyordum. Bir Bill Gates olamasam da kendi adımın arkasını dolduracak, kendimi gelistirmeme yardim edecek işler yaptım. Ad soyad bunlar önemsiz şeyler. O işleri yapan benim her ismin arkasinda da yaparım. Ama neden evlendim diye soyadımı degistireyim? Neden artık GB olmayayım? 

Çocuk olunca anlarsın dediler. Aile bir soyadı alinda birlesmeli dediler. Güldüm geçtim. Çocuğum oldu hala da gülüyorum. Denizi soyadlarindan bağımsız, sadece bir soyadı degil bir sevgi altinfa birleşen bir ailede büyütmeye çalışıyorum. Adını sorarsanız Deniz diyor. Baban Ozan. Annen Gülçin. Soyadının önemi var mı bu çocuk için? 

Neden mi bunlari yaziyorum?

Dün hiç tanimadigim bir kadının hikayesine denk geldim Instagram'da. 4 sene önce kızıyla birlikte eski eşi kapının önüne koymuş bu kadın arkadaşımı. Tanımıyorum kendisini. Hikayesinin ayrıntılarını da bilmiyorum. Ama tam 3,5 sene sonra dün boşanabilmis ve sonunda yeniden kendi soyadına kavusmus. Dusunsenize 3,5 sene istemediginiz, sizi ve cocugunuzu kapinin onune koymus bir insanin soyasini tasimaya mecbur olmak. Gittiginiz yerlerde o adla cagirilmak. O ismi tasimak zorunda olmak...

Evlenmek soyadınızı değiştirmek 5 dakika. Eski soyadınızı alabilmek 3,5 yıl demiş. 3,5 yıl. Allah'ım bu nasıl bir saçmalık. Ve ne yapabilirsin bu saçma düzen karsisinda.

Duzene yapabilecegimiz bir sey yok. Ama yapabilecegimiz hic mi bir sey yok? 
Var galiba. 

Bir gün bir arkadaşımla konuşuyorduk. İşte evlenecegimiz kişiyi nasıl seçiyoruz falan. Bana demişti ki Gülçin ben sevdim, iyi hayat arkadaşı olur dedim, iyi baba olur dedim ve bir de ayrılırsak beni üzmez dedim. Sevgilimi böyle sectim. Çok anlamlı gelmişti bu söylediği. Dönüp ozanı düşünmüştüm üzmez beni demiştim icimden insan gibi ayrılıriz galiba biz. Dün daha da iyi anladım ne kadar önemliymiş bu. Evet bu kadının kimliğini çalan evlilik düzeninde insanca bosanabilecegi biriyle evlenmeli insan. En azindan bunu kendisi icin yapabilmeli. Ne yazık ki en önemli kriterlerden biri bu olmalı. Birlikte güzel bir hayat kurar miyiz? Peki ya birlikte insan gibi ayrılır miyiz? Bunu evlenmeden düşünmeli. 

Ote yandan kim bosanmak icin evlenir ki? Bosandigi adamlar evlendigi adamlar olmuyor ki insanlarin. Bosanmanin bazi insanlari nasil da cirkinlestirdigini gorusuyoruz. Ama iste bir de o gozle bakmali insan evlenecegi insana. Bu beni ayrilirken uzer mi? Gercekten bunu dusunmek cok onemli. Ha o adamin icinden cikacak seytani bilemeyiz kabul ediyorum ama demek istedigim peri masali gibi evlenmemli insan biraz ayaklari yere basmali.

Bir de ne yapmali biliyor musunuz insan. Kendi ayaklari ustunde durmali. Kendisi olmaya devam edebilmeli. Evlilik fedakarlik evet. Hepimiz bir sekilde kendimizden odunler veriyoruz. Ama iste o icimizdeki evlenmeden onceki beni bir sekilde beslemeye devam etmeli galiba. 

Bizi biz yapan soyadınız mi? Bu kadar önemli mı? Ismimiz degisince o eski beni besleyemiyor muyuz? Belki değil. Hatta tabi ki degil. Tabi ki baska soyadlari almis olsak da gelismeye, uretmeye, kendimizi insan olarak beslemeye devam ediyoruz. Ama iste dun bunlari dusunurken buldum kendimi ve 12 senedir LinkedIn hesabımı değiştirmiyorsam galiba içimde bir yerlerde benim için GB olmak önemli. Ne yaparsam yapayim GB olarak yapmak. 20 küsur sene GB olfuktan sonra evlendim diye hop GBX olmamak. Ve GB ile evlenip, GB ile yaşayan ve olur da bir gün ayrılırsak benim yine GB olarak kimliğimle varolmama engel olmayacak biriyle evlenmiş olmak.

