Sevgili Lalis demis ki Gulcin mimlendin.
Bir de hypo dedi mimlendin diye ama onu henuz yazamadim. Neyse ki hypo bilir ben gec olsa da mimlerimi yazmak icin elimden geleni yaparim :)
Bu mim biraz "degisik"... Soyle ki ...
'Mimin konusu şu; Ne? Nerede? Nasıl? Ne zaman? Neden? Ve Kim? sorularını aklımıza gelen ilk cevaba göre cevaplıyoruz. Cevaplar ister yazarak ister bağlantı vererek cevaplayabilirsiniz. ''
diyor. O zaman ben de cevaplamaya calisiyorum :)
Ne?
Benim aklima gelen bir nesne olmadi ilk. Ilk aklima gelen dans oldu bu soruda. Dans.. Insanin vucuduna en guzel hukmedisi... Dans... Insanin muzige en guzel eslik edisi... Dans... Insanin icindeki enerjiyi ne guzel ifade edisi... Dans... Insanin kendisi gibi dansa tutkunlarla biraraya geldiginde uretmekten en keyif aldigi... Dans... Insanin yanindakilerle birlikte omuz-omuza birarada ritimleri takip ederken en cok coskulandigi... Ve dans Gulcin'in bu aralar en cok ozledigi...
Nerede?
Aslinda hic farketmez... Muzigi duydugun yerde. Icinde muzigin yarattigi kipirtilari hissettigin yerde... Bir anda icinden dans etmenin geldigi her yerde. Ama illa illa sahne ustunde. Isiklarin altinda, seyircinin karsisinda. Birlikte calistigin, birlikte urettigin dasncilarin yaninda... Gormedigin insanlarin gozleri sizin hareketinizi heyecanla izlerken iste tam orada sahnede, bir gosteride. Oyle olunca hic onemli degil dunyanin herhangi bir yerinde...
Nasil?
Coskuyla... Mutlulukla... Dunyanin en guzel isini yapiyormuscasina keyifle... Ilk defa sahneye cikiyormuscasina heyecanla. Hatta kontrol edemedigin kalp carpintilari ile... Hatta ve hatta dizlerindeki ellerindeki hafif titremelerle... Aylarca calismis olsan da adimlari unutursam diye endiseyle. Sonra muzigi duydugun anda adimlari aklinin degil vucudunun ve hislerinin kontrol ettigini anlayarak huzurla... Her adimda her adimda daha da buyuyen bir heyecanla. Her adimda her adimda daha da buyuyen bir gucle, guvenle... Mutlulukla... Coskuyla... Ama su anda en cok ozlemle yine ozlemle...
Ne zaman?
Simdi... Mumkun olsa her zaman... Ama gercege donuyorum ve kabul ediyorum artik hicbir zaman...
Neden?
Dun, "yine" boyun agrilariyla basetmeye calisirken bilgisyarimda saklanmis eski anilara denk geldim... Universite yillarindan kalma anilara... Zamanimi dansla muzikle doldurdugum yillardan kalma anilara... Baktim.. Oyle saglikliydim ki... Haftada bes gun, gunde en az uc-dort saat dans ediyordum. Oyle cok yoruluyordum ki bazen fiziksel olarak calisma sonrasinda oturdugum yerden kalkamayacagimi saniyordum. Ama bir yandan oyle mutluydum ki sanki hic yorulmamiscasina her gun oradan oraya buyuk bir enerjiyle kosuyordum. Boynum hic agrimiyordu. O agri hic koluma gelmiyordu. Sagima soluma onume arkama bakmak bana hic izdirap vermiyordu. Oyle seviyordum ki yaptiklarimi gece kacta yatarsam yatayim sabahin korunde derse gitmek bile bana hic zor gelmiyordu. Oyle iste baktim ekrana ve dusundum: Sadece on yilda mi her sey bu kadar farkli oldu? Iste o yuzden bugun aklima ilk gelen dans. Cunku beni o zamanlar cok ama cok mutlu ediyordu...
Kim?
Bulamadim bu soruya bir cevap. Belki de cevaplar yine bende sakli oldugundan. Belki de boyle bir ozlemde insana yardim edecek olan yine kendisinden baskasi olamadigindan.. O zaman ben buraya gecen gun yeniden izleyip gulumsedigim bir muzik-dans videosuekleyeyim. . Bizi o zamanlar coskulandiranlardan farkli ama bu aralar benim sevdigim bir video... Dansin muzigin hayatin her aninda yeraldigini bana hatirlatan ruhuma iyi gelen bir video...
Bu nasil bir mim oldu ben de bilemedim :)
Ama bu seferlik de boyle olsun dedim yazdigim gibi biraktim...
Simdi gelelim mimin son kismina:
Iste hep bekledigim an
hypo ben de seni mimliyorum :)