Iste ne yaparsan yap yine de bu duzende kendi soyadina donebilmek, kagit ustunde de GB olarak yasamaya devam edebilmek sadece sana bagli degil. Ne yazik ki degil. O noktada donuyoruz yine dogru insanla evlenmis ya da evlenememis olmaya. Olur da bir gün öyle bir şey olursa, ki dilerim hiç olmasin ama hersey insan icin,  yaniltmazsin beni değil mi Ozan?

31 Ekim 2019 Perşembe

Deniz mutlu bir cocuk mu?

Deniz mutlu bir cocuk mu?
Bilmiyorum.
Deniz'e hamile iken cok buyuk planlarim yoktu benim. Soyle yetistireceim, boyle yapacagim, soyle egitecegim gibi seyler gecmiyordu aklimdan. Paketten ne cikacak bir bakalim diyordum hep. Bir once kizimizi gorelim. Sonra bakariz. Zaten mutlu olsun yeter diyordum, gerisi onemsiz.

3 yasinda oldu Deniz. Kendimce bir annelik yaptim Denize. Olabildigince yaninda olmaya calistim ama 15 aylik krese basladi iste. Olabildigince onunla her animi gecirmeye calistim ama yorgun oldugum, tahammulsuz oldugum zamanlar oldu elbette. Olabildigince oynadim, olabildigince guzel beslenmesine dikkat ettim, olabildigince okudum, olabildigince anlattim ama en cok olabildigince sevdim onu. Cok sevdim. 

Simdi donup bakinca, donsem o gunlere baska turlu yaparim dedigim cok sey var. Ama donsem o gunlere baska turlu severdim Denizi demiyorum mesela. Daha cok severdim demiyorum. Gercekten kalbimin alabileceginden bile fazla sevdim onu. Bir tek bundan eminim.

Peki bunlar mutlu bir cocuk yapti mi Deniz'i? Deniz mutlu bir cocuk mu?
Bu aralar bunu dusunuyorum,
Ve cevabi bilmiyorum.
Deniz ileride ona sorduklarindan mutlu bir cocukluk gecirdim der mi diye dusunuyorum.
Emin olamiyorum.

Deniz oyle disa donuk, etrafa gulucukler sacan bir cocuk degil mesela. Muzigi actin mi cilginca dans eden yerinde durmayan ziplayan bir cocuk da degil mesela. Yolda belde cigliklar atarak kosan, cilginca gulen bir cocuk da degil mesela. 

Mutsuz mu Deniz?
Sanmiyorum.
Ama mutlu bir cocuk mu emin de olamiyorum.

Bundan benden uzak kaldiginda ne yaptigini bilemememin etkisi buyuk. Krestekilere gore cok uyumlu, cok mutlu kreste. Ama ben onu aldigimda o kadar da mutlu olmuyor ki. Butun gun kreste olmus oluyor e tabi ki yorgun oluyor cocuk. Ben o yorgun haliyle goruyorum onu haftaici. O haline bakip mutlu mu diye dusunmem normal degil belki?

Bunda benim surekli kendimi sorgulamamin etkisi de buyuk. Onunla ilgili aldiim her kararda daha iyisini yapabilirmisim gibi geliyor. Onuna ilgili her seyi daha iyi yapmak istiyorum. Her anne gibi. Bu hislerleyken onun hep daha mutlu olmasini istemem de normal belki?

Ama en onemlisi ne biliyor musunuz? Ben Denizi benim mutluluk tanimlamama gore inecelemeye calisiyorum. Ama Deniz biliyoruz zaten biraz daha farkli bir cocuk. Hep anlatiyorum ya size yeni bir ortamda incelemeyi sever, gozlemcidir, oyle ortama da muhabbete de direk dalmaz. Hal boyleyken Deniz disa donuk diye mutsuz mu diye dusunmem normal degil belki?

Bilemiyorum.
Tek bildigim anne olunca insan hep bir sorgulama halinde oluyor. Yaptigi hep eksik geliyor gozune. Hep yapmadiginda bir baska akli kaliyor. Deniz krese gitmeseydi de evde bakilsaydi daha mi mutlu olurdu diye dusunuyorum cogu zaman. Ya da Deniz baska turlu bir krese gitse daha mi mutlu olurdu? Ya da...ya da... ya da...

Ama farkettigim su. Aslinda boyle kendimi sorgularken onun mutlulugundan calmis oluyorum. Cunku ister istemez uzuluyorum (ki bir Gulcinin en buyuk ozelligi her seye sonsuz derecede uzulebilmesidir. Konu Deniz olunca o sonsuz iyice buyur!) Ve uzuldugumde belki de ona bir sekilde bunu yansitiyorum. Yansitmamaya calissam da eminim bir sekilde yansitiyorum. Ya tahammulsuzluk, ya ilgimi tam ona verememe ya da en basitinden huzunlu olma gibi hallerle.

Birakmam lazim bunu biliyorum. Yani uzulmeyi sorgulamayi. Ama ote yandan diyorum ki birakirsam olur mu? O da haksizlik olmaz mi? Benim anne olarak yapmama gereken bir sey de hep onun icin daha iyisi nasil olacak bunu dusunmek degil mi?

Annelik bir dehliz. Bazen ben o dehlizlerle kayboluyorum. Sonra tam ben oralarda kaybolmusken Deniz gelip bakiyor bana, guluyor bazen, bazen sariliveriyor, bazen annecim seni cok seviyorum diyor ve ben kendimi dunyanin en mutlu cocugunun annesi gibi hissediyorum.

Deniz umarim ileride mutlu bir cocuktum ben desin. Ailem mutlu olmam icin her seyi yapti desin, hatalarimiz eksiklerimiz onu yaralamamis olsun. Ama en cok dilerim ki Deniz annem ve babam beni cok severdi desin.

Cunku gercekten onu cok ama cok seviyorum. 

17 Eylül 2019 Salı

Deniz'in dogum gunu partisi...

Deniz bu sene dogumgunu icin partiistedigini aylar oncesinden soylemeye baslamisti. Hatta butun yaz, ylulde benim dogumgunu partim olacak diye soyledi durdu. Hal boyle olunca bizim de ona dogumgunu partisi yapmamiz uygun olur dedik. Zaten biliyorsunuz annesi hic sevmez boyle seyleri :)



Tatilden donunce bir iki yere baktik Ozanla. Birini sectik. Davetiyeleri yolladik. Arada Deniz soguk alginligi gecirmese baya da erken planlamis olacaktik ama tabi davetiyeleri anca 2 hafta oncesinde yollayabildik :) Olsun. Yolladik ya o da guzel.



Deniz pastasini kelebekli istedi. Ama ustunde rainbow da olsunmus. Pastayi yapacak birini buldum, sunu yapar misiniz dedim, sagolsun kirmadi Denizi, istedigi gibi pastaya bir de rainbow ekledi. 




Dun sabah pasta saat 10da geldi eve. Ve Deniz de biz de pastaya bayildik. Tam istedigimiz gibiydi diyecegim ama az olacak. Acikcai benim dusundugumden bile guzeldi :)



Deniz'e guzel bir elbise secmem baya zamanimi aldi. Neyseki annem gonderdigim 100 elbiseden birini secmeme yardim etti :) Deniz gorur gormez bayildi elbisesine. Asil dogumgunu olan Carsmba gunu gordu elbisesini ama Pazar gunu partimde giyecegim kirlenmesin dedi. Arkadaslarimin yaninda giyecegim dedi. Ah benim kuzu kizim yine yasindan buyuk dusundu...

Arkadaslari icin de gokkusagi renklerinde hediyeler sectik. Sonra onlari gokkusagi renklerinde torbalara yerlestirdik. Burada boyle bir adet var. Partiye gelen cocuklara da hediye veriyorsun. Benim cok sevdigim bir adet acikcasi. Deniz de beni sasirtan bir olgunlukla arkadaslarinin hediye paketlerini hazirladi. Ha tabi ona da bir taneaynisindan haziraldik. Kendine en sevdigi renkleri ayirdi. Olacak o kadar :) Ama ne bileyim, benim olsun, vermeyelim falan demedi. Partiye gitmek icin yola cikarken ilk sordugu arkadaslarimin hediyelerini aldik mi oldu. Ah canim kizim. 



Parti yerine giderken Deniz arabada uyuyakaldi. Aha dedik ya uyanmazsa, ya da az uyuyup uyandigi icin huysuz olursa. Endiselenmedik desem yalan olur. Ama hic gerek yokmus. Denizi arabadan alirken arkadaslarin gelmis seni bekliyor denizcim dedim. Deniz gozlerini acti, ustunu duzeltti ve tam bir parti sahibi edasiya iceri girip arkadaslarina sarildi. Bizim aldigimiz derin nefesi tahmin edersiniz :)

Sonrasi ortalikta ciglik cigliga kosan cocuklar, gulusler, kahkahalar. Biz bir soft play kafesi secmistik dogum gunu icin. Sanirim dogr bir tercih olmus. Cok ama cok eglendiler. Anne babalar da kafede oyun alaninin yanindaki koltujlarda oturup sohbet edip ccuklari izlediler.



Burada partiler 2 saat suruyor. Ama bizim kiraladigimiz yerde parti odasi oyun alanindan baskaydi. Cocuklarin pastadan sonra oyun alaninda istedikleri kadar kalmalarina izin verdiler. Boylece bizim misafirler ayrilirken coktan 3 saatin sonuna geliyorduk. Yani deniz kuzusu arkadaslariyla doya doya oynadi :) Biz parti yerinden cikarken mutlulugu gozunden okunuyordu.

Eve donerken partiye gelen tum arkadaslari gibi Deniz de sizdi ve uyandiginda hediyelerini acmak icin hazirdi :) Aman yarabbim ne sevindi o hediyeleri acarken. Ama dusunsenize sizi bekleyen bir suru paket o 3 yasindaki kuzu nasil sevinmesin :) Boylece dun bizim icin gercekten mutluluklam sevincle anilacak, icimize cok sinen, kizimizin cok mutlu oldugu bir dogumgunu oldu. Oh oyle mutluyum ki :)




Boylece evde neredeyse 2-3 haftadir suren dogumgunu hazirliklarinin, ve bir haftadir suren dogumgunu kutlamalarinin da sonuna geldik. Deniz normale nasil donecek bilmiyoruz. Carsamba sabahindan beri evde hep onu bekleyen surprizler oldu, alisti :) 

Naptiniz yahu onca gun derseniz, ki haklisiniz bizim evde bu dogumgunu isi biraz uzadi bu sene :)
Carsamba sabahi icin Sali aksamindan evi balonlarla biraz susledik. Sabah kakip da o susleri gorunce oyle sevindi ki bunu her sene kesinlikle yapacagim. 2-3 balon, 2-3 sus ve sabah gozunu acar amaz bunlarla karsilasan mutlu cok mutlu bir cocuk. Bence kendisi sikilana kadar her dogum gunune boyle suslu bir evle baslayabilir :)

Carsamba gunu bir de Denizi krese yollamadi ve ben de izin aldim. Kizimla basbasa bir gun gecirdim. Istedigi gibi oynadik, sevdigi bir oyun kafesi var oraya gittik. Ogleden sonra babasi da katildi bize gezdik. 




Biz bir de aksam disarida yemek yeriz diyorduk ama Deniz ben evde tavuk pilav yemek istiyorum diyince o planimiz suya dustu. SOnucta onun dogum gunu oturduk tavuk pilavi pisirdik :)

Cuma gunu denizi krese biraktiktan sonra biz Ozanla onun hediyesini kurmaya basaldik. Bizim kuzu gec zipladi ama bir zipladi pir zipladi biliyorsunuz. Biz de ziplamayi cok seven ve her firsatta ziplamali parka gitmek isteyen kizimiza bir trampolin aldik. Aldik almasina da amanin kurmasi ne zormus Ve amanin o ne cok yer kapliyormus. Yer kapladigini gordugumuzde ben bir sok oldum, olmadim degl. Ama o kadar zor kurduk ki hayatta degistirmeyi goze alamazdim. Biz de iyice koseye cektik kendisini ve sevmeye karar verdik. Trampolini de guzelce susledik balonlarla ve Cuma aksamustu Denizi erkenden aldik kresten. Eve geldiginde hediyesini gordugunde de cok sevindi. 




O zamandan beri evden disari cikamiyoruz cunku surekli ziplamak istiyor :) Biz de biraktik ziplasin. Su eve tasinali 2 sene oldu. Ben ilk defa Deniz uyanikken bahcede kitap okudum. Tabi Deniz trampolindeydi. O yuzden isterse butun bahceyi kaplasin o trampolin benim canim :) Ha bu arada Denize anne ve babanin onunla ziplayamayacagini cunku trampolinin o kadar buyuk olmadigini soyledik. Trampolin bizi tasir tasimasina da bence bu ayrintiyi kendimize saklayabiliriz. Deniz ziplasin biz kitap okuyalim ne olur :)



Ve iste dun de parti teasiyla gecti evde. Pastasi geldi mutlu oldu, elbisesini giydi baska mutlu oldu. Partisinde cok eglendi. Hediyelerini acarken baska eglendi. Derken derken Deniz bu sene dogum gununu doya doya yasadi. 



Biz de en az onun kadar eglendik. Arkadaslarinin aileleri ile kaynastik. Uzun zun sohbet edebildik. Ne bileyim herseyiyle cok icimize sinen cok sevdigimiz bir gun gecirdik.

Onun bu mutlulugunu gorduk ya biz her sene yapariz bu dogumgunu isini. Rengarenk susleriz evimizi. Cunku tam da dun instagrama yazdigim gibi sadece cocuk sevindirmek icin yasasak bu hayati deger. Onlarin sevincine, gulusune, her sey deger.... 



16 Eylül 2019 Pazartesi

Deniz 3 yasinda....

Deniz 3 yasinda...

Bu ara en ck bebekken ne yaptigini dinlemeyi seviyor. Sanki o da bebekligine veda etmeye hazirlaniyor gibi geliyor bana. Farkinda buyuyor. Ben de farkindayim. Buyuyor. Ama kabullendim mi? Hayir. Kabullenemiyorum. Hala onun buyudugunu kabullenemiyorum.

2 yasina girerken de cok tatliydi ama 2 yas krizleriyle bizi yerden yere vurmaya baslamisti. 3 yasina giris ise bizim evde bal kaymak bir donemle yasaniyor. Oyle tatli ki. Oyle bal bir donemde ki. Gunler gecmesin istiyorum. SU zamanlari uzata uzata yasayalim. Gerci ben su son 4 yil da hamilelik de dahil hani donem de bunu demedim ki :)

Deniz 3 yasinda...
Oyun kuruyor. SImdi tavsancilik oynayalim. Hadi simdi unicornculuk yapalim. Ben burada oturuyor olayim sen gel, ben sana sunu anlatayim. Simdi ben sana yemek hazirladim buraya otur, ye. Annesi kagit kesmece oynayalim mi? gibi gibi bir suru sumle ile bizim evdeki programi Deniz belirliyor.

Bu ay en cok kagit kesmeyi, onlardan yapistirip bir seyler yapmayi, sulu boya yapmayi seviyor. Kuru boya, pastel boya hala favorisi degil. Ama keske yapistirma dedin mi kosarak gidiyor :) Bir nevi sanat :) Burada cebeeis Art diye bir dergi var. O dergiyle 2-3 gun oyalandigimiz oluyor.

Bir diger en sevdigi puzzlelar. Bayiliyor puzzle yapmaya. 2-3 hafta once Deniz bir ateslendi bir hafta kadar krese gitmedi. Ya babasiyla ya benimle evdeydi. Iste o arada uzllelar ilgisini cekti. Ve hala da cekiyor. Bayilarak puzzle oynuyoruz bu ara. Ben de cok severim zaten memnunuz halimizden :)

Saklanmac, kovalamaca aski azalmadi. Hala birimizin kucagina atlayip digerinden kacmaya bayiliyor :)

Deniz 3 yasinda...
Babasina duskunlugu artti bu aralar. Sabahlari yine illa benim onu yataktan almami istiyor ama hemen babasinin yanina da gitmek istiyor. Babasi evde degilse, babam gelsin demeler, ben babiskomu cok seviyorum diye icimizi eritmeler bu aralar bizim evde cok yasaniyor. Dun aksam mesela ozan arkadasiyla yemege cikmisti, babasini aramak istedi. Bir guzel de konustu onunla telefonda. Eskiden babasi evde degilse cok aramazdi. Ha yine ertesi gun deli gibi sarilirdi, ozlemis olurdu ama boyle babam nerede, gelsin ozledim demeler yeni. Ozanin 3 yildir verdigi emek karsiligini aliyor. Bir baba hayrani evimizde buyuyor :)

Deniz 3 yasinda...
Benimle de iliskisi en bal donemlerinden birinde. Birlikte oynayalim, etkinlik yapalim, kiyafet secelim, ne yaparsak yapalim ama birlikte yapalim cok seviyor. Gecen gun de Denizin gozunde arpacik olmustu yine bir 3 gun krese yollamadik. Beraber cok vakit gecirdik tabi. Haftasonu bana bakti ve "annecim sen beni bu dunyadaki herseyden cok seversin" dedi. Kaldim. Oyle baktim kaldim. Insan kalbinin eridigini hissedebiliyormus dedim. 

Biliyorum pek cok seyi eksik yapiyorum. Hatali oldugum, kendime hakim olamadigim anlar oluyor. Ama sanirim Deniz onu ne cok sevdigimi hissediyor. Sanirim anneligime dair beni en mutlu eden sey bu, bu aralar. 3 yildir ne hissedersem ona anlattim. Uzgunsem uzgunum dedim, mutluysam sebebini soyledim, kizdiysam hemen olmasa bile sonra gidip ona anlattim. Simdi o da bana duygularini boyle acik anlatiyor ya icim boyle kus gibi oluyor...

Deniz 3 yasinda...
Dogum gunu icin cok heyecanli. Cok ama. Benim partim soyle olsun,  pastam boyle olsun, su arkadaslarim gelsin diye parti hakkinda konusuyor da konusuyor. Nasil mutlu, nasil merakla bekliyor dogumgunu partisini hayretle izliyoruz.

Biz de onun heyacanina ortak olduk. Pastasi, kiyafeti, hediyesi derken 1-2 haftadir her bos vaktimizde bunlarla ugrasiyoruz. Oyle eglenceli ki bayildim bu ise.

Deniz de kendince hazirlaniyor dogum gunune. Buldugu herseyden kendine dogum gunu pastasi yapip, happi biortday Denizzzzz! diye sarkilar soyluyor. Camur, yaprak, tras kopugu, lego. Akliniza ne gelirse bir anda dogum gnu pastasi oluveriyor ve sarki basliyor :) Bakalim umarim Pazar gunu de oyle coskuyla katilir kutlamaya :)

Deniz 3 yasinda...
Cizgi ilm izlemeye basladi. Aksamlari yatmadan once Duggy izliyor. Ve tabi ki bayiliyor. Duggy izleyecek diye isik hiziyla hazirlandigindan uyku hazirligi suresi baya kisaldi. Ben de buna bayiliyorum. Su anda sadece uyku oncesinde Duggy izledigi icin sinirlamada cok zorun yasamiyoruz ama tabi ki kapattigimizda bir daha izleyecektimmm mizildanmasi oluyor. Duggy hikayeleri anlatarak simdilik durumu idare ediyoruz. 

Deniz 3 yasinda...
Dondurmraya bayiliyor. Aman yarabbim hem de ne bayilma. Cocuga dondurma ver dunyayi unut! Ama bir o kadar da kontrolu ki beni sasirtiyor. Gecen gun alisverise gittik. Tuvaleti geldi. Bir pastaneye girdik. Onlarin da vitrinde cesit cesit cikolatalar. Istedi tabi. 1 tane alabilirsin dedik. Ben oderken ama bunu yemekten sonra yesen daha iyi olurdu Deniz, yemek vakti geldi dedim. Ama o kadar. 

Pastaneden ciktik babasi uzatti cikolatayi Deniz hayir yemekten sonra yiyecegim dedi. Ve oyle de yapti. Ah be kuzu cocuksun sen daha...

Deniz 3 yasinda...
Market, restoran her yerde parayi o odesin istiyor. Karti kullanmayi ogrendi ya aman sanirsin evin patronu o. Gerci 0 :)

Markette akilli alisveris ozelligi geldi. O makinayla barkod okutma isi de kendisinin. 

Bu vesileyle para kavramini biraz anlatmaya basladik. Aldiklarimizin karsiliginda para veriyoruz, yoksa alamayiz. Simdi bir seyin fiyatini sorunda 2 para, 3 para diye cevap veriyor :)

Deniz 3 yasinda...
Olaylar arasinda baglanti kurmaya bayiliyor. Biz sunu yaptigimiz icin boyle oldu, ben sunu dedigim icin bu soyle dedi gibi. Bazen kurdugu baglantilarla bizi sikistirmiyor da degil. Son 2 haftada bizi iki kere kosye sikistirmasinin hikayelerini de soyle ekleyeyim :)


Deniz 3 yasinda...
Bence kolaylasiyor hayat. Deniz pek cok seyi daha rahat kendisi yapiyor artik. Mesela evden krese kadar hic gikini cikarmadan yuryebiliyor. Ya da bir 10 dakika kendisi oturup bir seyle oyalanabiliyor. Ama annelerin dedigi cocugum kenarda oynar ben kahvemi icerim biz de hic yok. Ben yanindaysam hala her seyi benimle birlikte yapmak istiyor. Mesela kahve icecegim mi dedim, bana da sut koy ozaman, beraber keyif yapalim diyor :)

Deniz 3 yasinda...
Konusmasi omrume bedel. Bicir bicirin kelime anlami evimizde yasiyor. Sabah kalktigi anda konusmaya basliyor ve gun boyu konusuyor. Turkesi ingilizcesine gore cok cok cok iyi. Ingilizcesi tatil oncesinde baya acilmisti ama 5 haftalik tatil sonrasinda yine konusmaya cekiniyor gibi, Babasindan onunla evin disinda ingilizce konusmasini stedi ki bu iyiye isaret. Bunu istediginde genelde guvenini kazanmaya calisiyor oluyor.


Deniz 3 yasinda...
Cekingen bir cocuk. Babasina cekmis bu konuda. Benim gibi disa donuk degil de babasi gibi ivine donuk daha cok. Oyle ortamda en cok konusan o olsun, ilgiyi ustune ceksin falan istemiyor. O daha cok gozlemlemeyi tercih ediyor. Benim icin anlamasi cok zor bir durum olsa da karakteri boyle. Ban dusen de kizimi nasil olmak istiyorsa oyle olmasi icin yureklendirmek. Ha tabi biraz disa donuk olmanin guzelligini de gostermeye calisacagim ona. Sonra scim onun iste :)

Deniz 3 yasinda...
Cok alingan cok! Kimse ona hayir demesin, o paylasmak istemiyorsa bir seyini almasin, ve asla ona bir seyi yapamazsin falan demesin. Hemen dudagini buzuyor. Bildiginiz kiriliyor hatta kusuyor. Bu huyu nasil duzelecek bilmiyoruz ama bazen durum tavsan daga kusmus dagin haberi omamis kivaminda oluyor ki o fena. Bir sey istiyorsan sole, neye kizdiysan anlat. Yok biz illa dedektif gibi onu blup cozecegiz ki kucuk hanim rahatlasin. Aman yani sormayin :)

Deniz 3 yasinda...
Cok seviliyor. Kalbim sanki o buyudukce buyuyor. Ruhum o guldukce guluyor. Hayatim o mutlu oldukca guzellesiyor. Dogdugu gunden beri hergun beni varligiyla umutlandirid, mutlu etti. Dogdugu gunden beri hergun kokusuyla beni mestetti, dogdugu gunden beri her gun beni delirtse bile bir anda yuzumu gulduruverdi. Aynen kendisinin dedigi gibi Deniz bu dunyada benim en cok sevdigim sey. Deniz icin yapamayacagim, goze alamayacagim hicbir sey yok. Ve o varken dunya bana hep guzel.

Kizim, bebegim, kelebegim, findikli kurabiyem, incirli muhallebim, Deizipom, kuzum, kusum, bebegim, minnosum, bocegim, yer fistigim... Benim kalbimin yarisi artik 3 yasinda. 

Iyi ki dogdun guzel kizim. Iyi ki sen varsin benim hayatimda...

28 Ağustos 2019 Çarşamba

Neden sosyal medyadan uzaklastim?

Baya bir uzaklastim sosyal medyada. Ama yeterli degil. Daha da uzaklasmam lazim. Yapabilir miyim bilmiyorum. Paylasmayi seviyorum. Baglantida kalmayi, iletisim icinde olmayi seviyorum. Ama iyi gelmiyor sanki bana sosyal medya. Ya da ben de kullanmayi beceremiyorum. 

Son zamanlarda siddetle bunu hissetmeye basladim. Kotu etkiliyor beni artik sosyal medya. Ama oradaki kusursuz hayatlar vs degil beni etkileyen. Ben gayet oyle hayatlar olmadiginin, pek cogunun yapay oldugunun farkindayim. Guzel hayati olanlardan da niye rahatsiz olayim. Herkes mutlu olsun ne guzel. Beni yoran sosyal medyadaki uzuntuler.

Kendimi surekli bir uzuntuye bakarken buluyorum. Hasta cocuklar, yoksullugun yiktigi aileler, hasta anneler, yalnzi kalmis bebekler... Cok yoruluyorum.

Bakma diyeceksiniz biliyorum. Ama yapamiyorum bakiyorum.

Sonra uzuluyorum, o uzuntuler birikiyor, ust uste ust uste biniyor. Ben daha cok uzuluyorum.

Sonra hayatima devam ediyorum. Insanim sonucta devam etmem gereken bir hayatim var. Ama bir anda birkac gun once gorup beni uzen bir fotografin devami cikiyor karsima. O fotografi unutup, hayatima devam edebildigime uzuluyorum bir de. Boyle sacma bir ruh hali sariyor beni. Yoruluyorum.

Cok yoruluyorum.

Goncalar arada dalga gecerler benim bu olana bitene hep uzulme halimle. Bak dunya savaslarini da sen cikarmadin, ustune alinma uzulme falan derler arada.   Bu benim icin yeni bir sey degil yani. Sadece su aralar bu beni cok yoruyor. O yuzden uzaklasmaya calisiyorum.

Ama basarabiliyor muyum, istedigim kadar uzak kalabiliyor muyum emin degilim. 

Iste deniyorum. 

Becerebilirsem ne ala.

Beceremezsem de yapacak bir sey yok, benim de karakterim boyle.

Ama becerebilirsem, belki duzngunce kullanabilirim sosyal medyayi ben d eyine.

Bakalim, gorecegiz iste


16 Ağustos 2019 Cuma

Bu sefer...

Bu sefer bir baska agir geldi, bu sefer bir baska uzdu bu kayip beni. Tahmin etmedigim kadar fazla...

Insan ne cok sevgiyi tasiyor kabinde farkinda olmadan. Ne cok aniyi biriktiriyor zihninde gonlunde. Sonra gunluk telaseler arasinda onlarin orada oldugunu bile unutup yasiyor. Guluyor, oynuyor, yeni maceralara atiliyor, yeni anilar birikltiriyor. Ama o eskiler aslinda hep orada. Bekliyorlar, orada oylece duruyorlar.

Sonra bir sey oluyor. Bazen birisi oluyor :( Ve o anilar hepbirden su yuzune cikiyorlar. Yasadigim bu.

Yillardir gor(e)medeigim Sukru abimin kaybinin bende yarattigi bu. Yuzlerce ani dolaniyor aklimda. Yahu ben bunlari nasil unutmuusum diyorum, yahu ben bunlari yillarca aklimin kalbimin neresinde tasimisim? Yahu ben onu nasil sevmisin. Ne kadar cok sevmisim. Ve ben onu nasil ozlemisim. Ya ben onu ne kadar cok ozlemisim. Ve nasil da bunun farkinda degilmisim....

Acip fotograflarina bakiyorum. Oyle guzel guluyor ki. Ve gulusu oyle tanidik ki. Sesi, yillardir duymadigim sesi kulagima geliyor. Gel kiz buraya deyisini duyuyorum. ya ben onun bana seslenmesini ne cok ozlemisim de farkinda degilmisim. 

Cocukken yasadiklarini insan unuturmus, ama hissettiklerini unutmazmis. Cok dogruymus bu. Oyle dogruymus ki, 

Dogdugum gunu bilen bir insan. Hayatimin ilk 12 senesinde hemen hemen her gun gordugum, her gun kucagina atildigim abim. Belki onunla yasadigimiz herseyi hatirlamiyorum. Ama beni ne cok sevdigini oyle iyi hatirliyorum ki. Mahallede baska cocuklarin yaninda beni nasil korudugunu, o kucuk halimle abim ve Sukru abinin yanimda olusunun bana verdigi guveni oyle iyi hatirliyorum ki. Onu dusununce, fotograflarina bakinca bana olan sevgisini oyle hissediyorum ki. Ve onu oyle cok sevmisim ki.

Ve onunla bu sevgiyi daha uzun sure yasayamadigimiza oyle uzuluyorum ki... Bencilce bir sey degil hissettigim. Yine biz gorusmeseydik, yine uzakta olsaydik ama o da hayatta olsaydi. 47 yas gitmek icin oyle erken ki...

Her insan yasi farkli yasiyor. Her insan, her kabinda dahi yasi farkli yasiyor. 

Ben bu sefer icim yanarak aysiyorum bu yasi. Hem de bir kor gibi icten ice yanarak. Denizin varligiyla gunu olagan yasiyorum. Guluyorum, kosuyorum, calisiyorum, kizimla oyunlar oynuyorum. Ama icimde bir sey yaniyor. Buldugum her firsatta acip ona bakiyorum. Abi seni cok seviyorum diyorum. Bu sefer boyle yalniz kalinca gozlermden yaslar akarak yasiyorum yasi. 

Izmirden donerken bir daha heralde mayista geliriz demistim. Yoruyor yolculuklar. SImdi bu kayipla neden her firsatta yola dustugumu yeniden hatirladim. Neden 2-3 gunlugune bile usenmeden yillardir yola dustugumu yeniden hatirladim. Uzakta olmak zor. Cok zor boyle zamanlarda. 3-5 gunluk tatillere sogdirirken sevdiklerimi gormeyi nasil Mayisa kadar bekleyeyim ki ben yine...

Bu sefer gidip neneme sarilacagim once. Ve icimdeki anilara bakacagim. Oralarda sessizce beni bekleyen kimler var acaba baska diye.

Bu sefer iste Gulcin boyle...

Bunlar da ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails